25 Mart 2018

Boşanmanın asıl ve kaçınılmaz kurbanları: Çocuklar...

İnandırıcı, yer yer biraz sıkıcı, bazen ürkütücü olabilen bir yaşam dilimi

 

VELAYET      X  X  X
(Jusqu’a la Garde/ Custody)

Yönetim ve senaryo: Xavier Legrand
Görüntü:Nathalie Durand
Oyuncular:  Denis Menochet, Lea Drucker, Thomas Gioria, Mathilde Auneveux, Mathieu Saikaly, Florence Janas, Saadia Bentaieb, Coralie Russier

Fransız filmi

 

Velayet geliyor ve bize evlilik denen kurumun her ülkede nasıl çıkmazlara girebileceğini, çiftin arasındaki ilişkinin sevgiden nasıl nefrete dönüşebileceğini ve bunun çocukları üzerinde nasıl korkunç etkiler yapabileceğini gösteriyor.

Bir kez daha... Ve bu tür konulara geçmişte ustaca eğilen Dardenne Kardeşler’in özlediğimiz sinemasını anımsatarak...

Tipik Fransız taşralısı fiziğiyle Antoine Besson iri-yarı, yüzü çok anlam içermeyen, mesafeli bir adamdır. Bir hastanede güvenlik görevlisi olarak çalışan...Eşi Miriam ondan ayrılmıştır ve iki çocuğuyla yeni bir hayata başlamayı denemektedir.

Ama 18 yaşının eşiğindeki Mathilde ve henüz 11 yaşındaki Julien’in paylarına, bu ayrılıktan hayli zor ve acı deneyimler düşmektedir. Baba çocuklarını kolay kolay bırakmak niyetinde değildir. Gerçi haşin ve kavgacı bir adamdır: kendi babasını bile çıldırtacak ve baba evinden kovulacak kadar...

Ama yine de görünürde çocuklarına düşkündür. Bunun için hukuka başvurur. Ve başta hayli uzun bir bölümde, bir kadın hakim huzurunda ve avukatları eşliğinde, adamın ortak velayet isteği tartışmaya açılır.

Sonrası ise olaylar daha karışık, giderek önlenemez bir şiddete kayan bir akış izleyecektir.

Film özellikle ilk yarıda bir hukuk belgeseli gibi gelişiyor. İlk filmiyle karşımıza gelen yönetmenin öncesinde bir kısa filmi varmış: yine aynı temayı işleyen...Demek ki bu tür bir olaydan etkilenmiş, belki bizzat yaşamış...

Velayet, Fransız sinemasının temel özelliklerini taşıyor: hayata değgin bir gerçeklik duygusu; hiçbir şeyi abartmayan ve ince bir psikolojik yaklaşımı seçmiş bir hikâye. Ve starlara değil, karakterlere en yakın duran, az bilinen oyunculara başvuru.  

Sonuç: İnandırıcı, yer yer biraz sıkıcı, bazen ürkütücü olabilen bir yaşam dilimi; evlilik kurumuna acımasız ve tavizsiz bir bakış.

İdeal ‘haftasonu filminiz’ olmayabilir. Ama yaşanmış olaylara, gerçek hayat kesitlerine meraklıysanız...Ve hele benzer bir olayla yakından-uzaktan tanıştıysanız...Ayrıca ilginizi hak edebilir.

Tüm oyuncuları çok iyi. Ama Antoine’da Denis Menochet’ye ve küçük Julien’de Thomas Gioria’ya özel bir övgü gerekiyor. 

Yazarın Diğer Yazıları

Aksiyon sinemasında çekici ve modern bir zirve

'Avcı Kraven'de pek uyum sağlamayan, karmaşık ve biraz zıt motifler olduğunu biliyorum. Ama belki bu filmin gücünü oluşturan asıl öge. Bunca tema içinde böylesine çekici bir filme ulaşmak... Kolay olabilir mi?

Son dönemin en büyük düş kırklığı getiren filmi

Her şeyin sonuç olarak bir özenti gibi durduğu "Hain"de, cesetler birbiri ardına geliyor. Sonu yok sanki... Sonunda bir tek başkan, yani Haldun Dormen sağ kalıyor. Acaba ona olan saygıdan mı dersiniz?

Kadın özgürlüğüne adanmış çok özgün bir komedi

Mukadderat; bir yandan yalnız bizde değil, tüm dünyada da var olan aile kurumunun miras denen olayla boğuşmasını ele alır. Öte yandan bu yaşlanmayı kabul etmeyen bir kadının portresidir

"
"