21 Mayıs 2024

Ergen yönetici profilini aşamamak

Provokatör futbolcular, teknik direktörlerden sonra bir de listeye racon kesen yöneticileri eklemiş olduk

Dursun Özbek - Ali Koç

Türkiye'de futbolun pek çok konunun üstünü örttüğü söylenegelen bir rivayettir. Öte yandan yine futbolun içindeki yöneticilerin oynanan karşılaşmalar sonrasında birer ergen profiline dönüşmesi halini ise son zamanlarda sıkça yaşamaya başladık. Cumartesi gecesi Kayseri'de takımı aleyhine verilen kırmızı kart sonrasında sahaya inen kulüp başkanının tüm engellemelere karşın bir türlü durdurulamadığı görüldü. Üstelik sahada yine hakem olarak Halil Umut Meler görev yapmaktaydı. Çok değil yaklaşık altı ay kadar önce söz konusu kulüp başkanının da aralarında olduğu kulüpler birliği yönetimi eski Ankaragücü kulüp başkanını helalleşme için toplantısında konuk etmişti. Kulüp yöneticilerinin de aralarında bulunduğu bir grup "timsah gözyaşları dökerek" hakeme yapılan saldırıyı kınamışlardı. Verilen kararın sonrasında sahaya inip hakeme haddini bildirme hakkını kendinde gören zihniyete ne ceza verileceğini hep birlikte göreceğiz! Bu durumun cezalarla da çözülemeyeceğini çünkü balığın baştan koktuğu bir anlayışın ülke futbolu yönetiminde egemen olduğunu söylemek durumundayız. Kayserispor kulübü başkanı Ali Çamlı maçın bitiminde şu ifadeleri kullandı:

"Sezon başından beri hakemlerle ilgili efendiliğimizi muhafaza ettik, yeter. Bu kadar gözün önünde dokununca kırmızı kart veriliyorsa bu futbol oynanmasın. Hakemler kendilerine çekidüzen verecek, akıllarını başlarına alacaklar. Buradan evlerine ekmek götürüyorlar. Bu ekmeğin helal mi, haram mı dikkat edecekler. Halil Umut Meler beğendiğim bir hakem, bugün ona da bir eksi veriyorum. VAR'daki yanlış da yönetse seni, sen doğruyu göreceksin. Sahada konu mankeni değilsin. Bu işin altında başka niyetler arıyorum.Herkes aklını başına alsın, bir şehrin kaderiyle oynayacak düdükler çalınmasın."

Pazar gecesi Ali Sami Yen spor kompleksinde bir başka kulüp başkanı ve aynı zamanda kulüpler birliği başkanı olan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç, 90 dakikasını tribünlerde izlemediği karşılaşmanın kutlaması için stadyuma geldi ve ortalık karıştı. Önce kendi yöneticisinin yakasına yapışan ardından saha müdürünü dayak yiyeceksin çık dışarı diye tehdit eden bir kulüpler birliği başkanının olduğu yerde ülke futbolunda yaşanan şiddetin tek müsebbibi olarak taraftarları göstermekten artık kesinlikle vazgeçmeliyiz. Saha müdürünün açılan Fenerbahçe bayrağına müdahale etmesi ve yaşanan gelişmeleri eleştirebilirsiniz ancak durum cidden gücü gücü yetene mantığı üzerinden yürüdükçe burada herkesin hayatının tehlikede olduğu gerçeğini unutmamak gerekir.

Bu yaşananların ardından bu kez kameraların karşısına Galatasaray kulübü başkanı Dursun Özbek geçti ve yaşananlarla ilgili olarak sert ifadelerde bulundu:

"Ali Koç'un yaptıkları, 40-50 kişiyle buraya gelip burada çalışanları darp etmesi, ağza alınmayacak galiz küfürlerle şey yapması kabul edilebilir değil. Ben geldim. Ali Koç yüreğin yetiyorsa gel buradayım. Şu kadar cesaretin varsa gel buradayım, şu kadar delikanlılığın varsa gel. Buradayım."

Galatasaray başkanının açıklamalarının ardından bu kez Fenerbahçe başkanı Ali Koç kameralar karşısına geçti ve o da yaşananlarla ilgili konuştu:

"Biz bugün gerçek şampiyonun kim olduğunu şerefsizlere, haysiyetsizlere, hırsızlara, alçaklara gösterdik… Dursun Bey beni düelloya mı çağırıyor? Biz iki senedir televizyonların karşısında düelloya çağırıyoruz. Düello değil tartışalım. İnsanlar iki başkanın da kimliğini, kişiliğini görsün. Bugün biraz geç oldu. Uykusu da kaçmasın. Hafta içi istediği televizyon kanalına, GS TV de dahil çıkmaya hazırım. Bu ne ucuz kabadayılık. Biz bir gün öyle bir gün böyle konuşan adamlar değiliz. Bu çağrısının arkasında dursun! İstiyorsa yarın çıkalım. Sayın Başkanın cesaretlenmesine de çok sevindim."

