24 Ağustos 2024

Verilen cezalar sonrası daha çok şiddet göreceğiz

Bundan sonra liglerimizde yaşanacak bu tarz bütün olaylar için örnek teşkil edecek bir karar hayata geçirilmiştir

Göztepe maçında sahaya inen Ali Koç'a yabancı madde isabet etti; sahaya inen akreditasyonlu Fatih Özkan, Koç'u iterek yere düşürdü!

Geçen hafta sonu İzmir'de Göztepe ile Fenerbahçe arasında oynanan süper lig müsabakası sırasında yaşananların faturası dün Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu (PFDK) kararları ile meydana çıktı. Önce ne kararların verildiğine bir bakalım ardından da söz konusu kararların ne gibi etkileri olabileceği üzerine görüşlerimizi ileri sürelim.

"GÖZTEPE A.Ş.'nin, 17.08.2024 tarihinde oynanan GÖZTEPE A.Ş.-FENERBAHÇE A.Ş. Trendyol Süper Lig müsabakasında, taraftarlarının ve mensuplarının neden olduğu saha olayları nedeniyle 2 MAÇ SAHA KAPAMA CEZASI ile cezalandırılmasına, Aynı müsabakada GÖZTEPE A.Ş.'nin, taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürat nedeniyle ve bu eylemin aynı sezon içinde ev sahibi kulüp olduğu müsabakada ilk kez gerçekleştirilmesinden dolayı İHTAR CEZASI ile cezalandırılmasına, FDT'nin 53/3. maddesi uyarınca çirkin ve kötü tezahüratta bulunan DOĞU TRİBÜNÜ 213,214, BATI TRİBÜNÜ 224, KUZEY TRİBÜNÜ 207, GÜNEY TRİBÜNÜ 219, BATI VIP TRİBÜNÜ 225 numaralı bloklarda yer alan seyircilerin elektronik bilet kapsamındaki kartlarının bloke edilmesi suretiyle bir sonraki ev sahibi kulüp olduğu müsabakaya girişlerinin engellenmesine,

Aynı müsabakada GÖZTEPE A.Ş.'nin, merdiven boşluklarının boş bırakılmamasından dolayı 90.000.-TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına,

Aynı müsabakada GÖZTEPE A.Ş. görevlisi FATİH ÖZKAN'ın, akreditasyon talimatına aykırı eylemi ve rakip takım kulüp başkanına yönelik saldırısı nedeniyle neticeten 90 GÜN HAK MAHRUMİYETİ CEZASI ile cezalandırılmasına,

FENERBAHÇE A.Ş.'nin, 17.08.2024 tarihinde oynanan GÖZTEPE A.Ş.-FENERBAHÇE A.Ş. Trendyol Süper Lig müsabakasında, taraftarlarının neden olduğu saha olayları nedeniyle 336.000.-TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına,

Aynı müsabakada FENERBAHÇE A.Ş.'nin, taraftarlarının neden olduğu çirkin ve kötü tezahürat nedeniyle ve bu eylemin aynı sezon içinde misafir kulüp olduğu müsabakada ilk kez gerçekleştirilmesinden dolayı İHTAR CEZASI ile cezalandırılmasına, FDT'nin 53/3. maddesi uyarınca çirkin ve kötü tezahüratta bulunan MİSAFİR TRİBÜN 209 ve 210 numaralı bloklarda yer alan seyircilerin elektronik bilet kapsamındaki kartlarının bloke edilmesi suretiyle bir sonraki misafir kulüp olduğu müsabakaya girişlerinin engellenmesine,

Aynı müsabakada FENERBAHÇE A.Ş. Başkanı YILDIRIM ALİ KOÇ'un, müsabakanın devre arasında ve müsabakanın durmasına sebebiyet verecek şekilde müsabaka esnasında akredite edilmediği alanda bulunmasından dolayı talimatlara aykırılık nedeniyle 504.000.-TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına,

Aynı müsabakada FENERBAHÇE A.Ş. idarecisi BURAK ÇAĞLAN KIZILHAN, müsabakanın devre arasında ve müsabakanın durmasına sebebiyet verecek şekilde müsabaka esnasında akredite edilmediği alanda bulunmasından dolayı talimatlara aykırılık nedeniyle 336.000.-TL PARA CEZASI ile cezalandırılmasına, karar verilmiştir."

