06 Ekim 2021

Beyoğlu’nda sinema: Salonların bugünü ve geleceği

Şimdi Beyoğlu yine zor günler geçiriyor. Yakın tarihimizin birçok düğüm noktasında olduğu gibi...

Beyoğlu’nu ne kadar severim... Daha çocukluktan yeni kurtulmuşken, İzmir’den kapağı attığım İstanbul’da ilk büyük sinema zevkimi orada tatmam... Galatasaray’da liseye geçtiğimde, semtin göbeğinde, hem de yatılı olarak okurken onu köşesine-bucağına dek tanımam... Ve bu arada oradaki salonların her birini ayrı ayrı, tüm özellikleriyle birlikte tanır ve hayatın tüm deneyimlerini de perdede yaşarken, onların her birine kendimce özel bir kimlik, kişilik yakıştırmam...


Atlas Müzesi’ne giriş

Neyse... Bunları daha önce çok anlattım. Benim Beyoğlum’dan  Quo Vadis İstanbul’a, Renkli Sinemaskop  Bir Hayat’tan Emek Yoksa Ben De Yokum’a ya da Bir Ömürden Seçilmiş Tablolar’a birçok kitabımda... Yeterince bilinmiyor, yeterince okunmuyorsa, kendilerini Türk kültürünün ezeli ve ebedi koruyucusu sayan otoriteler ve kurumlar düşünsün...

Birzamanların yok olup giden salonları

Şimdi Beyoğlu yine zor günler geçiriyor. Yakın tarihimizin birçok düğüm noktasında olduğu gibi... 6-7 Eylül olaylarından Türk Rum’larını kapı dışarı etmemize, en büyük firmaların caddeyi terk etme modasından en son virüsün insanları eve kapatmasına dek... Ve de o güzelim salonların, her biri birer tarih olan, benim/bizim için kutsal mekânların birer-ikişer kapanmasına, kapatılmasına uzanan akım içinde...

Fotoğrafçı ve modeli

Şimdi... Son duruma bir göz atalım. Bugün Beyoğlu’nda sinema denince sadece bir avuç isim kaldı: Atlas, Beyoğlu ve Majestik sinemaları... Eski Emek, Lale, Lüks, Saray, Alkazar, Ar/Yeni/Ar/Sinepop, Yeni Melek, Elhamra, daha yakın bir zamandan Fitaş gibi salonlar çoktan tarih oldu.

Ayrıca başka salonlar da yok değil, ama kullanılamıyor. Örneğin eski Cercle d’Orient binasının içinde, yıkılan Emek ve eski komedi tiyatrosunun yerine kurulan ve dışı aynen  korunan Grand Pera binasının içinde, Emek’in daha büyük ve konforlu bir benzeri var. Tamam, eski Emek’i yıkanları asla affetmeyelim, hep lanetle analım (Ben bu yüzden basın  kariyerimi terk ettim!). Ama?. . Biraz gerçekçi olup öyle bir salonu da etkinliklere açmak gerekmez mi?

 İlhami Gencer Pera Palas'ta

Beyoğlu Sineması’nın önemi

Yanı başında, eski Saray ve Lüks’ün yerine yapılan Demirören AVM’ içinde de birkaç salon var. Ama onlar da bomboş duruyor, kullanılmıyor!... Böylesine yaşayan bir caddede, her şeye karşın kentin yüreğinin attığı yerlerin başlarında gelen upuzun, dipdiri ve hayatiyetini bir yüzyıldır korumayı başarmış bir coğrafya içinde, bu mekânlar hayata dönmeli değil mi?

Beyoğlu'nda dans

Ama bırakınız bunu, açık olanlara bile kötü davranılıyor. Örneğin küçük ve sempatik Beyoğlu Sineması. Geçen haftalarda orada birkaç film izledim. Ve çok keyif aldım. Ama tam o günlerde bir sinema yazarı arkadaşımız orasını “karanlık projeksiyon, yetersiz perde” gibi sözlerle eleştirip “sakın gitmeyin” demez mi? O eski bir izlenimmiş, son zamanlarda gitmemiş filan... Açıkçası bunu hiç doğru bulmadım.

Atlas’taki büyük değişimler

Atlas’a gelince...1948’de açılmış eski salonun ancak yarısı (balkonu) olan bu güzel salon (koltuk bölümü şimdi devasa bir  pasaj-çarşı), yakın zamanda onarıldı. Gerçi bu arada benim neslim için kutsal sayılacak iki mekân da yok edildi: Küçük Sahne ve aydınların buluşma yeri olan Kulis... Yeni haliyle, alabildiğine sade, ama görkemli fuayesiyle de bu gösterişli bir salon.

