Moda dünyasına yön veren tasarımcıların, etnik kültürlerden esinlenerek koleksiyon hazırlamaları kadar, fast-fashion olgusunun markalarının da bunlardan esinlenerek bir nevi "kopya" etmesi de etik kabul edilmiyor olsa da bir o kadar alışılmış bir gerçek.
Ancak, kültürüne ve geleneklerine bağlılığı ile tanınan Meksika'nın, Zara'ya gösterdiği sert tepki ilgi uyandırmış durumda.
Meksika Kültür Bakanı Alejandra Frausto Guerrero'nın, dev İspanyol grubu Inditex'e ilettiği resmi mesaj ortalığı birbirine katınca, Zara adı geçen modellerin satışını durdurarak özür dilemek zorunda kaldı.
Guerrero, ülkelerin sahip olduğu kültürel değerlerden doğmuş kodlara saygı duyulmasının gerektiğine dikkat çekerek, sorumsuzca kullanılmasının etik olmadığını dile getirmiş.
Kültür Bakanının, "İzin alınmadan ve herhangi bir ekonomik taviz verilmeden" sözleri ise, aslında işin özünde telif hakkı ödenmesinin gerekliliğini vurguluyor.
Sanatçıların, yazar-çizerlerin eserlerinin, reklamcılık gibi başka alanlarda kullanılmasını engellemek güç olsa da, çıkarılan kanunlarla kontrol altına alınabiliniyor.
Meksika, daha önceki yıllarda da Amerikalı tasarımcı Carolina Herrera ve Fransız tasarımcı Isabel Marant'la aynı sorunları yaşamıştı.
Marant, yerel kıyafetlerinden esinlenerek hazırladığı koleksiyonu tepki alınca, Purepecha halkından özür dileyerek ürünlerini imha etme yolunu seçmişti.
Tasarımcıların, koleksiyon teması oluşturma aşamasında sanat, kültür ve etnik geleneklerinden esinlenmesi 1930'lu yıllarda başlamıştı.
Modacıların, dönemin ünlü sanatçıları ile işbirliğine gitmesi "Moda bir sanat dalı mıdır?" tartışmalarına yol açmış ve uzun yıllar gündemde kalmıştı.
İkinci Dünya Savaşı döneminde, Coco Chanel'in en büyük rakibi olarak ortaya çıkan İtalyan asıllı modacı Elsa Schiaparelli, "Moda-Sanat" ilişkisini en üst düzeyde tatbik etmiş, Salvador Dali, Jean Cocteau, Van Dongen gibi sanatçılar ve Man Ray, Cécile Breton gibi fotoğrafçılarla iş birliği yaparak lüks dünyasını yeni bir boyuta taşımıştı.
Yves Saint Laurent'ın Braque, Picasso, Matisse gibi ressamların tablolarından yola çıkarak tasarladığı muhteşem koleksiyonları da unutmamak gerekiyor.
Ünlü modacıların, seyahat amacı ile gittikleri ülkelerin kültürlerinden esinlenerek yarattıkları koleksiyonlar, 70'li yıllardan itibaren doğmuştu.
Japon tasarımcı Kenzo, marka kimliğini Fas, Tunus, Türkiye gibi ülkelerin folklorik kıyafetlerinden yola çıkarak yaratmıştı.
"Esinlenmek", yaratıcılığın vazgeçilmez bir unsuru şüphesiz. Profesyonel moda tasarımcılığı hayatımda ilk deneyimimi Pierre Cardin'le yaşamıştım.
Bay Cardin'le ilk görüşmemizde bana söylemiş olduğu şu sözleri hiç unutamam: "Arkanızda, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu kültürleri ve İstanbul'un, Anadolu'nun estetik algısı var. Bu zenginliği Fransız moda anlayışı ile harmanlamak sizin elinizde".
Ancak, yazının konusu olan Meksika hükümeti ile Zara markası arasında oluşan itilaf, "esinlenme" unsurunu aşan bir gerçek. Bu konunun gündeme gelmiş olması şahsen beni memnun etti.
Türkiye'nin, tekstil sektöründe yaptığı atılımlar ve dinamizmi gerçekten gurur verici. Ancak gözlemlerim "tasarım, yaratıcılık, marka kimliği yaratma" gibi olguların henüz tam olarak algılanmamış olduğunu gösteriyor.
"Orijinalinin aynısı yaptık" zihniyetinin, ülke tasarımcılarına güven duyarak yeni marka yaratma konusunda da bir o kadar başarılı olabileceği düşüncesindeyim.
Mutlu pazarlar.