Ersan Adem Gülüm seni alnından öperim…
Beşiktaş’ın Galatasaray karşısında üstün değil fazlaca üstün oynayıp kazandığı maçın ardından Ersan Adem Gülüm’ü alnından öpmek de nereden çıkıverdi? Önce Beşiktaş’ta Tolga Zengin defterinin kapandığını, kapanmadıysa da ivedi olarak devre arasında kapanması gerektiğinin altını özenle çizmeliyim! ‘Uyduruk’ sakatlık mazereti üretip Galatasaray derbisinden kaçan Tolga Zengin’in sakat olmadığını, yandaş tepkisinden ürktüğü için ‘kaçtığını’ sokaktaki çocuk biliyor. Karşı çıkacaklara kısa geçmişten alıntı bir anekdot. (Beşiktaş'ın eski doktoru Ertuğrul Karanlık, "Tolga Zengin, sakatlığının gerçek olandan daha ciddi yazılmasını istedi. 'Olanı yazarım' dedim, aramız bu yüzden açıldı.) Tolga Zengin olmayınca da gözler ister istemez Güney Güvenç’e çevrildi, tabii bir de evine giderken maç kadrosuna alındığını öğrenen bu nedenle de heyecanını gizleyemeyen 19 yaşındaki yedeği Hüseyin Yılmaz’a
Beşiktaş bir ilk yarı oynadı, Galatasaray kalesinde Fernando Muslera olmasa siyah-beyazlı ekibin soyunma odasına en ez üç farkla önde gitmesi içten bile değildi. Ancak Galatasaray kalesinde Muslera gibi işini kusursuza yakın yapan bir isim vardı. ‘Top yuvarlaktır’ deyişinin nedeni ikinci yarının başında belirginleşti ve ‘ tek kale’ oynayan Beşiktaş’ta Günay Güvenç öyle bir hata yaptı ki, doğrusu Tolga Zengin’i bile geride bırakıverdi. Wesley Sineijder de bu hatayı iyi değerlendirip topu ağlarla buluşturdu. Karşılaşma öncesi Beşiktaş’ın ‘efsane’ kadrosundan bir futbolcu eskisi arkadaşım telefonda demişti ki, ‘Günay için çok zor maç, yapacağı hata kariyerinin sonu olabilir.’ Günay’ın yediği gol sonrası aklıma sadece bu cümle geldi. Mario Gomez kısa süre sonra eşitliği sağladığında ise bir enstantane belleğimde ‘silinmeyeceklerin’ arasında yer aldı.
Ersan Adem Gülüm, yediği hatalı gol nedeni ile sahada ‘ruhsal çöküntü’ yaşayan’ Günay Güvenç’in kafasını ellerinin arasına alıp onu öylesine motive etti ki, benim içimden de Ersan’ı alnından öpmek geliverdi. Sonrasında oyuna dahil olan Gökhan Töre attı ve Beşiktaş kazandı. Günay da nefes aldı, mMaçın özeti bu mu? Elbette ki hayır… Son yılların en kötü futbolunu sergilemeye devam eden Galatasaray, Beşiktaş kalesine sadece iki kez gelebildi. Beşiktaş ise Muslera engelini sadece iki kez aşablildi. Maçı izlerken de Şenol Güneş ile ilgili takıntımı çözdüğüme kanaat getiriverdim! Anladığım kadarıyla; Şenol Güneş’, seçtiği ya da belirlediği futbolcular dışındakilere şans verme yanlısı değil. Bunu nereden mi çıkardım? Haftalardır yok aylardır üretmek bir yana sadece tüketen Olcay Şahan’ı oyundan almasının tek nedeni Galatasaray karşısında galibiyeti bulmaktı. Büyük olasılıkla takım galip durumda olsaydı Olcay Şahan – Kerim Frei Koyunlu değişimini yapmayacaktı. Şansı fazlaca yaver gitti, Kerim oyuna girdi yaptığı ortayla Gökhan Töre’ye golü attırdı. Kerim Frei Koyunlu’nun takıma Olcay Şahan’dan çok daha fazla katkı sağladığını gören tek ben miyim? Hiç sanmıyorum, Şenol Güneş gibi deneyimli teknik adam bunu çok daha iyi biliyor ama…
‘Beşiktaş çok iyi oynadı kazandı’ şeklinde yazmak doğru ile bağdaşmayacak zira Galatasaray hiçbir şey oynamadı! Beşiktaş ise çok kaçırdı ve özellikle defans bloğu Günay Güvenç’in zorda kalmaması için her zamankinden daha dikkatli ve istemli mücadele etti. Spor dostluk, kardeşlik, barış anlamı taşıyor. Bugün Beşiktaş yarın Galatasaray, ezeli rekabetin keyfi de bu olsa gerek. Barış ve goller hiç bitmesin…