02 Kasım 2024

Bir kadın başkan adayının stil anatomisi

Amerika Birleşik Devletleri başkan adayının Converse marka ayakkabılara olan tutkusunun bizzat kendisi tarafından ön plana çıkarılıyor olması da şüphesiz ustaca kurgulanmış bir stratejinin sonucu

Kamala Harris

Cumhuriyetçi Parti adayı Donald Trump’ın karşısında aday olarak ilan edildiği andan itibaren ABD’nin en çok konuşulan kadını haline gelen Kamala Harris, moda eleştirmenlerinin ve sosyologların merceğine girmiş durumda.

Amerika Birleşik Devletleri’nin yeni başkanı kim olacak sorusunun cevabını birkaç gün sonra alacağız ancak Harris’in estetik görüntüsü ve giyim tarzının erkek adaydan daha çok irdeleniyor olmasını doğal karşılamak gerekiyor.

Demokrat Parti, 2016 yılında Donald Trump’ın karşısına ülkenin ilk kadın başkan adayı olma sıfatını taşıyacak olan Hillary Clinton’u çıkarmış ancak başarılı olamamıştı.

Hillary Clinton

Tüm alanlarda olduğu gibi siyasette de kadın olmanın verdiği avantajları doğru kullanmak başarıya giden yolda önemli bir rol oynuyor ve çoğu zaman fiziksel özellikleri ön plana çıkartacak seçimlere yönelmek için profesyonel tasarımcılardan yardım almak zorunlu oluyor.

Harris konumundaki bir adayın her adımı, şüphesiz önceden planlanmış stratejiler çerçevesinde atılıyor. Son yıllarda moda sektörüne ilgi duyarak ünlenen sosyologların bu aşamada devreye girmesi ise kaçınılmaz gibi görünüyor.

Hintli bir anne ve Jamaikalı bir babadan dünyaya gelen Kamala Harris’in stil anatomisi klasik giyim kodları çerçevesinde kalıyor. Ancak son sezonların yükselen trendleri old money ve sessiz lüks akımlarına uyum sağlıyor olması modern ve güncel bir görüntü sergilemesine yol açıyor.

Harris’in bir önceki kadın aday Hillary Clinton’un statik kalan tayyör seçimlerine kıyasla daha kaygan kuplu tasarımlara yönelmesi kendisine daha genç ve dinamik bir imaj kazandırıyor.

Kruvaze kesim blazer ceketleri sıklıkla kullanan Amerika Birleşik Devletleri başkan adayının bir gösteri esnasında giydiği LGBT bayrağı renklerindeki payet işleme kot montu bir hayli ses getirmişti.

Kamala Harris

Harris’in “power dressing” (güçlü bir imaj verecek şekilde giyinme) olarak nitelenen giyim tarzına yansımış kodları arasında pantolon seçimindeki hafif bol kupları gösterebiliriz. İş kadınlarının vazgeçilmezi olan ceket + pantolon formülünün Harris’in vücut hatlarına adapte edilme formülünün usta gözler tarafından şekillendirilmiş olduğu kesin.

Kamala Harris’in yarattığı kodlardan en göze çarpanı ise çok klasik bir anlam taşıyor olsa da boynundan eksik etmediği inci kolyesi şüphesiz.

Saflık, kadınlık gücü gibi sembolik anlamlar taşıyan inci, tarih boyunca kraliyet hanedanı kadınlarının da gözde taşı olarak değer taşıdı.

Harris, inci kolyesi ile oturmuş bir karakter algısı yarattığı kadar old money akımına da vurgu yapmış oluyor.

Amerika Birleşik Devletleri başkan adayının Converse marka ayakkabılara olan tutkusunun bizzat kendisi tarafından ön plana çıkarılıyor olması da şüphesiz ustaca kurgulanmış bir stratejinin sonucu.

Neden Nike, Adidas gibi bir spor markası veya Prada gibi bir lüks bir markanın vurgulanması yerine Converse’in seçilmiş olduğunu anlamak için markanın geçmişine gidelim.

Rivayete göre Amerika’nın Boston şehrinde yaşayan Marquis Mills Converse, merdivenlerden düşerek yaralanınca kaymayı önleyecek kauçuk tabanlı ayakkabı tasarlayarak soyadını taşıyacak olan markasının tohumlarını atmış olur.

Daha sonraları tenis ayakkabıları üreten, çeşitli spor dallarında söz sahibi olan Converse, ilk kez Afro-Amerikalılardan oluşan basketbol takımı olan New York Renaissance ekibinin ayakkabı tasarımını da gerçekleştirerek siyahî kesimin sempatisini kazanmıştı.

Converse, 20. yüzyılda spor endüstrisinin Nike, Puma, Adidas gibi güçlü spor markaları ile aynı arenada söz sahibi olmuş, ancak 2003 yılında Nike’ın finansal çatısı altına girerek şirketin geleceği garanti altına alınmıştır.

Converse, hafif ve yalın tasarımı ve diğer markalara kıyasla daha ulaşılabilinir fiyat politikası gütme özellikleri ile tüm Amerikalıların güvenini kazanmış ve geniş kitlelere hitap ederek sokak modasına uzun yıllar yön vermiştir. 

Mutlu hafta sonları...

Alex Akimoğlu kimdir?

Alex Akimoğlu, 1976 yılında Fransa'ya giderek Sorbonne Üniversitesi Fransızca ve Joffrin Byrs Akademisi moda tasarımcılığı bölümlerini bitirdi. Aynı zamanda École Supérieure de Journalisme'de (Gazetecllik Yüksek Okulu) öğrenim gördü.

Pierre Cardin, Jean Louis Scherrer ve Japon markası Hanae Mori'de tasarımcı olarak Paris ve Tokyo'da kariyerini sürdürdü.

London Kent University, İstanbul Ticaret Üniversitesi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi moda tasarım bölümlerinde akademisyen olarak görev aldı.

Radikal gazetesinde başladığı moda yazarlığına (1997-2007), Referans gazetesinde “Moda Ekonomi” köşesinde (2009 - 2010), İstanbul Life m.o.d.a İstanbul köşesinde (2010 - 2019), ELLE Türkiye dergisinde ELLE Son Bakış köşesi ile devam etti.

2020 yılından beri T24'te yazıyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları

Modada yeni bir trend mi: “Wrong jacket theory”

Yılbaşı gecesi party dress’lerinin üstüne ne giyecekleri düşüncesine kapılmış olan okuyucularıma şimdiden akıma öncülük etmelerinde bir sakınca olmadığını belirtmek isterim. Gardırobunuzu açıp şimdiye kadar eşleşeceğinizi aklınızdan geçirmediğiniz parçaları giyip aynaya bakın, çıkabilirsiniz!

Amerikalıların çiftçi ceketi trend tablosunda

Pratik kupu, tüm meteorolojik şartlara uygun tasarımı ile doğada vakit geçiren erkeklerin vazgeçilmez ceket modeli, fitilli kadife yakası deriye dönüşmüş, volümleri oynanmış yepyeni bir estetik anlayışla vitrinlerde göz dolduruyor

Moda’nın vazgeçilmez esin kaynağı: Sürrealizm

Gerçeküstülük, 1920’li yıllardan günümüze kadar modaya esin kaynağı olmaya devam ediyor. Japonizm akımının öncülerinden Rei Kawabuko, Alexander Mc Queen, Hollandalı tasarımcı İris Van Harper, Moschino markasının yaratıcı yönetmeni Jeremy Scott ve Daniel Roseberry kimliklerini sürrealizm kodları doğrultusunda yaratmış olan tasarımcılardan bazıları

"
"