29 Mart 2014

Eskiler, yenilenler, anılanlar ve de en iyiler

Festivalin filmlerini katalogdaki sıraya göre bölüm bölüm izlemeyi sürdürelim. Yeni Bir Bakış bölümünde ilk ya da ikinci filmlerini çeken genç yönetmenlerden gelen ve çoğu ödüllü 15 film var.

Festivalin filmlerini katalogdaki sıraya göre bölüm bölüm izlemeyi sürdürelim. Yeni Bir Bakış bölümünde ilk ya da ikinci filmlerini çeken genç yönetmenlerden gelen ve çoğu ödüllü 15 film var. Örneğin James Ward Byrkit  imzalı ABD yapımı Paralel Evren, hayır, aklınıza gelen o malum meseleleri değil, bir kuyruklu yıldızın geçişiyle oluşan muammanın içine düşen insanları anlatıyor. Bir tür düşük bütçeli ve yaratıcı bilim-kurgu...Yine ABD yapımı, Andrea Pallaoro imzalı Medealar, kalabalık bir ailenin kopuş öyküsü.

İsrail’den Yuval Adler’in Filistinli bir gazetecinin senayosuna dayanarak çektiği Betlehem, iki ülke arasındaki casusluk ilişkilerine değinen önemli bir yapım... İran filmi Sinirlenmeyeceğim, Reza Dormishian’ın yine Berlin’de dünya galasını yapan filmi. Ve 2009 olaylarında tanışan bir Kürt genciyle bir İranlı kızın ilişkisi üzerine...Yuri Bykov imzalı Rus filmi Komiser, karısının doğumuna yetişmeye çalışan bir komiserin yaptığı bir trafik kazasıyla hayatının değişmesi üzerine: Bir hata yaparız. Ve herşey altüst olur!... Romen filmi Japon Köpeği ise dokunaklı bir baba-oğul öyküsü.

İspanya’dan gelen Mar Coll imzalı Herşey Onun İyiliği İçin, trafik kazasından sonra yaşama dönmeye.çalışan bir kadının öyküsü...Avusturya’da yaşayan Türk yönetmen Umut Dağ’ın Kuma’dan sonraki ikinci filmi Betonarmedeki Çatlaklar, hapiste geçirdiği on yıldan sonra çıkan Ertan’ın hikayesi. Son Berlin festivalinde beğenildi... İtalya’dan gelen çifte yönetmenli Salvo, bir kiralık katille kör bir kızın ilişkisi üzerine. Variety dergisine göre de ‘İtalyan sinemasının yeniden doğuşu!’...

Brezilya filmi Kurt Kapıda, çocukları kaçırılan bir ailenin şoku üzerine bir ilk film...Şili filmi Herşey Olacağına Varır, Şilili bir gençle Norveçli bir kızın ilişkisi üzerine çağdaş bir dram...Meksika yapımı Muhteşem Kedibalığı, kendisine yeni bir aile edinen bir genç kadın üzerine. Ve bol ödüllü bir film...Peru filmi Dilsiz ise ülkenin politik durumu üzerine ciddi eleştiri de getiren bir gerilim.

Hint filmi Zar Oyunu, Himayalar’ın tepesinde bir kadının kayıp kocasını arama serüveni...Yine Hindistan’da geçen Yalnız Hayaletin Öyküsü, Tanzanya doğumlu Sih bir yönetmenin Alman, Fransız ve Hollanda sermayesiyle çektiği tam uluslarası bir film!...Ve 1947’deki bağımsızlık olayları sırasında bir genç adamın öyküsü üzerine...

 

NTV Belgesel Kuşağı

 

Bu bölümde tam 18 film var. Meraklılarına bırakmak en iyisi. Üstelik nasıl olsa NTV ekranına gelecekler.Yine de şöyle bir bakarsak, ünlü sinemacılar üzerine Bertolucci’den Bertolucci, Bergman’ın Evinde, Baştan Çıkarılmış ve Terkedilmiş filmleri hemen ilgi çekiyor. Sanat ve sanatçılar üzerine Büyük Müze, Salinger, Yıldız Olmaya Ramak Kala; dünyamızın acı gerçekleri üzerine Evrenin Hakimi, Babil Okulu, Pussy Putin’e Karşı, Humus’a Dönüş, Armstrong Yalanı, Şiddete Dair, Biz Dostuz vb. filmler var. Ünlü belgeci Errol Morris’in bir dönem ABD’sinin ünlü savunma bakanı Donald Rumsfeld’den önemli itiraflar kopardığı Meçhul Malum da görülebilir.

