KAPİTAL
(Le Capital)
Yönetmen: Costa-Gavras
Senaryo: Karim Boukercha, Costa-Gavras, Jean-Claude Grumberg
Görüntü: Eric Gautier
Müzik: Armand Amar
Oyuncular: Gad Elmaleh, Gabriel Byrne, Natacha Regnier, Celine Sallette, Liya Kebede, Hippolite Girardot, Daniel Mesguich
Yapım: Fransız filmi.
Haftanın bir diğer ilginç filmi de Başka Sinema adlı dağıtımda çıkıyor. Hep birlikte seslenelim: yaşasın Başka Sinema...
Costa-Gavras da yoruldu elbette... Kolay değil, 82 yaşında... Yunan kökenli Fransız sinemacısı, 1965 yılında Caniler Kompartımanı adlı trende geçen gerilimle başladığı kariyerinde, tam bir siyasal filmler ustası olarak tanındı. Nasıl olmasın ki demokrasiyi icat eden bir uygarlıktan geliyordu, ama anavatanı askeri diktatörlüğün boyunduruğu altında inliyordu. Üstelik yalnız Avrupa’da değil, tüm dünyada faşist rejimler iktidardaydı ve sanki onca savaş boyuna yaşanmıştı.
Ardından daha alçakgönüllü, ama hep ilginç filmler geldi. Clair de Femme, Conseil de Famille gibi filmlerde kadın-erkek ve aile ilişkilerini ele aldı. Missing- Kayıp, Hanna K, Music Box ve Amen ile savaşa ve faşizme döndü. Betrayed ve Mad City ile ABD’deki ırkçılık sorunlarına eğildi. Son dönemdeyse Le Couperet- Ölümcül Çözüm, Eden a l’Ouest- Cennet Batıda ve şimdi de Capital’la kendisine yeni bir hedef seçmiş gözüküyor: çağdaş kapitalist toplumlarda emek ve sermayenin bitmez savaşı ve yükselen kapitalizmin acımasızlığı.
Böylece bir büyük Fransız bankasının yeni CEO’su Marc Tourneuil’ün hikâyesini izliyoruz. İdealist bir yazarken dev bir şirketin başına geçen Marc, şirketi yutmayı amaçlayan bir Amerikan bankası, cazibesine teslim olduğu uluslarası bir fotomodel, kapitalizmin gerçek mantığını anlamayı iş edinmiş bir İngiliz kadın maliyeci gibi kişi ve kurumlarla alışverişe geçecektir. Ve bu uluslararası cangılda, insanlık değerlerini koruma savaşımı verecektir.
Evet, aslan biraz yaşlanmış, hatta dişleri dökülmüş olabilir. Ama Costa-Gavras’da hala iş olduğunu zaten Nisan 2013’de bir onur ödülü almaya geldiği İstanbul Festivali günlerindeki Emek yürüyüşüne bizzat katılmasından bilmiyor muyduk?
Yönetmen belki çok iyi bilmediği bir alana el atmış ve Hollywood’un onca beceriyle sinemaya aktardığı para ve şirket öyküleri yanında biraz soluk duran bir film yapmış olabilir. Ve filmi diyelim ki Wall Street ikilemesi, The Firm- Şirket, Margin Call- Oyunun Sonu, Cosmopolis veya en son American Hustle- Düzenbaz gibi filmlerin yanında ikinci planda kalabilir. Kapitalizmi Amerikalılardan iyi kim bilecek?
Yine de o hala dimdik ayakta bir sanatçı. Tek güç ve tek ideoloji haline gelen ve o ölçüde de zalimleşen bir sisteme karşı kişisel çıkışını sürdürüyor. Ve karşımıza klasik filmleri gibi kaba faşizmi, sokak siyasetini, baskıcı rejimleri veya politik dümenleri değil, ekonominin amansız ve insanlık-dışı kanunlarını işleyen farklı bir film getiriyor.
Bu Avrupa sinemasına özgü bir soğukkanlılıkla, ama enerjik biçimde anlatılmış ekonomi dramı, iyi yazılmış, iyi oynanmış. Şu sıralar bir Monaco prensesiyle ‘tatlı hayat’ süren Fas kökenli Fransız Gad Elmaleh, herdaim iyi oyuncu Gabriel Byrne, olgunlaştıkça güzelleşen Natacha Regnier, çekici Liya Kebede ve eskilerden Hippolyte Girardot, Daniel Mesguich gibi isimler görevlerini yapıyorlar. Çağdaş bankacılık ve para oyunları üzerine hayli öğretici olması da cabası...
Kısacası yaşlı adamın hala söyleyecek sözü, verecek mesajı var.