Bazen yazdıklarınızın sizin hiç istemediğiniz yerlere gittiğine tanıklık etmek durumunda kalırsınız. Amacınız çok başkadır buna karşın hiç istemeden ve bilmeden gönül kırmış olursunuz. Bu durumda bütün fakat’ları, ama’ları, lakin’leri bir tarafa koyarak özür dileyebilmeyi becerebilmeniz gerekir. Vicdan borçsuzluğu önemlidir ve ne yaparsanız yapın kalp kırmadan yapmaya özen gösterin. Kırdıysanız da bunun karşılığında üzerinize düşeni yürekli olarak göğüsleyerek haykırın. Zor bir ülkede yaşadığımızı ve zor zamanlardan geçtiğimizi hepimiz gayet iyi biliyoruz. Futboldaki büyük resim isimli yazımda ülkemizde futbol sahalarında yaşananlar üzerinden bir tabloyu ortaya çıkartmaya çalışmıştım. Birbirinden kopuk gibi gözükmesine karşın, içinde yaşadığımız ülkeyi ve bu ülkenin futbolunu tamamlayan çeşitli olaylardan örnekler sunmuştum. İçerisinde sayın spor bakanımızın açıklamalarının yanı sıra, şike ile ilgili gelişmeler de bulunuyordu, futbol direktörünün adının karıştığı kavga da yer alıyordu. Konyaspor kulübü başkanının İzmir marşı açıklamasıyla U13 final müsabakasındaki oyunculara dair ifadeler de bulunuyordu.
Yazımın sonrasında bana ulaşan Taraftar Hakları Derneği başkanı sevgili dostum Burkal Efe, yazıda fotoğrafı da kullanılan kaleci Bayram Kılıç’ın babasının kendisini aradığını ve üzüntülerini dile getirdiğini belirtti. Bunun üzerine çocuğumuzun babası ile konuştum ve kastını aşan bir duruma sebep olduğum için özürlerimi kendisine ilettim. Amacım ne kariyerinin başındaki bir çocuğun şevkini kırmak ne de onun gelişiminde varını yoğunu ortaya koyan bir babayı incitmekti. Asıl niyetim yazının içinde de olduğu gibi ülkemizin futbol alt yapılarındaki karşılaşmalarda çok sık karşı karşıya kalınan bir duruma vurgu yapmaktı ancak yanlış bir algının oluşmasına yol açtı. Bu açıdan hem yolunun açık olmasını temenni ettiğim Bayram Kılıç’tan, hem onun sevgili babasından hem de Osmanlıspor kulübü alt yapısından özür dilerim.
Sosyal medyada paylaşmış olduğum yazımın altına bir yazı üzerinden bütün yapıp ettiklerimi analiz ettiğini zanneden ve bu doğrultuda ahkam kesenlerin de bana bir özür borçları olduğunu da belirtmek isterim.
Spor sahalarında yaşanan şiddet olgusu başta olmak üzere, taraftar davranışları, şike, sporun toplumsal hayat içerisindeki konumu ile ilgili olarak neler yaptığımı şöyle bir araştırı verdikten sonra öyle büyük büyük laflar etsinler! İzmir’de yaşıyor olmam konunun taraflarından birisi olan kulübe yakın olmamı veyahut onların dolduruşu ile kalem oynattığım anlamına gelmez. Bu ülkenin sporunun/futbolunun içinde yaşadığımız ülke içerisinde ne gibi bir yer işgal ettiği üzerine düşünmeye ve düşündüklerini paylaşmaya çalışan birisiyim sadece.
Sporu özellikle de futbolu önemsiyorum çünkü bu kurumun ve onun dünya üzerindeki en gözde dalının, ülke insanımızı ve ülkemizi anlama açısından bir turnosol kağıdı görevini yerine getirdiğine inanıyorum. Bu yüzden de yüzlerce yazımdan hiçbirisinde maç yorumu bulamazsınız, benim derdim oynanan oyunda neler olduğu ile ilgili değildir, onun arka planındaki işleyiş ile ilgilidir. Amacını aşarak, gönül kırgınlığına yol açan satırlarda da aslında kanayan bir yaraya parmak basmak istemiş ve yıllardan beri var olan bir durumu ortaya koymayı amaçlamıştım. Fair Play ruhuna aykırı davrandığım için sevgili kalecimiz Bayram Kılıç’tan, ailesinden ve spor hayatını sürdürdüğü Osmanlıspor kulübünden özürlerimi kabul buyurmalarını istirham ederim.