Ayrıca bizim için ilginç filmler: İstanbul United, Gezi Olayları sırasında beliren Fener- Beşiktaş- Galatasaray dostluğu üzerine...Güney Kıbrıs’lı bir kadın yönetmenin elinden çıkma Kısmet ise Türk TV dizilerinin Balkanlar, Ortadoğu ve Afrika’da kadınlar üzerine etkisini işliyor!..

 

Mayınlı Bölge

 

Bu bölümde ‘belalı’ konulara değinen cesur yapımlar var. Dokuz film arasında ABD’den oyuncu James Franco’nun imzaladığı Cormac McCarthy uyarlaması Tanrı’nın Oğlu, 1960’ların derin Amerika’sında suç batağına yuvarlanan bir adamın öyküsü...Almanya’dan Herşey Düzelecek, Hamburg’da bir tarikata kapılan bir gencin şiddet dolu öyküsü. Ve gerçek olaylara dayanıyor!...Yine Almanya’dan Polis Memurunun Karısı, aile içi şiddeti işleyen ve ‘zor lokma’  

olan önemli bir film.

Bu bölümde Tayvan’dan ünlü usta Tsai Ming Liang, son iki filmiyle birden yer alıyor. Venedik ödüllü Sokak Köpekleri, başkentte varoşlardan merkeze gelen bir baba-oğulun öyküsü. Batıya Yolculuk ise 56 dakikalık konuşmasız bir filmde insan ve zaman ilişkisi üzerine görkemli bir meditasyon.

Yunanistan’dan on yaşlarındaki küçük bir kızın intiharı üzerine Şiddet Güzeli, İspanya’dan 18. yüzyılda karşılaşan Drakula ve Kazanova üzerine tarihsel fantezi Ölümümün Hikayesi var. Filipinler’den şaşırtıcı bir güç içerdiği söylenen Suç ve Ceza uyarlaması Tarihin Sonu geliyor. Şili’dense 1970’lerde ‘çobanlığın yasaklanması’ üzerine hayatları allak- bullak olan üç kizkardeşin öyküsünü anlatan Kızkardeşler’i izleyeceğiz.

 

Antidepresan

 

Antidepresan, yani sinirlerimize ilaç gibi gelecek filmler!...Dokuz film arasında Fransa’dan canlandırma büyücüsü Sylvain Chomet’nin ilk kez oyunculu filmi denediği Attila Marcel, yine Fransa’dan Albert Dupontel imzalı ve bol yıldızlı kara-komedi 9 Ay Hapis, ABD’den Cherian Dabis’in ün yapan bir kadın yazarın anavatanı Ürdün’e dönmesiyle yaşadığı şoku anlatan May’in Yazı var.

 

İrlanda’dan Lance Daly imzalı ve ‘çöpe atılan servet’ temalı Hayat Bir Esintidir, Meksika’dan Fernando Eimbcke imzalı ve ödüllü gençlik ve kuşak çatışması hikayesi Club Sandwich var...İsveçli usta Lokas Moodyson, yine ödül şampiyonu son filmi Bizden İyisi Yok’ta 13 yaşın sorunlarına eğiliyor...Gürcistan, ülkenin durumuna ayna tutan sıcacık bir güldürü yollamış: İlk Randevu. Güney Kore’den ise Hong Sang-Soo imzalı Hepimizin Sevgilisi, sanki Koreli bir Woody Allen’in elinden çıkmış bir karakter güldürüsü.

  

Bu bölümün en azından biz sinema yazarlarınca görülmesi şart olan filmiyse, Arjantin’den geliyor: Film Eleştirmeni. Eski eleştirmen Hernan Guerschuny’nin filmi, ukala bir eleştirmenin çok farklı zevklere sahip bir kadına tutulunca yaşadıklarını anlatıyor.

 

Özel ölümler

 

Çocuk Menüsü’nde özenle seçilmiş üç çocuk filmi var. Ana-babalar, dikkat!...Tam karşı kutuptaki Geceyarısı Çılgınlığı ise ancak geceyarısı görülebilecek (ya da öyle olduğu varsayılan!) üç film içeriyor. Polanski çağrışımlı Karabasan, Tarantino’nun ‘yılın en iyi filmi’dediği Büyük Kötü Kurtlar ve belki en ilginci olan Endonezya filmi Ölüm Oyunu. Uykunuz kaçarsa!...