İstiklal'de selfi

Üstelik içinde üst katlara doğru uzanan bir Sinema Müzesi açıldı. Onu ayrıntılı biçimde gezip bu sitede yazmıştım. Sinemanın evrensel ve yerel geçmişine,  tarihine ve Yeşilçam’a uzanan hoş bir müze. Beyoğlu’nda ünlü Türker İnanoğlu’nun Türvak Müzesi ve bir ölçüde de Grand Pera müzelerine katılarak… Ki oranın özellikle balmumu heykelleri görmeye değer...

İstiklal Caddesi'nde müzik

Ama Atlas artık sadece özel gösterilere açılmış gibi. Ayrıca şu günlerde başlayacak İKSV’nin Filmekimi’nde kullanılacak. Beyoğlu ve karşı yakada Kadıköy sinemasıyla birlikte... Ayrıca yakın zamanda normal film gösterilerine de açılacağını duydum. Yanındaki küçük salonla birlikte, Atlas Beyoğlu’na büyük bir katkıda bulunmuş olur.

Majestik’in sorunları ve Alkazar müjdesi

Öte yandan, sık sık uğradığım Majestik Sineması çok sıkıntıda. Üç salon sahibi bu mekânın patronu Gazi Bey çok eski bir sinemacı. Ama öylesine üzgün ki... Seyircinin çok azaldığını, caddenin hemen tümüyle turistlere kaldığını söylüyor. Nasıl teselli edeceğimi bilemedim!..

Herkes kuleyi çekiyor

Ama iyi şeyler de olmuyor değil. Bunlardan biri Alkazar sinemasıyla ilişkili. Yine çok sevdiğim bu çok eski salon, ilk gençliğimde seriyal filmler izlediğim, sonradan sanat filmlerine yer veren bir küçük mekân. Ama tarihi bir kimliği olduğu için yıkıma direndi. İBB Kültür Danışmanı Cengiz Özkarabekir’den öğrendiğime göre yakında (Kasım ayında) gösterime açılacak. 

Beyoğlu aşıkları

İşte sonunda iyi bir haber!... Bu olay yine planlanan tarihi Muammer Karaca tiyatrosuyla birlikte, bizlere bu harika semti yeniden bir kültür yuvası yapma umutları verebilir.

VAKKO geri dönüyor!...

Ayrıca son dakikada iyi bir haber daha... Dün Hüriyet-Kelebek’te çıktı. Beyoğlu Belediye Başkanı Haydar Ali Yıldız, Orkun Ün’e Beyoğlu için düşünülen kültürel etkinlikleri anlatırken, VAKKO’nun da caddeye geri döneceğini söylüyor. Bir zamanlar Beyoğlu ile öylesine bütünleşmiş olan bu markanın dönüşü kuşkusuz çok anlamlı olacak. Merakla bekliyoruz.  

Sanırım bu bağlılığımdan dolayı, son zamanlarda (birkaç yıldır) sürekli Beyoğlu resimleri çektim, çekiyorum. Bu semti her açıdan, tüm özellikleri. en güzel yapıları, günlük yaşamı  ve ünlü sakinleriyle saptamaya çalışarak... Bunlardan bir seçkiyi sergilemek için İBB’nin kültür bölümüne başvurdum. Umarım bu hayalim de gerçekleşir.

Kanat Atkaya Berber Süleyman'da

Balık pazarı
Vitrinin önünde ve arkasında

Not: Fotoğraflar Atilla Dorsay'a aittir

 

 

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Aksiyon sinemasında çekici ve modern bir zirve

'Avcı Kraven'de pek uyum sağlamayan, karmaşık ve biraz zıt motifler olduğunu biliyorum. Ama belki bu filmin gücünü oluşturan asıl öge. Bunca tema içinde böylesine çekici bir filme ulaşmak... Kolay olabilir mi?

Son dönemin en büyük düş kırklığı getiren filmi

Her şeyin sonuç olarak bir özenti gibi durduğu "Hain"de, cesetler birbiri ardına geliyor. Sonu yok sanki... Sonunda bir tek başkan, yani Haldun Dormen sağ kalıyor. Acaba ona olan saygıdan mı dersiniz?

Kadın özgürlüğüne adanmış çok özgün bir komedi

Mukadderat; bir yandan yalnız bizde değil, tüm dünyada da var olan aile kurumunun miras denen olayla boğuşmasını ele alır. Öte yandan bu yaşlanmayı kabul etmeyen bir kadının portresidir

"
"