Son bir haftadır saha içerisinde yaşanan gelişmelerin tartışıldığı bir ülkede, futbol sahalarında şiddetin sonlandırılmasını amaçlayan hiçbir kimse bu kararlar sonrasında var olan durumun sona erebileceği masalına inanmaz! Büyük bir ihtimalle verilen cezalara ilişkin yapılacak olan değerlendirmeler sırasında federasyon yetkilileri var olan talimattaki cezaları uygulamış olduklarını belirteceklerdir ve sorumluluklarından böylece sıyrılabileceklerini zannedeceklerdir. Oysa bu ülkede futbol sahalarında şiddetin en alt düzeye indirilmesi için söz konusu karşılaşmada yaşanan provokatif ve fiili saldırılar da dahil çok daha ağır cezalarla en aza indirilebilir. Bunun için de talimat değişikliği yoluna gidilebilir ve çok basit bir şekilde yaşananlar karşısında net bir duruş sergilenmekte olduğu, ortaya konulabilir. Bunu yapmak yerine var olan durumu aynen muhafaza etme görevini sürdüren Türkiye Futbol Federasyonu, bundan sonra yaşanabilecek olan olaylara da çanak tutacak bir yaklaşıma, bu karar sonrası imza atmış olmaktadır. Bir başka ifadeyle bundan sonra liglerimizde yaşanacak bu tarz bütün olaylar için örnek teşkil edecek bir karar hayata geçirilmiştir.

Mübalağa ederek örnek vermek gerekirse bundan sonra süper ligde takımı küme düşme mücadelesi vermekte olan bir kulübün saha içindeki yöneticisi, maçın seyrini değiştirecek bir biçimde rakip takımın teknik direktörüne veyahut futbolcularından bir tanesini yapacağı bir saldırı sonrasında maçın atmosferini bambaşka bir aşamaya sokabilir ve bunun sonucunda alacağı ceza da zaten baştan bellidir: 90 gün hak mahrumiyeti. Ya da bir kulüp başkanı sahaya inmek suretiyle ortamın gerilmesine yol açarsa, ödeyeceği miktar 504 bin liradır.

TFF ve Kulüpler birliği başta olmak üzere ülkemizdeki futbolun tüm paydaşlarına şu soruyu sormak durumundayım: Gerçekten futbol sahalarında şiddetin azalmasını ve futbolun ön plana çıkmasını istiyor musunuz? Yoksa var olan bu keşmekeşten nemalanmak işinize mi geliyor? Kuralları net bir biçimde ortaya koyamadığınız ve cezaları ödül şeklinden çıkartmadığınız müddetçe, izlemekte olduğumuz kabare her geçen yıl biraz daha fazla can sıkıcı hale dönüşmeye devam edecektir. Göz bebeklerinin rengine kadar tespit edebilme şansınız olan taraftarların içinden gerçek suçluları tespit etmek yerine her zaman olduğu gibi tüm tribünü kapatmak suretiyle olaylara hiç karışmayan insanları cezalandırmaya devam ediyorsunuz. Yaşanan her olay sonrasında futbol medyasında kalem oynatanlar hemen 6222 sayılı yasanın gözden geçirilmesi gerektiğine vurguda bulunuyorlar. Oysa hiç kimse var olan yasal düzenlemelerin yenilenmesi yerine gerçek anlamda suçluları cezalandırılması gerektiğine dair tek kelime bile etmiyor! Parası olanların para cezaları ile işin içerisinden sıyrıldığı, buna karşın boynunda akreditasyon kartı taşıyan birisinin ortaya koyduğu eylem sonrasında 90 günlük hak mahrumiyeti ile yola devam ettiği bir düzenden söz ediyoruz. Tribünden bir seyirci sahaya atlasaydı ve Fenerbahçe başkanı Ali Koç'a vursaydı alacağı ceza acaba ne kadar olurdu?

George Orwell'ın Hayvan Çiftliği romanındaki o çok ünlü satırları ülke futbolunun içinde bulunduğu ve bir türlü çıkamadığı durum için uyarlayarak kullanmanın tam sırasıdır:

"Bütün takımlar eşittir, bazıları daha eşittir. Futbolun bütün aktörleri aynı yasal düzenlemeye tabidirler ancak bazıları bulundukları pozisyona göre maddi olarak ceza öderlerken bazıları ise karakola her maç günü giderek imza atmak zorunda bırakılırlar. Bazıları ise üç aylık hak mahrumiyeti sonrasında sanki hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ederler."

Kuralları eğip bükmeye başladığınız andan itibaren inandırıcılığınızı yitirmeye başlarsınız. Adaleti sağlamanın yolu gerçekten adil olduğunuzu göstermekten geçer ve eğer uygulamalarınızla bunun tersini hayata geçirirseniz, söylemleriniz ve önlemleriniz sizi kurtaramaz. Eninde sonunda yarattığınız canavarın etkisine siz de muhatap olursunuz. Yeni bir sayfa açmak adına göreve gelen TFF yönetiminin, bir an önce futbol sahalarındaki şiddeti azaltacak önlemleri hayata geçirmek için harekete geçmesi gerekmektedir. Aksi bütün uygulamaların şiddeti arttıracağını söylemek için kâhin olmaya gerek yok.

