Renault, Fiat, Ford gibi otomobil markaları ile başlayan "Futbolcu Manken" trendi, daha sonraki yıllarda birçok sektör tarafından benimsendi.
Nike, Adidas, Puma gibi spor markalarının sponsor olma taktiği ile ünlü futbolcuları reklam aracı olarak kullanmaya başlamasından sonra, moda dünyasının dev markaları da devreye girerek süper star futbolcuların süper astronomik rakamlar talep etmesine yol açtılar.
Lüks dünyası –futbolcu aşkının son örneği, 19 Kasım'da sosyal medyada yayınlanan Louis Vuitton markasının tanıtım spotu ile geldi.
Greatest of All Time (tüm zamanların en iyisi) unvanlı Portekizli futbolcu Cristiano Ronaldo ile, bir diğer süper star Arjantinli Lionel Messi'nin, markanın valizlerinin üstüne yerleştirilmiş satranç tahtasında verdikleri kare tıklama rekoru kırdı.
Politikacı, aktör, iş insanı gibi ünlülerin portrelerini çekme konusundaki uzmanlığı ile tanınan Amerikalı fotoğrafçı Annie Leibovitz'in objektifinden çıkan karenin kurgusu ise tam anlamı ile "ince elenip, sık dokunmuş".
2017 yılında, "Satrançın Mozart'ı" lakaplı Norveçli Magnus Carlsen ile Amerikalı şampiyon Hikaru Nakamura'nın ortak bir kararla "yenişememek" üzerine oynanan maçın ruhu Leibovitz'in ikonik fotoğrafına yansımış.
Reklam spotunun bir diğer ilginç yanı ise Ronaldo ve Messi'nin çekimler için bir araya gelmeden gerçekleştirilmiş olması. Ayrı yerlerde ve ayrı zamanlarda çekilen kareler Leibovitz tarafından fotomontaj yöntemi ile tasarlanmış.
19 Kasım'da iki ünlü futbolcunun, tanıtım spotunu aynı anda sosyal medya hesaplarına yansıtmış olmaları da reklam stratejisinin bir parçası.
Cristiano Ronaldo 499 milyon, Lionel Messi ise 375 milyon aboneye sahip.
Twitter'in CEO'su Elon Musk'un pabucunu dama atarak platformda zirveyi gören Louis Vuitton reklamının maliyeti ise 4 milyon 300 bin dolar olarak açıklandı.
1970'li yıllara kadar iyi futbol oynayarak zirveye çıkmak dışında hırsları olmayan futbolcuların, televizyon aracılığı ile küreselleşme dönemine girilmesi ile birlikte medyatik ağırlıkları da keşfedilmiş oldu.
Dönemimde sahaların en büyük oyuncusu olarak tanınan Brezilyalı forvet Pelé'nin Seiko markası için objektif önüne geçmesi ile başlayan marka-futbolcu iş birliği evrim geçirerek günümüze kadar geldi.
Zamanla, kan ter içinde sahalarda koşan maskülen erkek imajı, saç sakal kesimi, giyim tarzı ve tavırları ile kitleleri etkileyen medyatik ikon futbolcuya dönüştü.
Dolce & Gabanna markası, 2006 Dünya Kupası öncesinde gerçekleştirdiği reklam kampanyasında, birbirinden yakışıklı İtalyan futbolcuları yarı çıplak soyundurarak gerçekleştirdiği reklam spotu ile ses getirmişti.
Bir zamanların karizmatik Fransız Futbolcusu Zinédine Zidane'ın Dior markası ile yaptığı reklam yüzü üstlenme anlaşması da bir hayli konuşulmuştu.
İngiliz Futbolcu David Beckham'ın İsveç kökenli fast fashion markası H&M ile iş birliğine giderek erkek iç çamaşırı koleksiyonuna imza atması ve tanıtım spotunu da üstlenmesi de başarılı bir ticari strateji olarak kabul gördü.
Louis Vuitton markası, 2010 yılında Pelé, Maradona ve Zidane'ı reklam kampanyasında bir araya getirerek, yine yankı getiren bir reklam spotuna daha imza atmıştı.
Astronomik rakamların havada uçuştuğu moda-futbol işbirliklerinde, sonuçta "alan memnun, veren memnun" sözünde olduğu gibi karşılıklı kazanımlar söz konusu.
Mutlu hafta sonları.