22 Mart 2025

Satranç masasında tasarımcı oyunları

Lüks dünyası, kabuk değiştiren tüketici kitlesinin taleplerini karşılayabilmek için strateji üstüne strateji üretiyor. Başta Çin tüketicisi olmak üzere lüks markalarına olan ilgi ve algının yön değiştirmesi ve yeni arayışlara girme eğilimi, Kering, LWMH, Chanel, Prada gibi sektörü yöneten dev grupları endişelendiriyor. Ancak, markaların en güçlü silahı olan kimlik tanımı, son yıllarda bir markadan diğerine savrulan yaratıcı direktör trafiği nedeni ile yara almaya başladı

Moda sektörünün “son dakika tasarımcı transferi” haberi Kering grubundan geldi. 11 yıldan bu yana Balenciaga’nın kreatif yönetmen koltuğunda oturan Gürcü tasarımcı Demna Gvasalia’nın holdingin sahip olduğu bir diğer marka olan Gucci’ye transfer edileceği ilan edildi. Ancak bu haber beklentilerin aksine Kering’in borsa değerinin yüzde 14 kaybına yol açtı.

Peki, Balenciaga gibi rafa kaldırılmış bir markayı, çöp torbasından esinlenerek tasarladığı çanta modelini astronomik bir rakama satacak duruma getirebilen Demna gibi yaratıcı bir tasarımcının bu transfer haberi neden borsada şaşkınlık yarattı?

Demna Gvasalia

Bu sorunun cevabı yukarıda bahsetmiş olduğum gibi, tüketici algısında oluşan kimlik tanımı kargaşasında yatıyor. Ayrıca Kering Grubunun lokomotif markası Gucci, Chanel veya Louis Vuitton gibi kısıtlı bir zengin lüks müşteri portföyünü aşmış, kimlik bilinirliği küresel hacimde olan markalar listesinin başlarında yer alıyor.

Tasarımcının yaratıcılık gücünün yönettiği markanın kimliğinin önüne geçmesi bazen ters tepebiliyor. Demna’nın skandallarla vals niteliğindeki hayal gücünün Gucci’ye uyum sağlayamayacağını düşünen analistlere katılıyorum.

Markanın son tasarımcısı Sabato de Sarno’nun kısa süren hakimiyeti süresinde Gucci’nin devamlı kan kaybetmesi, grubu yeni kararlar almaya yöneltmiş ve çareyi ellerindeki star tasarımcıları Demna’yı bir koltuktan diğerine transfer etmekte bulmuşlardı.

Sabato de Sarno

Lüks dünyası uzun zamandan beri artçıları bitmeyen depremlerle sarsılıyor. Fast Fashion (Hızlı Moda) olgusunun tüketicide yarattığı devamlı yeni ürün görme doyumsuzluğu şüphesiz lüks sektörünü sarsan etkenlerin başında geliyor.

Başta Çin tüketicisi olmak üzere lüks markalarına olan ilgi ve algının yön değiştirmesi ve yeni arayışlara girme eğilimi 2024 yılı cirolarında düşüşlere neden olmuştu. ABD’nin uygulayacağı yeni vergi stratejisini de düşünürsek moda sektörünün parlak bir 2025 yılı yaşayacağı söylenemez.

Lüks markaların en güçlü silahı olan marka kimliği tanımının devamlı tasarımcı değiştirme stratejisi nedeni ile şaşkınlığa neden olması tüketiciyi yormuş durumda.

Holding patronları masa başında satranç oynar gibi tasarımcıları bir koltuktan diğerine transfer ederek kimlik kargaşasına yol açıyorlar. Körfez krizi sonucunda paylaştıkları büyük markaların devamını sağlamak için yarattıkları “star tasarımcı” stratejisi ilk başlarda başarılı olmuş olsa da zamanla sorunların yaşanmasına neden oluyor.

Tasarımcı transferlerinin en medyatik olanlarından biri de daha küçük ölçekli bir lüks markası olan Bottega Venetta’da başarılı olan Matthieu Blazy’nin Chanel’e geçişi oldu. Henüz hazırlık safhasında olan Blazy’nin bu ağır sorumluluğu karşılayıp karşılamayacağını zaman gösterecek. Venetta’nın boşalan koltuğuna ise Fransız markası Carven’de başarı gösteren Louise Trotter oturtuldu.

Matthieu Blazy
Louise Trotter

Bir müddet önce Çinli İcicle Fashion Group tarafından satın alınan Carven’in boşalan koltuğuna ise İngiliz tasarımcı Mark Thomas oturtuldu.

Mark Thomas

Satranç masasındaki tasarımcı oyunları şüphesiz taşlar tam yerine oturana kadar devam edecek.

Masada şimdilik beklemeye alınan taşlar da var. Star tasarımcı stratejisinin ilklerinden olan John Galliano uzun yıllardır maestoloğunu yaptığı Margiela'dan ayrılarak beklemeye geçti.
 
Alman markası Loewe ile vedalaşan Jonathan Anderson da masada, söylentilere göre Dior Homme'dan (Dior Erkek) gelecek teklifi bekliyor gibi görünüyor.
 
Küçük ölçekli ancak prestijli markalardan biri olan Celine ise tasarımcısı Hedi Sliman'ı koltuğundan satranç masasına fırlattı. Tüm tasarımcıların hayali olan Chanel’in direksiyonuna geçme hayalini Blazy’ye kaptırmış olsa da değerli bir taş olduğunun bilincinde şüphesiz .

Mutlu hafta sonları…

Alex Akimoğlu kimdir?

Alex Akimoğlu, 1976 yılında Fransa'ya giderek Sorbonne Üniversitesi Fransızca ve Joffrin Byrs Akademisi moda tasarımcılığı bölümlerini bitirdi. Aynı zamanda École Supérieure de Journalisme'de (Gazetecllik Yüksek Okulu) öğrenim gördü.

Pierre Cardin, Jean Louis Scherrer ve Japon markası Hanae Mori'de tasarımcı olarak Paris ve Tokyo'da kariyerini sürdürdü.

London Kent University, İstanbul Ticaret Üniversitesi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi moda tasarım bölümlerinde akademisyen olarak görev aldı.

Radikal gazetesinde başladığı moda yazarlığına (1997-2007), Referans gazetesinde “Moda Ekonomi” köşesinde (2009 - 2010), İstanbul Life m.o.d.a İstanbul köşesinde (2010 - 2019), ELLE Türkiye dergisinde ELLE Son Bakış köşesi ile devam etti.

2020 yılından beri T24'te yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Filiz Akın: DNA'sında var olan starlık tevazusuyla iç içe geçmişti

Her zaman şık ve zarifti. Ama daha önemli olan yüzünüze baktığında gözlerinde gördüğünüz derin zarafetti. Bana verdiğin güzel dostluk için teşekkür ederim

Giysileri alt üst etme trendi kapıda

Moda dünyasının yeni nesil tasarımcılarının birkaç sezondan beri denemeye başladıkları, giysileri ters-düz etme, vücuttaki geleneksel konumlarının yönünü değiştirme gibi alışılmışın dışına çıkan metotlar yeni bir akımın habercisi kanımca

Kırmızı halıda güçler savaşı

97. Oscar Ödülleri’nin prestijli kırmızı halısı bir kez daha birbirinden ilginç kostümler giyinmiş ünlülere ev sahipliği yapmış oldu. Erkek oyuncuların şıklık yarışına eski sezonlardan daha iddialı bir şekilde boy göstermeleri ve mücevher markaları ile iş birliğine gitmiş olmaları dikkat çekici idi

"
"