Bir de Polonya Deneysel Canlandırma Sineması bölümü var ki, o da meraklırana...

 

Neredesin Aşkım?

Yeni eklenen bu bölümde farklı aşk filmleri var. Yedi filmin hemen hepsi eşcinsel ilişkilere dayanıyor. Arjantin’den gelen Hawaii, İsveç filmi İnceldiği Yerden Kopsun ve Fransız filmi Doğulu Çocuklar, farklı cinsel ve duygusal eğilimleri incelikle ele alan filmler. Alain Guiraudie’nin geçen yıl Cannes’da büyük yankı yapan filmi Göldeki Yabancı ise ayrıca ilginç bir polisiye ve suç filmi.

İngiliz filmi, Hong Khaou imzalı Sevgilinin Ardından, bir ana-oğul dramı olduğu kadar gizli kalmış bir aşkın da hüzünlü öyküsü...Brezilya filmi Bugün Eve Yalnız Dönmek İstiyorum, biri görme engelli bir çocuk olan üç genç arasında oluşan aşk üçgeninin öyküsü. Ve son Berlin’de Teddy ödülü almıştı.

Kanada filmi Aşkın Yaşı Yoktur ise bakımevinde tanışan bir delikanlıyla 80’lerindeki bir adamın duygusal ilişkisine odaklanıyor. Bu ödüllü film, belki bölümün en iyisi.

 

Savaş ve Hatıralar: Aleksey German Filmleri

 

Bu bölümde yeterince tanınmayan büyük Rus yönetmeni Aleksey German’ın altı filmi aracılığıyla savaşa ve onun acı anılarına eğiliyor festival...1967’den 2013’e uzanan filmler: Yedinci Uydu, Kahraman Mı, Hain Mi?, Savaşsız 20 Gün, Arkadaşım İvan Lapşin, Hrustalyov Arabamı Getir ve ancak ölümünden sonra tamamlanan Tanrı Olmak Zor İş. Çok zor bulunan, DVD’si de olmayan filmler...Bu açıdan hem sinema tarihine, hem de ikinci savaşa meraklı olanların izlemesinde büyük yarar var. Ama en azından Arkadaşım İvan Lapşin görülmeli.

 

Festivalde bir de ilk savaşa ayrılmış küçük, ama ilginç bir bölüm var: Birinci Dünya Savaşı ve Krizdeki Modernite. İlki Alman sinema yazarı Rudiger Suchsland dostumuzun dönemin Dışavurumculuk akımı üzerine belgeseli: Caligari- Korku Sineması Geldiğinde. Diğeriyse 1929 yapımı ünlü sessiz film: Bir Pazar Günü. Yaratıcılarına bakar mısınız? Yönetmenler: Robert Siodmak ve Fred Zinnemann. Senaryo ise Billy Wilder ve Edgar G. Ulmer. Yani dördü de sonradan Hollywood’a gitmiş ve en büyükler arasına girmiş dört usta!..

MK2- 40. Yıl

 

Bu bölüm ünlü Fransız sinema adamı, yapımcı, yönetmen ve dağıtımcı, 1974’de kurduğu MK2 adlı şirketiyle Fransa’da ve dünyada bağımsız ve yaratıcı sinemaya inanılmaz bir destek veren Marin Karmitz’e adanmış. Karmitz de gelip bir ödül alacak. Gösterilecek MK2 yapımı sekiz filmin içinde Taviani Kardeşler’in Kaos, Lucian Pintilie’nin Son Durak Cennet, Abbas Kiarostami’nin Beş, Francis Girod’nun Zevk Uğruna, Romain Goupil’in 30 Yaşında Ölmek vb. filmler var. Kimi klasikleri görmek için bir fırsat..

 

Aslı Gibidir  bölümünde ise onarılıp hayata dönmüş klasikler var:  William Friedkin’in The Sorcerer- Dehşetin Bedeli, Volker Schlondorff’un Baal, Dominique Benichett’nin Kuzen Jules filmleri...

 

Ölen ustaları anmak...

