30 Temmuz 2020

Her karara tarihi derseniz, tarihi kararın anlamı kalmaz!

Alınan her kararı tarihi karar diyerek açıklamak yerine alınan kararların nedenlerini ve olası sonuçlarını da göz önünde bulunduracak bir bakış açısına ihtiyacımız bulunuyor

Koronavirüs'ün etkilerini futbol alanında hissetmeye devam ediyoruz. Haziran ayında yeniden başladıktan sonra yavaş yavaş dillendirilmeye başlanan "Bu sezon küme düşme olmasın" yaklaşımı bugün resmen hayata geçirilmiş oldu. Yabancı futbolcu kuralının uygulanmasına ilişkin olarak kulüplerden gelen itirazın da yine karşılık bulduğunu ve söz konusu kuralın hayata geçmesinin bir yıl ertelendiğini de bugünkü toplantıdan çıkan kararlardan öğrenmiş olduk. O halde en sonda söylememiz gerekeni daha baştan söyleyebiliriz: Biz bütün bu kararları neden aldık? Türkiye Futbol Federasyonu ile Kulüpler Birliği arasındaki çekişme sonrasında araya bir de yayıncı kuruluş krizinin girdiğini ve ödenecek olan tutarın aşağı çekilme taleplerinin arttığını biliyoruz. Karşımızda mali açıdan son derece sıkıntılı tablolarla kulüpler bulunuyor ve bir tarafta seyircisiz maçlar öte tarafta naklen yayın ücretlerinin hem zamanında ödenmemesi hem de indirim talepleri, kulüplerin belini büküyor. Önümüzdeki günlerde kulüplerin harcama limitleri meselesi de yine federasyon ile kulüpleri karşı karşıya getirecek olan gelişmelerden bir tanesi olacaktır. O halde bugün alınan ve her nedense Futbol Federasyonu'nun aldığı bütün kararları tarihi karar olarak değerlendiren futbol medyası, yukarıda sormuş olduğum sorunun yanıtını da bize vermelidir.

Yazıyı okuyanlara belki garip gelecek ama her ne hikmetse ülke futbolunun bu tarihi kararları daha açıklanmadan televizyon ekranlarındaki futbolun kanaat önderleri olarak lanse edilen yorumcuları tarafından açık ediliyor. Hatta bu yorumcular zaten toplantıdan önce biz bütün bu kararların alınacağını söylemiştik diyecek kadar da pişkinler. O yüzden kendileri madem her tarihi kararı biliyorlar, bizlere bu ülkede futbol alanında ısrarla yapılmaya devam edilen yanlışlara ilişkin de açıklamalar yapabilirler! Örneğin Futbol Federasyonu'nun geçen yıl kulüplerin harcama limitlerine ilişkin olarak getirdiği kararların nasıl ve niçin değiştirildiğini öğrenmek hepimizin hakkıdır. Eli biraz daha yükseltelim örneğin 4 Ağustos tarihinde kulüplerin her birisinin harcama limitleri ne olacaktır? Çünkü bütün transfer harcamaları için limitler bekleniyor ve kulüplerin asıl meselesi bu harcama limitlerinin ortadan kaldırılmasına ilişkin gibi gözüküyor. Konuyu biraz daha netleştirdiğimizde önümüzdeki yayıncı kuruluş sorunu ve yabancı kuralı tartışması aslında gerçek sorunun perdelenmesi için kullanılıyor gibi diyebiliriz. Bu üç husus (Yayın Geliri İhalesi-Yabancı Oyuncu Sayısı-Finansal Fair Play Kriterleri) önümüzdeki yıllarda Türk futbolundaki kangren haline dönüşen maddi krizin yönünü ve olası çıkış güzergahlarını da yakından ilgilendirecektir.

Öte yandan bugün tarihi karar olarak açıklanan düzenlemelerin önümüzdeki yıllarda ülke futbolu üzerinde yaratabileceği sorunların boyutlarının ne kadar büyük olabileceğine ilişkin herhangi bir projeksiyon yapılmadığını belirtmeliyim. Sayın bakanın "Düşenin dostu olmaz anlayışını elinin tersiyle iten kulüplerimizi gönülden kutluyorum" ifadesi yaşanacak sorunları değil var olan duruma ilişkin temennileri ifade etmektedir. Ve hepimizin gayet iyi bildiği gibi burada düşenin dostu bir durum da söz konusu falan değildir, iş tamamen çıkarlar boyutunda yürümekte ve bütün kulüpler var olan durumda köprüden önceki son çıkış gibi takım sayısının arttırılması ipine sarılmaktadırlar. Oysa sarıldıkları bu ipin kendilerini daha da aşağı çekebilme ihtimali çok daha yüksektir. Çünkü Süper Lig gelecek sezon 21 takımla oynanacak ve bir sonraki sezondan itibaren ise 20 takımla oynanmaya devam edecek. Burada naklen yayın gelirlerinin düşmesi sorununu çözemeyen kulüplerin, yayıncı kuruluşun takım sayısını arttırma ve beraberinde var olan parayı daha fazla takımla bölüşme gibi bir problemle karşı karşıya kalacaklarını da unutmamak gerekiyor.

