27 Eylül 2014

Bir şiddet ve ırkçılık gösterisi

Film iyi aksiyon sahneleriyle oyalansak da ağızda kekremsi bir tad bırakıyor...

ADALET 
(The Equalizer)

Yönetmen: Antoine Fuqua
Senaryo: Richard Wenk, Michael Sloan
Görüntü: Mauro Fiore
Müzik: Harry Gregson-Williams
Oyuncular: Denzel Washington, Morton Csokas, Chloe Grace Moretz, David Harbour, Bill Pullman, Melissa Leo, David Meunier, Haley Bennett/ Columbia filmi.

 

Amerikan tarzı dev bir inşaat şirketinde bir tür müdür olarak çalışan ve hemen herşeyi denetimi altında tutan McCall, sürekli çevresindekilere yardım etmeye çalışan bir iyilik meleği gibidir:

Güvenlik bölümüne girmeye uğraşan şişman bir işçiyi zayıflamaya teşvik eder, onun ailesinin haracını yiyen iki kokuşmuş polise derslerini verir, devamlı gittiği barın müdavimlerinden sokak fahişesi Teri’yi hayatına yeni bir yol vermeye çağırır.

Mc Call’un hayatını ancak parça parça öğreniriz. Yemek masasında bile kitap okuması, yitirdiği eşiyle vaktiyle yaptıkları bir anlaşmaya dayanmaktadır: mutlaka okunması gereken 100 kitabı okuyup bitirmek!.. Biz onu İhtiyar Adam ve Deniz’i okurken tanırız: 91. kitaba gelmiştir. Sonra Don Kişot’la devam edecektir!..

Film ilk başlarda iç burucu bir dostluğun öyküsü gibidir: işkolik ve yardımsever McCall, kendisini içine hapsettiği tüm yalnızlığı içinde, Teri’yi tutsak alan korkunç Rus mafyasına karşı kadını korumaya kalkışır. Mafya ve hepsi boğazına kadar dövmelerle kaplı adamları öylesine zalim ve ürkünçtürler ki, bu tümüyle bir intihar gibi gözükür.

Ancak adamın geçmişinden gelen müthiş marifetleri vardır ve sırasında bir ölüm makinasına dönüşebilmektedir!.. Böylece NewYork fonu önünde bir ölüm-kalım savaşı başlar.

Film şu deyişle açılır: “Herkesin hayatında en önemli iki gün vardır: doğduğumuz ve bunun nedenini anladığımız iki gün!”. Doğrusu gerek bu deyiş, gerekse bunu izleyen o son derece şiirsel ilk 15-20 dakika, bize gerçekten de sıradışı bir büyük kent macerası izleyeceğimiz umudunu verir.

Ama bu umut doğrulanmaz. Çünkü bu uslu-akıllı, düşünen bir kara-film değil, 1985’lerin ilgi görmüş bir TV dizisinden uyarlanan çılgın bir aksiyon filmidir!..

Gerçi aksiyon yanı iyi yürür. Denzel Washington hala zindedir, işi götürür. Mafya elemanları, başta vurucu güç Teddy ve onu oynayan Martin Csokas, yeterince ürkünçtür. Ve aslında film sadece oyalanmak için yeterli fırsatı verir.

Ama bu aşırı şiddet gösterisi ve tüm Rusları kötü gösteren koyu ırkçılık da kolay kolay yenilip yutulmaz. Ve oyalansak da, ağzımızda kekremsi bir tad bırakır. 

 

Sabun köpüğü aşk filmi

AŞKA DAİR 
(A Case of You)

Yönetmen: Cat Coiro
Senaryo: Christian Long, Justin Long, Keir O’Donnell
Görüntü: Doug Chamberlain
Müzik:  Mateo Messina
Oyuncular: Justin Long, Keir O’Donnell, Evan Rachel Wood, Peter Dinklage, Vince Vaughn, Sam Rockwell, Siena Miller, Brendan Fraser/ Amerikan filmi

Sam, hayatını kazanmak için beyazperdede iş yapan uçuk uzay fantezilerini popüler romanlara dönüştürmektedir. Ama asıl emeli gerçek bir yazar olmaktır. Sürekli gittiği kafede çalıan Birdie, onun için ideal kadın olup çıkar. Ama bu deli-dolu sarışını nasıl tavlamalı?

Sam her çağdaş genç gibi bunun çaresini modern teknolojiden bulmaya çalışır: genç kızın facebook’daki profilini bulup iyice okuyarak... Böylece onun en ilgi duyduğu şeyleri öğrenmeye çabalar: gitar çalmaktan judoya (gerçi bunun bir yanlış anlama olduğu ortaya çıkar!), eski usül danslardan kimi özel yazarlara...

Sempatik bir gençlik filmi. Ama öylesine klasik kalıplara ve klişelere uzanıyor ki... Gerçi hoş yanları yok değil. Özellikle ABD’nin eski kentlerinden Boston’un bizim İstanbul’u hatırlatan eski evlerle dolu semtleri ya da sokak muhabbetleriyle...

Belki en büyük kozu oyuncuları. New Girl veya Mum dizilerindeki Justin Long’dan Arrested Development veya Cougar Town dizilerindeki Busy Phillips’e ekran tanıdıkları, Evan Rachel Wood’dan Siena Miller’e özlenen güzel kadınlar, Vince Vaughn’dan Sam Rockwell’e eski yakışıklılardan selamlar. Ya da perdenin en ünlü cücesi Peter Dinklage’den benzersiz bir pembe saçlı gay barmen karikatürü!

Ve de o yaşlıların son kurtlarını döktükleri dans yarışmalarının tüm figüranları...

Bütün bunlar ve de kimi canlı espriler, filmi bir ölçüde sürüklüyor. Ama hemen sonrasında unutmak kaydıyla… Gençler daha çok hoşlanabilir.


Not: Bugün Sarıyer Kitap Şenliği'nde saat 13.00'te konuşacak ve 14.00'te kitap imzalayacağım...

 

Yazarın Diğer Yazıları

Roma tarihine ‘Güç ve Onur’ sloganı eşliğinde yolculuk

Film, belki çok uzun (148 dakika), çok karmaşık, aşırı dramatik gözüküyor. Ama yine de görmeye değer...  

İstanbul güzellikleri önünde özel bir motorla tanışmak

Rahat ve olgun bir kamerayla çekilmiş, müziğe başvurmayan bir film. Belki çok akışkanlığı olmayan, sakin ve özgün bir yapım. Ama bu özgünlüğün birçok sinefili çekeceğine inanıyorum

Din üzerine söylenebilecek ne varsa

Rüya görmek bir anlamda kelebek görmek midir? Tek gerçek varsa, o nedir? Ve sonunda acaba din bir kontrol sisteminden başka bir şey değil midir?

"
"