26 Temmuz 2016

Kişilerle kurumları birbirinden ayırmak

“Gerçek kişilerle tüzel kişileri birbirinden ayırmak gerekir"

Yazının başlığı 22 Mart 2012 tarihinde İstanbul’da yapılan UEFA Kongresinde dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şike sürecine yönelik sözleridir. Şu ifadeleri kullanmıştı sayın Başbakan:

“Gerçek kişilerle tüzel kişileri birbirinden ayırmak gerekir. kişilerin işlediği suçlardan kurumlar ceza alırsa milyonlarca sempatizanı cezalandırılmış olur. Gerekirse kişilere en ağır cezalar verilmeli.”

On gün önce Türkiye bugüne kadar görmediği bir darbe girişimiyle alt üst oldu, darbeyi planlayanların hesapları tutmadı ve emellerine erişemediler. Paralel devlet yapılanması ile mücadele kapsamında uzun zamandan bu yana dile getirilen tedbirlerin, yaşanan gelişmelerin ardından hız kazandığı ve olağanüstü hal kapsamında çıkartılan kararnamelerle birlikte işleme konulduğu bir döneme girdik.

Devletin neredeyse tüm kurumlarına yuvalanmış ve adeta devleti içerden kemiren bir örgüt yapılanması ile karşı karşıya olduğumuz, bu kısa süre içerisinde gerçekleştirilen operasyonlarla daha iyi anlaşıldı. Hukuk, eğitim, askeriye, güvenlik başta olmak üzere bütün devlet organlarında, devletin çıkarlarını değil kendi örgütsel yapılarının çıkarları doğrultusunda çalışan insanların olduğuna bütün ülke inandı. Unutmayalım ki daha önce bu cemaat yapılanması ile ilgili açıklamalar yapan ya da bu tehlikeleri dile getiren insanlara ‘tuhaf’ gözle bakılıyordu.

Dini, ahlakı, vicdanı bir tarafa bırakıp tamamen kişisel çıkarları doğrultusunda hareket eden bir yapılanma var karşımızda ve tehlike gerçekten de çok ama çok büyük. Tam bu noktada alınan bütün önlemlerin, çıkartılan bütün düzenlemelerin doğrudan doğruya fethullahçı terör örgütü olarak adlandırılan bu yapılanmaya dönük olarak gerçekleştirilmesi önem taşımaktadır.

Olağanüstü zamanlardan geçtiğimizi ve bu zamanlar içinde yapılacak olan yanlışların bazen telafisi olmadığını yakın geçmişimizdeki Balyoz ve Ergenekon davalarında hayatını kaybeden insanlar ve onların ailelerinde fazlasıyla yaşadık. Şimdi kapatılan kurumlarda çalışmaktan başka hiçbir günahı olmayan güvenlik görevlisinden öğretim üyesine, idari birimlerde çalışanlarından temizlikçisine kadar binlerce insanın işsiz kalmaları ve mağduriyet yaşamalarının önüne geçilmelidir.

Hiç kimse ülkeyi kana bulamaya çalışan bir terör örgütüne yardım ve yataklık sağlayanların cezalandırılmasına karşı çıkmayacaktır. Bunlarla mücadele ederken sadece ekmeğini kazanmaya çalışan ve evinin çoluk çocuklarının geçimlerini sağlamanın dışında başka hiçbir günahı olmayan insanların ise bu kişilerden ayrılması son derece elzemdir. Bu açıdan yapılacak olan düzenlemelerde kişi hak ve hürriyetlerinin gözetilmesi ve binlerce insanı, aileyi etkileyecek işsizlik dalgasının yaratılmamasına özen gösterilmelidir. Örneğin kapatılan üniversitelerde halen okumakta olan öğrenciler kadar onları yetiştirmeye çalışan akademisyenler, onların idari, mali, güvenlik ve temizlik işlerinden sorumlu olan bütün personel de bu açıdan düşünülmeli ve mağdur edilmeyecek düzenlemeler hayata geçirilmelidir. Dün akşamüstü Taksim Meydanı'nda, bugün Cumhurbaşkanı külliyesinde yaşanan beraberlik görüntüleri sadece belirli bir zamana ait olarak kalmazlar.

Ülkemizin yaşadığı gelişmelerden sonra bir önceki yazımda da belirtmiş olduğum gibi, birbirimize her zamankinden çok daha fazla muhtacız ve bunu hayata geçirebilmenin yollarından birisi de yeni mağdurlar yaratmayacak düzenlemeleri ortaya koymaktan geçecektir. Bu noktada yıllar önce başbakanının söylediği kişilerle kurumların ayrılması ifadesi önemlidir ve bugün de bu ilkeye özen gösterilmelidir.

Olan bitenlerle ilgisi olmayan insanları yaşananların dışında tutmak ve onların yaratacağı işgücünden yararlanmak hepimizin çıkarına olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları

Herkesin haklı olduğu yer

İster futbolda isterse toplumsal hayatımızın diğer bütün alanlarında olup bitenler karşısında sağduyu denilen anlayışı hayata sokamadığımız müddetçe ortak bir zemini inşa edebilmemiz ve buradan sağlıklı bir toplumsal yaşamı başarabilmemiz mümkün olmayacaktır

Sonları beceremeyen ve bunu tartışamayanların ülkesi

İster futbolda ister siyaset dünyasında olsun sorgulanmayan, tartışılmayan ve sistematik bir hale dönüştürülmeyen hiçbir yapının mutluluk getirebilmesi de söz konusu değildir

Yine bir 10 Kasım

Resmi devlet ideolojisinin yarattığı ve katı kurallar içerisinde insani vasıflarından arındırdığı Mustafa Kemal Atatürk imgesinin yıkılmakta olduğunu buna karşın bu ülkenin insanlarının kalplerinde yaşattıkları Mustafa Kemal Atatürk imgesinin ise her geçen 10 Kasım ile biraz daha fazla büyüdüğünü bir kez daha yüksek sesle haykıralım

"
"