19 Aralık 2022

Petroyuan çağının eşiğinde  

ABD dolarının küresel rezerv para birimi statüsüne meydan okuyan Çin’e sınırlı da olsa destek niteliği anlamına gelecek ticari bir kararla, Suudi Arabistan, sismik yansımaları jeopolitik arenayla sınırlı kalmayacak çok sayıda artçı şoku tetikleyebilir

Pandemi sonrası hız kazanmış gibi görünen yeni uluslararası iktisadi düzen tartışmalarının odağındaki “dolarsızlaşma” (dedollarization)” eğilimi, dünyanın en büyük petrol ithalatçısı ülkesi olan Çin’in, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) dolarının küresel rezerv para birimi statüsüne yönelik meydan okumalarıyla ciddi biçimde güçleniyor.

Doların dünya ticaretindeki üstünlüğünü zayıflatmaya yönelik son adım, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in aralık ayı başında Suudi Arabistan’a gerçekleştirdiği 3 günlük ziyaretinde geldi. Bu ülkedeki programı kapsamında Suudi Arabistan-Çin Zirvesi, Çin-Körfez Zirvesi ve Çin-Arap Ülkeleri Zirvesi'ne katılan Başkan Şi’nin, Körfez ülkeleri ile yapılacak petrol alımları ve ticarette Çin Halk Cumhuriyeti para birimi Yuan’ın kullanılması için çalışma başlatacaklarını vurgulaması, petro-yuanın petro-doları tahttan indirme yönündeki iradenin Orta Doğu sahnesine indiğini de göstermiş oldu.

Çin, petrol ihraç eden Suudi Arabistan, İran, Rusya ve Venezuela gibi ülkelere bir süredir diyor ki; “Siz benden çok sayıda ürün alıyorsunuz. Ben de sizden petrol alıyorum. Gelin, ben bu petrolü sizlerden Yuan karşılığı olarak alayım. Bunun karşılığında size Şanghay borsasına kayıtlı petro-yuan vereyim. Siz bu yuanı bana getirdiğinizde ben bu parayı sizden altın karşılığında satın alır, belirlenmiş miktarda altın ile değiştiririm.”

Rusya, İran ve Venezuela zaten bu meseleye sıcak bakıyordu. En kritik ülke Suudi Arabistan idi. Riyad yönetiminin de, Çin'e yaptığı petrol satışlarının bir kısmını Yuan cinsinden fiyatlandırmak için Pekin ile aktif görüşmelerde bulunduğunu Wall Street Journal’ın konuya yakın kaynaklara dayandırdığı mart ayındaki bir haberinden öğrenmiştik. Bu görüşmelerde Suudiler, Çin Devlet Başkanı Şi’yi Riyad’a davet etmişti. İşte bu davet üzerine aralık ayı başında gerçekleşen bu önemli ziyarette yaşananlar, dünyanın en büyük petrol ithalatçısı ülkesi Çin’in dünyanın en büyük ham petrol ihracatçısı olan Suudi Arabistan’ın gözünü büyük ölçüde Asya'ya çevirmede kararlı olduğunu gösterdi.

Suudiler de bu konuda istekli. Zira ABD’nin hegemonyasının zayıflamakta olduğunu ve kendilerine yönelik desteği sınırladığını görüyorlar. Yemen’deki mücadelelerine Washington’un yeterli desteği vermediğinden ve Biden’ın İran ile nükleer anlaşmayı canlandırma çabalarından şikâyetçi olan Riyad yönetimi, Amerikan güçlerinin Afganistan’dan palas pandıras çekilmesinden de rahatsız olmuştu.

Aslında Çin’in petro-doların küresel petrol piyasasındaki hâkimiyetine meydan okumasının geçmişi yaklaşık 5 yıl öncesine kadar dayanıyor. Çin 2018 yılı 6 Mart tarihinde Şangay’da Yuan cinsinden ham petrol vadeli işlemlerini başlatmış ve ilk işlem gününden bir hafta sonra petro-yuan Brent işlem hacmini geçmişti.

Şimdi enerji piyasası uzmanlarının kafasında petro-yuanın petro-doları sollayıp sollamayacağı bir soru olmaktan adeta çıkmış durumda. Soru, bu sollamanın ne zaman gerçekleşeceği yönünde bir şekil almış görünüyor.

Petro-dolar sisteminin temelini, 1970’lerde yaşanan petrol krizleri akabinde başta Suudi Arabistan olmak üzere Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü OPEC üyelerinin ürettikleri petrolü yalnızca ABD Doları karşılığında ihraç etmesi ve bunun karşılığında Washington’dan askeri yardım/güvence almaları oluşturmuştu. Geçmişi 1974 yılı Temmuz ayına kadar giden ve ayrıntıları 40 yıldan fazla gizli tutulan bu anlaşmanın arka planını 2016 tarihli T24 yazımda sizlere aktarmıştım.

Geçen zaman içinde meydana gelen en kritik gelişme, Çin’in dünyanın 1 numaralı ekonomisi konumuna erişmesi oldu. Çin, 23,57 trilyon dolarlık satın alma gücü paritesine dayalı gayri safi yurt içi hasılasıyla 2017 yılında dünyanın en büyük ekonomisi haline geldi. 2021 yılı itibarıyla Çin’in bu rakamı 26,66 trilyon dolara ulaşırken, ABD 21,43 trilyon dolarda kaldı. Dünya Bankası Danışmanı/Petrol Ekonomisti Mamdouh G. Salameh’nin de dediği gibi, Çin, bu ekonomik gücünün küresel para kullanımına yansımasını görmek istiyor.

Tabii bu yansımayı hızlandırma çabalarının arkasında ABD’nin doların egemenliğindeki küresel finans sistemini giderek daha fazla silah olarak kullanma hırsını dizginlemek ve ikili ticarete yönelik belirsizlikleri bertaraf etme düşüncesi yatıyor. Ki artık o hırstan Suudi Arabistan bile belirli ölçülerde rahatsız. Riyad yönetiminin, ABD dolarının küresel petrol piyasasındaki hegemonyasını kırmak isteyen Çin’e kısmi de olsa destek anlamına gelecek bir kararın jeopolitik arenada büyük sismik yansımaları olacak ve epeyce artçı şoku tetikleyecektir. İran, Rusya ve Suudi Arabistan’ın Çin ile koalisyon içinde davranacağı bir 2023’ün de ABD için bugünkünden daha büyük zorluklar taşıması kesin gibi.

Yazarın Diğer Yazıları

Dünyayı sarsacak 15 gün

Netanyahu’nun Filistinlilere yönelik etnik temizliği hız kesme de, İran’a saldırı için zaman kollayan İsrail’in iki hafta içinde Başkanlık Seçimleri’ne gidecek olan ABD’nin desteğiyle yapabileceklerden ötürü ortada’ fırtına öncesi sessizlik’ var demek de mümkün

ABD’nin başladığı işi İsrail tamamına erdirecek mi?

ABD’nin 11 Eylül akabinde başlattığı Orta Doğu’yu yeniden tanzim etme operasyonunu 7 Ekim sonrasında tamamlama gayreti içine giren İsrail “stratejik ortağı” ile el yükseltiyor. Soru: nereye kadar?

Yaptırımlar, usanç ve BRICS

Ekonomik bir savaş biçimi olarak devreye sokulan yaptırımlar ve küresel temsilde adaletsizlik dünyadaki usanç cephesinin genişlemesine yol açarken kuralların yeniden yazılması yönündeki çabalar da gözden kaçmıyor

"
"