 

Anılarına bölümünde geçen yıl aramızdan ayrılan ünlüler birer filmleriyle anılıyor. Yönetmenlerden Fransız Patrice Chereau ünlü filmi Kıraliçe Margot, Fransız Alain Resnais son filmi Aimer, Boire et Chanter- Riley’in Hayatı, Macar Miclos Jansco Kızıl ve Beyaz, İspanyol erotizm ustası Bigas Luna Jambon Jambon, Amerikalı Harold Ramis ise Bugün Aslında Dündü ile anılıyor. Oyunculardan PeterO’Toole Arabistanlı Lawrence, Philip Seymour Hofman The Master ve Tuncel Kurtiz Sürü ile hatırlanacak...

 

Bu İkiliye Dikkat

    Festival de sinemamızın yüzüncü yıl kutlamalarına katılıyor. Hayli özgün biçimde: sinema yazarları Engin Ertan ve Fatih Özgüven, akademisyenler Selim Eyüboğlu ve Umut Tümay Arslan, festival direktörü Azize Tan’la elele vererek farklı dönemlerden benzer temalarda buluşan ikişer film seçiyorlar. Ve ‘bu ikiliye dikkat!’ başlığı ortaya çıkıyor.

  Böylece, Yeşilçam-öncesi, klasik Yeşilçam ve Yeni Türk sineması tam 19 kez buluşuyorlar ve ortaya 38 filmlik bir seçki çıkıyor. Kimi eşleşmeler çok uygun, kimileri tartışılır. Yine de işin cazibesi yadsınamaz. İstanbul’un Fethi’yle Karanlık Sular, Beklenen Şarkı’yla Mavi Boncuk, Yalnızlar Rıhtımı’yla Gemide, Dönüş’le Duvara Karşı, Arkadaş’laEşkiya, Bataklı Dımın Kızı Aysel’le Yatık Emine, Otobüs’le Fotoğraf, Bir Türk’e Gönül Verdim’le Hamam, Kuyu’yla Kader, Tabutta Rövaşata ile Araf ve diğerleri biraraya geliyor. Görüp tartışmaya değer...

 

KAÇIRILMAMASI GEREKENLER:

Bu koşuşturma içinde ilke olarak bizim filmlerimizi dışarda bırakıyorum: onları nasılsa görürüz! Klasikleri ayrı bir liste olarak veriyorum. Ve belgesel, kısa, çocuk filmi, canlandırma gibi özel filmleri de meraklılarına bırakıyorum.

 

İlk On Film:

1-    Ben, Kendim ve Annem

2-    Tom Çiftlikte

3-    Büyük Budapeşte Oteli

4-    Kürklü Venüs

5-    Tutsak

6-    Şeytan Düğümü

7-    İda

8-    Salvo

9-    Tanrı’nın Oğlu

10- 9 Ay Hapis

 

  İkinci On Film:

 

1-    Üçleme

2-    Görünmeyen Kadın

3-    Umudun Peşinde

4-    Kitap Hırsızı

5-    Düşman

6-    Sıfır Teorisi

7-    Yüksek Risk

8-    Paralel Evren

9-    Sokak Köpekleri

10-Aşkın Yaşı Yoktur

 

  On Klasik Film:

1-    Arkadaşım İvan Lapşin

2-    Bir Pazar Günü

3-    Kaos

4-    30 Yaşında Ölmek

5-    Kıraliçe Margot

6-    Kızıl ve Beyaz

7-    Arabistan’lı Lawrence

8-    Bugün Aslında Dündü

9-    Sürü

10- Muhsin Bey

 

Hepinize iyi festivaller!...

Yazarın Diğer Yazıları

Son dönemin en büyük düş kırklığı getiren filmi

Her şeyin sonuç olarak bir özenti gibi durduğu "Hain"de, cesetler birbiri ardına geliyor. Sonu yok sanki... Sonunda bir tek başkan, yani Haldun Dormen sağ kalıyor. Acaba ona olan saygıdan mı dersiniz?

Kadın özgürlüğüne adanmış çok özgün bir komedi

Mukadderat; bir yandan yalnız bizde değil, tüm dünyada da var olan aile kurumunun miras denen olayla boğuşmasını ele alır. Öte yandan bu yaşlanmayı kabul etmeyen bir kadının portresidir

Belki tüm zamanların en kanlı Türk filmi

Tümüyle sadizm ve sado-mazoşizm duygusu sinmiş "Barda 2", belki tüm zamanların en kanlı Türk filmi olmaya adaydır. Bu kıyımdan kurtulan pek azdır. Böyle bir filmin bir kadının elinden çıkması kendi başına bir olaydır bence...

"
"