Bu yazının şekillenmesindeki görüş ve önerileri için sevgili ağabeyim Haluk Çetin'e teşekkür ediyorum.

Ahmet Talimciler kimdir?

Ahmet Talimciler, 1970 yılında İzmir Karşıyaka'da dünyaya geldi. Karşıyaka spor kulübünün minik ve yıldız takımlarında, Tarişspor kulübünün genç takımında oynadı. 1988 yılında Ege Üniversitesi Coğrafya bölümüne kaydoldu ve iki yıl burada okuduktan sonra tekrar sınava girerek aynı üniversitede Sosyoloji bölümünü kazandı. 

1994 yılında "Futbolun Toplumsal İşlevi" başlıklı lisans teziyle bölümden mezun oldu. Ardından Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde 1998 yılında Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi başlıklı yüksek lisans tezini, 2005 yılında da Türkiye'de Futbol ve İdeoloji İlişkisi başlıklı doktora tezini tamamladı. 

2001 yılında Milliyet Gazetesi Sosyal Bilimler ödülünü kazandı. 

1996 yılında Araştırma Görevlisi olarak başladığı Ege Üniversitesi Sosyoloji bölümünden 2019 yılında ayrılarak İzmir Bakırçay Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulamalı Sosyoloji ana bilim dalına profesör kadrosuyla geçiş yaptı. Halen aynı üniversitede görev yapmayı sürdürmektedir.

Son yirmi yılda yerel ve ulusal düzeyde gazetelerde, internet sitelerinde yazmıştır. Mart 2016'dan bu yana T24'te başta spor ve gündelik hayata ilişkin olmak üzere gündeme ilişkin yazılar yazmaktadır. Karşıyaka Belediyesinin çıkartmakta olduğu Gazete Karşıyaka'nın yazarlarındandır.

Bir diğer önemli tutkusu ise radyo yayıncılığıdır, üç yıl boyunca TRT İzmir Kent Radyosunda Sporun Arka Planı programını hazırlayıp sunmuştur. Halen TRT Türkiye'nin Sesi Radyosu Memleketim FM'de Spor Daima programına cuma günleri konuk olmayı sürdürmektedir. YouTube üzerinden yayınlanmakta olan Geek Futbol programının da yorumcularından birisidir. Evli ve spor tutkunu bir çocuğun babasıdır. 

Kitapları

- Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi (2003,2014, Bağlam Yayınları)

- Sporun Sosyolojisi Sosyolojinin Sporu (2010,2015, 2018, Bağlam Yayınları)

- Futbol Yazıları (2017, Bağlam Yayınları)

- Türkiye'de Futbol En Az Futboldur (2020, Spor Yayınevi ve Kitabevi)

- Saçmanın İktidarı (2021, Sakin Kitap)

- Beklentilerin Tersine Çıktığı Alan: Eğitim (2022, Sakin Kitap)

- İlkelerimizi Kim Yazacak? Cem Can Yazıları (Yayına Hazırlayan- 2012, Moss Spor)

- Fair Play Yemin İstemez (Yayına Hazırlayan- 2012, Moss Spor) 

- Şiddet, Şike ve Medya Kıskacında Futbol ve Taraftarlık (2015, Litera Türk Academia, Müge Demir ile)

- Football in Turkey (Editör- 2016, PL Academic Research)

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

İçeriye taklit, dışarıya zehirli ürünler

Yeni bir yıla girmenin eşiğindeyiz ve yapılan denetimlerde ele geçirilen kaçak içkiler ve kaçak içki yapımı için hazırlanan hammaddelerin miktarı dahi, bu ülkede bazı şeylerin hiç değişmediğini gösteriyor

Herkesin haklı olduğu yer

İster futbolda isterse toplumsal hayatımızın diğer bütün alanlarında olup bitenler karşısında sağduyu denilen anlayışı hayata sokamadığımız müddetçe ortak bir zemini inşa edebilmemiz ve buradan sağlıklı bir toplumsal yaşamı başarabilmemiz mümkün olmayacaktır

Sonları beceremeyen ve bunu tartışamayanların ülkesi

İster futbolda ister siyaset dünyasında olsun sorgulanmayan, tartışılmayan ve sistematik bir hale dönüştürülmeyen hiçbir yapının mutluluk getirebilmesi de söz konusu değildir

"
"