Ayrıca olağanüstü bir sezon yaşadığımız gerçeği orta yerde dururken ve daha önce farklı vesilelerle belirtmiş olduğum gibi tam da ülke futboluna ilişkin radikal kararlar alınabilme şansı bulunurken Futbol Federasyonu'nun bu durumu kullanamadığı bugün bir kez daha kanıtlanmış oldu. Çünkü bütün ülkelerin beklediği ikinci dalga ihtimali orta yerde dururken liglerdeki takım sayısını arttırmak ne kadar doğru bir karardır? İkinci olarak ülkemizde liglerin planlanması ve sürdürülmesi sorunu alınan bu karar sonrasında daha da büyük sorunları beraberinde getirecektir. Bir diğer önemli husus ise ülkemizde daha önceleri de alınan benzeri kararların emsal teşkil etmesi olasılığının yüksekliğidir. Bundan sonraki sezonlarda da küme düşme potasında olan takımların "Bu sezon küme düşme olmasın" ifadelerini daha çok duyacağız.

Türkiye Futbol Federasyonu başkanı Nihat Özdemir’in bugünkü toplantı ile ilgili açıklamaları ise şöyle:

"Kulüplerimizin pandemi sürecinde koyduğu iyi niyeti fedakarlığı ortaya koymak isterim. Süper Lig Kulüpler Birliği'nin Federasyonumuza yaptığı 'ligden düşmenin ortak talebini' değerlendirdik. Pandemi sürecini ve sonrasında etkileri konuştuk. Yönetim Kurulumuzda, oy birliği ile alınan karara göre, Süper Lig'in yanısıra, TFF 1. Lig, TFF 2. Lig ve TFF 3. Lig'de düşme olmayacaktır. 2020-21 sezonunda düşme olmayacaktır. 2020-21 sezonu sonunda 4 takım küme düşecek. TFF 1. Lig 18 takım, TFF 2. Lig 39 takım ile oynanacaktır. Yeni yabancı kuralının 1 yıl ertelenmesi talebini oy birliğiyle kabul ettik. Bu kural 2021-2022 sezonundan itibaren uygulanacak. Harcama limitleri, 4 Ağustos'ta, yani transferin ilk gününde açıklanacaktır."

Toplantıya katılan Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu’nun, "Pandemi döneminin yaşattığı zorluklar sebebiyle küme düşmenin kaldırıldığını ve yabancıyla ilgili sürecin 1 yıl ertelenmesi ile BAL ligindeki kulüplerimizin bir üst lige çıkma kararının halkımıza hayırlar getirmesini dilediğini" yine toplantı sonunda yapılan açıklamadan öğrendik.

Gerek sayın bakanın gerekse de Federasyon Başkanı'nın açıklamaları ülke futbolunda yaşadığımız sorunların çözümünde küme düşmenin kaldırılmasının ve yabancı oyuncu sayısının bir yıl daha aynı şekilde kalmasının ne gibi etkilerde bulunabileceğine ilişkin herhangi bir değerlendirme bulunmamaktadır.

Pandemi sürecinin yarattığı etkilerin ortadan kaldırılması, dostluk elinin uzatılması, halkımıza hayırlar getirmesi gibi iyi niyet taleplerinin var olan sorunlar yumağının çözümüne katkısı olamayacaktır. Hatta söz konusu bu gelişmeler önümüzde daha büyük problemleri de beraberinde getirmeye adaydır. Tarihin yaşarken de yazılmakta olduğu gerçeğini göz önünde bulundurduğumuzda ülke futbolumuzun son birkaç yıldır yaşadığı gelişmeler önümüzdeki yıllarda tarihsel birer vesika olarak önümüze çıkartılacaktır. Bu yüzden de alınan her kararı tarihi karar diyerek açıklamak yerine alınan kararların nedenlerini ve olası sonuçlarını da göz önünde bulunduracak bir bakış açısına ihtiyacımız bulunuyor. Ülkemizde medyanın içine düştüğü garip tutum ne yazık ki sorgulamayı değil verilenleri olduğu gibi kabullenmeyi bir de üstüne alınan her kararı alkışlamayı getiriyor. Oysa futbol sahalarında bile olsa eleştirinin olmadığı yerde gelişimin olabilmesi mümkün değildir! Ötekinin olmadığı futbolun futbol olamayacağı gerçeğini belki bir gün anlayacağız ancak maalesef o da çok geç olacak gibi gözüküyor.

Önümüzdeki süreçte harcama limitleri ve naklen yayın meselesi daha çok konuşulacak gibi duruyor tabii bir de süper kupa finalinin Katar’da oynanması meselesi var. Ayrıca yavaş yavaş ülkemizdeki takımların yabancı sermayeye satılma ihtimallerini ve yeni bir yayıncı kuruluş olabilme durumunu da konuşacağız gibi gözüküyor. Kurban bayramınızı en içten dileklerimle kutlarım. Paylaşmanın, bölüşmenin, değer vermenin öne geçtiği bir bayram geçirmeniz dileğiyle.

Yazarın Diğer Yazıları

Herkesin haklı olduğu yer

İster futbolda isterse toplumsal hayatımızın diğer bütün alanlarında olup bitenler karşısında sağduyu denilen anlayışı hayata sokamadığımız müddetçe ortak bir zemini inşa edebilmemiz ve buradan sağlıklı bir toplumsal yaşamı başarabilmemiz mümkün olmayacaktır

Sonları beceremeyen ve bunu tartışamayanların ülkesi

İster futbolda ister siyaset dünyasında olsun sorgulanmayan, tartışılmayan ve sistematik bir hale dönüştürülmeyen hiçbir yapının mutluluk getirebilmesi de söz konusu değildir

Yine bir 10 Kasım

Resmi devlet ideolojisinin yarattığı ve katı kurallar içerisinde insani vasıflarından arındırdığı Mustafa Kemal Atatürk imgesinin yıkılmakta olduğunu buna karşın bu ülkenin insanlarının kalplerinde yaşattıkları Mustafa Kemal Atatürk imgesinin ise her geçen 10 Kasım ile biraz daha fazla büyüdüğünü bir kez daha yüksek sesle haykıralım

"
"