25 Ocak 2022

Fatma Girik: Türkiye büyük bir sanatçıyı kaybetti

Türk sinemasının ünlü Dört Yapraklı Yonca'sından ilk kez bir yaprak düştü

Fatma Girik... Birkaç gündür tüm Türkiye, onca yoğun gündemine rağmen onu konuşuyor, onu anıyor. Kolay değil: Türk sinemasının ünlü Dört Yapraklı Yonca'sından ilk kez bir yaprak düştü. Yani hepsi art arda 1960'lı yıllarda, yani gerçek anlamıyla Yeşilçam'ın kurulduğu yıllarda oyunculuk mesleğine başlamış, hepsi birbirinden güzel, birbirinden yetenekli dört kadın yıldızın kurdukları o saltanat... Ve bunun yıllar boyu sürmesi... Sinemayı bıraksalar da hâlâ sevilmeleri, anılmaları, saygı duyulmaları... Ve bize onca yıl boyunca verdiklerinin hiç eskimez, azalmaz bir minnet duygusuyla hatırlanması...

İşte onlardan daha 1957 yılında (ve 15 yaşında!) işe başlamış olan Fatma Girik, sonunda ve 80 yaşının eşiğinde hayata veda etti. İlk ününü özellikle Memduh Ün denen ve en çok o efsanevi Üç Arkadaş filmiyle hatırlanan Memduh Ün filmleriyle yapmıştı. Art arda gelen ve aralarında benim çok sevdiğim 'film noir- kara film' örnekleri de olan filmler: Bire On Vardı, Varan Bir, Kanun Karşısında, Ölüm Temizler... Ve başlayan inanılmaz bir aşk... Aradaki 24 yaş farka rağmen... Öyle bir aşk ki ne Yeşilçam'da, ne de dünyada eşi var!.. Çünkü bir ömür boyu sürmüş... Hem de sinemanın o oynak, çapkın, değişken ve baştan çıkarıcı havasında...

Fatma Girik ve Memduh Ün ile...

Öylesine bir sadakat; profesyonel ilişkiyle de değerlenen öylesine karşılıklı bağlılık... Üstelik evli olmamalarına, hiç evlenmemelerine rağmen... Nerede görülmüş? Belki bu yüzden çocuk da yapmadılar; Memduh'un eski evliliğinden olan iki kızını büyütmekle yetindiler.

Ben onun filmlerini 60'larda da izledim. Ama üzerlerine yazmam ancak 70'lerden itibaren oldu. Çünkü ancak o yıldan başlayarak Türk sineması üzerine de yazmaya başladım, gazetem Cumhuriyet'te... Böylece Vatan ve Namık Kemal, Namus, Toprak Ana, Kızgın Toprak, Kambur, Kuma gibi filmlerini yazdım. Ve gözde bir oyuncum oldu.

Ne kadar güzeldi... Oval bir yüzde inanılmaz mavilikteki gözleri, alabildiğine masumane bakışları... Ve her role yakışması. Anadolu kadınını oynadı, büyük kent kadınını da... Her yönetmenle uyum sağladı. Hatta Metin Erksan'ın o inanılması zor Kadın Hamlet'inde, Shakespeare'in en ünlü kahramanını tüm dünyada ilk ve son kez kadınlaştırma eyleminde bile duruma uyum sağladı, rolüne cuk oturdu. Hey gidi Fatma hey!...

Asıl tanışmamız 1975'de Moskova Film Festivali'nde oldu. Ben gazetem adına davetliydim; o ise Feyzi Tuna'nın Kızgın Toprak filmi nedeniyle gelmişti. Tanıştık, söyleştik, dost olduk. Onun festivaldeki ünlü yıldız Gina Lollobrigida ile tanışması ve Gina'nın bu gencecik ve pırıl pırıl genç kadına (kendisinden hayli genç) belli bir kıskançlıkla bakması dikkatleri çekmişti ve ben bunu fotoğraflamıştım.

Gina Lollobrigida ve Fatma Girik Moskova Film Festivali'nde (1975).

O dönemde aynı semtte, 4. Levent'de oturuyorduk. Dolayısıyla gidip geldik, dostluğumuzu geliştirdik. Sonra onlar nedense Hadımköy'deki Alkent 2000 adlı siteye taşındılar. Yani hayli uzağa... Görüşmelerimiz azaldı. Ama bir keresinde gidip ikisiyle birden uzun bir söyleşi yapmıştım. Kitaplarımda yer alan... Ve o eşsiz beraberliklerinin gizini kavramaya çalışmıştım.

