Keyif almak için denizi ve doğayı sevmek şart gözüküyor!..
SÜRÜKLENİŞ X X X
(Adrift)
Yönetmen: Baltasar Kormakur Senaryo: Aaaron Kandell, Jordan Kandell, David Branson Smith Görüntü: Robert Richardson Müzik: Volker Bertelmann Oyuncular: Shailene Woodley, Sam Claflin, Grace Palmer, Jeffrey Thomas
Amerikan filmi
İzlandalı, 1966 doğumlu yazar-yönetmen-yapımcı Baltasar Kormakur, has sinema meraklılarının tanıdığı özgün bir sanatçı. Dışarı da açılmış ve kah ülkesinde, kah ABD’de çalışmış yönetmenin temel merakı, insan-doğa ilişkisi ve doğanın en sert koşullarına direnip ayakta ve hayatta kalmaya çabalayan bireylerin öyküsü.
2000’den başlayarak 101 Reykjavik, A Little Trip to Heaven- Cennete Yolculuk, İnhale- Nefes Nefese, Contraband- Son Vurgun, The Deep- Derin Sular, 2 Guns- Zorlu İkili, Everest gibi filmleriyle hem festivalleri, hem de sinemalarımızı onurlandırmış yönetmen, son filmini yine bir ABD yapımı olarak çekmiş. Ve bir çiftin denizde yaşadığı gerçek serüvenin öyküsünü anlatmış.
İkisi de deniz tutkunu olan iki genç ve güzel insan karşılaşır ve birden kendilerini derin bir sevdanın içinde bulursa...Ne olur? Elbette önlerinde açılan bu güzel fırsatı değerlendirmeleri... Ve hayatın nimetlerine aşk sosunu da ekleyerek mutluluğa kanat açmaları beklenmez mi?
Ama sonra, ortak tutkularının peşinden gitmeyi yeğliyorlar. Ve Richard Sharp’ın küçük teknesiyle okyanusa açılıyorlar. Ama hava giderek bozuluyor. Yakın tarihin en büyük fırtınalarından biri baş gösteriyor. Ve ikili inanılmaz bir hayatta kalma mücadelesi veriyor.
En son Everest’le bizleri mest eden Kormakur’a yakışacak ve onu baştan çektiği belli bir öykü. Haftanın bir diğer filmi olan Kasırgada Vurgun’la ayni çıkışa sahip olmaları ilginç. Ama bu film elbette daha başarılı, daha özgün....
Burada Kurmakur, küçük bir ekiple ve birbirlerine çok iyi uyum sağlamış güzel/yakışıklı bir çiftle, sanki bir Sinema mucizesi yaratıyor.
Ama elbette kolay olmamış. Notlara göre yüzde 90’ı denizde geçen film için günde 12 saat çalışılmış. Kimi günler gerçekten kötü hava koşullarında... Ve yönetmenin dışında (o filmine adanmışlığı içinde fark etmemiş bile!) herkes hasta olup kusmuş.
Sonuç olarak karşımızda kendine has bir film var. Keyif almak için denizi ve doğayı sevmek şart gözüküyor!.. Ayrıca gerek Shailene Woodley, gerekse Sam Claflin gerçekten de çok iyiler. O koşullara dayanmak...Ve aynı zamanda böylesine çekici kalabilmek... Az şey değil.
Her gün gözünü ölüm haberleriyle açan bir toplumda, bizim şehitlerimizin onlu sayılarda, onların ölümlerininse yüzlü sayılarda olmasını bize bir teselli diye sunuyorsunuz. Yarın onlarınkiler binlere, bizimkilerse yüzlere tırmandığında da aynı şeyi mi yapacaksınız?
Ertan Saban belki Mustafa Kemal’i en iyi canlandıran oyuncumuz olmayabilir. Ama ona öylesine bir canlılık, öylesine bir ‘halkın içinden olma’ özelliği getirir ki... Helal olsun!.. Sanki Ata’mızı bizlere farklı bir boyutla, daha da sevdirir