Sonraları farklı işler de yaptı. Bunlardan biri dönemin sosyal demokrat partisinden Şişli Belediye Başkanlığı'na seçilmesi olmuştu. 1989'dan 1994'e kadar bu işi de inatla, enerjiyle yürüttü. Ve o semte büyük hizmetler yaptı. Şöyle demişti bana: "Aslında bu kadınlara daha yakışan bir iş. Çünkü kadınca bir yumuşaklıkla çok şeyi halledebiliyorsun. Hiç paramız yoktu; ama neler neler yapmadık!". Memduh ise şöyle demişti: "O dönemden sonra Fatma değişti. Bir sürü insana iş yaptırmak, sanki komuta etmek ona çok güven kazandırdı. Ondan sonra, ben Fatma'yı eskisi gibi yönetemeyeceğimi anladım."

Fatma'nın Yılmaz Güney'le Acı ve Yarın Son Gündür filmleri var. Onun elinde hiç senaryo görmediğini, tüm konuşmaların son dakikada sette yazıldığını belirtiyor. Ve onunla ilişkili bir anısını anlatıyor. Acı'yı çekip gelmişler, ama nedense her yerde karşısına çıkıyor Güney... Bir gün Cağaloğlu'ndan aşağı inerken, pat diye bir kitapçının kapısından çıkmış, Fatma'ya merhaba dedikten sonra "Sana kitap alayım" deyip içeri dalmış. Aldığı kitaplar, Değirmenden Mektuplar (Alphonse Daudet) ve Sardalya Sokağı (John Steinbeck) imiş. Yılmaz'ın hayli peşinde dolaştığını ve bunun Memduh'u kıskandırdığını da anlatıyor: çapkın bir gülüşle... 80'lerde filmlerini azalttı. Bunlardan biri olan o görkemli Nefret melodramını hayli beğenip övdüğümü hatırlıyorum. İşin tuhafı, bu filmde Hülya Avşar'ın annesini oynamıştı: Birçok starın kolay kolay yanaşmadığı bir şey...

1990'larda ise hiç film çevirmedi. 2005 yılında Memduh Ün'ün son filmi Sinema Bir Mucizedir'de oynadı. Arada TV dizileri ve şovları yaptı. TV'de Söz Fato'da adlı bir programa  ev sahipliği etti. Ünlü Amerikan dizisi Altın Kızlar'ı yerlileştirdiklerinde, Türkan Şoray ve Hülya Koçyiğit'le birlikte oynadılar. Dizi hayli popüler olmuştu. Ayrıca Şoray'ın bir TV programının da konuğu oldu.

Fatma 2002 yılında bizden, yani SİYAD'dan bir onur ödülü almıştı: Memduh Ün ve Fikret Hakan'la birlikte... 2013'te ise SİYAD gecesinde Feyzi Tuna'ya vereceğimiz onur ödülü için artık iyice yerleştiği Bodrum'dan kalkıp gelmişti.

Fatma Girik ile SİYAD ödül gecesinde

Memduh bey 2015'de vefat etti. Tam 95 yaşında... Bir büyük aşk bitmiş, eşsiz bir birliktelik sona ermişti. O günden sonra da Fatma'nın sağlık durumu giderek bozulmuştu.

Ve sonunda pes etti. Böylece perdede Zilha, Şoför Nebahat, İrazca Ana, Kanlı Nigar, Ezo Gelin, Kadın Hamlet ve daha sayısız kadın kişiliğini ölümsüzleştiren oyuncumuz, doğanın kanunlarına teslim olmuştu. Onu da, tüm o kişilikleri de kolay kolay unutmayacağız.



Not: Bu yazının büyük bölümü Hayatımızı Aydınlatan Muhteşem Kadın Dostlarım adlı kitabımdan alınmıştır. (Remzi Kitabevi, 2021)

Yazarın Diğer Yazıları

Kaderin elinde sönüp giden bir şarkıcının dramı

Özellikle müzikseverler için kaçırılmaması gereken filmlerden...

Tenis, rekabet, cinsellik ve eşcinsellik

Filmin cinsellikle eşcinselliği birleştirdiği, giderek sinemada sporla seksi inceliklerle sunan filmlerin başına geçtiği açık