Yazıda siyahla belirttiğim yerleri lütfen bir daha okuyun ve bu dilin kendi kişiliğini bulma yolundaki genç erkeklerin, kısa yoldan kavgaya geçiş yapmak için kullandıkları dil olduğunu göreceksiniz. Kendi kişiliğini kavga, küfür ve hakaret üzerinden bulmaya çalışan ve racon kesmeyi öne çıkaran anlayışın egemen olduğu bir futbol ikliminde ortaya çıka çıka Pazar gecesi oynanan karşılaşmadan başka da bir şey çıkmaz. Milyon Euroluk futbolcuların futbolu ve rakibe saygıyı değil her yol mübahtır anlayışını kitlelerle buluşturduğu bir ortamda, şampiyon olmak ya da olmamak arasındaki fark puan veyahut puanlarla alakalı değildir. Provokatör futbolcular, teknik direktörlerden sonra bir de listeye racon kesen yöneticileri eklemiş olduk. Zaten uzun zamandır futbol yazmak ve yorumlamanın çok ötesinde sahibinin sesi olanlar mevcuttu şimdi yaşananlar sonrasında onların da sesleri daha fazla yankı yapacaktır ancak ortam o kadar gergin ki ne yapsalar kafi gelecek gibi de durmuyor!

Ahmet Talimciler kimdir?

Ahmet Talimciler, 1970 yılında İzmir Karşıyaka'da dünyaya geldi. Karşıyaka spor kulübünün minik ve yıldız takımlarında, Tarişspor kulübünün genç takımında oynadı. 1988 yılında Ege Üniversitesi Coğrafya bölümüne kaydoldu ve iki yıl burada okuduktan sonra tekrar sınava girerek aynı üniversitede Sosyoloji bölümünü kazandı. 

1994 yılında "Futbolun Toplumsal İşlevi" başlıklı lisans teziyle bölümden mezun oldu. Ardından Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde 1998 yılında Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi başlıklı yüksek lisans tezini, 2005 yılında da Türkiye'de Futbol ve İdeoloji İlişkisi başlıklı doktora tezini tamamladı. 

2001 yılında Milliyet Gazetesi Sosyal Bilimler ödülünü kazandı. 

1996 yılında Araştırma Görevlisi olarak başladığı Ege Üniversitesi Sosyoloji bölümünden 2019 yılında ayrılarak İzmir Bakırçay Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Uygulamalı Sosyoloji ana bilim dalına profesör kadrosuyla geçiş yaptı. Halen aynı üniversitede görev yapmayı sürdürmektedir.

Son yirmi yılda yerel ve ulusal düzeyde gazetelerde, internet sitelerinde yazmıştır. Mart 2016'dan bu yana T24'te başta spor ve gündelik hayata ilişkin olmak üzere gündeme ilişkin yazılar yazmaktadır. Karşıyaka Belediyesinin çıkartmakta olduğu Gazete Karşıyaka'nın yazarlarındandır.

Bir diğer önemli tutkusu ise radyo yayıncılığıdır, üç yıl boyunca TRT İzmir Kent Radyosunda Sporun Arka Planı programını hazırlayıp sunmuştur. Halen TRT Türkiye'nin Sesi Radyosu Memleketim FM'de Spor Daima programına cuma günleri konuk olmayı sürdürmektedir. YouTube üzerinden yayınlanmakta olan Geek Futbol programının da yorumcularından birisidir. Evli ve spor tutkunu bir çocuğun babasıdır. 

Kitapları

-Türkiye'de Futbol Fanatizmi ve Medya İlişkisi (2003,2014, Bağlam Yayınları)

-Sporun Sosyolojisi Sosyolojinin Sporu (2010,2015, 2018, Bağlam Yayınları)

-Futbol Yazıları (2017, Bağlam Yayınları)

-Türkiye'de Futbol En Az Futboldur (2020, Spor Yayınevi ve Kitabevi)

-Saçmanın İktidarı (2021, Sakin Kitap)

-Beklentilerin Tersine Çıktığı Alan: Eğitim (2022, Sakin Kitap)

-İlkelerimizi Kim Yazacak? Cem Can Yazıları (Yayına Hazırlayan- 2012, Moss Spor)

-Fair Play Yemin İstemez (Yayına Hazırlayan-2012, Moss Spor) 

-Şiddet, Şike ve Medya Kıskacında Futbol ve Taraftarlık (2015, Litera Türk Academia, Müge Demir ile)

-Football in Turkey (Editör- 2016, PL Academic Research)

 

 

Yazarın Diğer Yazıları

Sağduyumuzu yitirdikçe daha çok kutuplaşıyoruz

Yaşadığımız bütün sorunları kangren haline dönüşmeden konuşmayı ve ortak müştereklerde buluşmayı öğrenmek zorundayız. Sözün gücünü uzun bir zamandır boşladığımızın ve birbirimize olan saygıyı ve sevgiyi yok saydığımızın farkındayım. Ortak bir geçmişe sahip olmamız kadar birlikte bir gelecek tahayyülü kurabiliyor olmamız da çok ama çok önemli bir meseledir. Yaşadıklarımızın birbirimizi örselemesine ve gücün her türlü sesi bastırmasına müsaade etmemek durumundayız

Futbol panteonlarındaki tanrılar

Sevgili Müslüm Gülhan'ın son derece akıcı ve bir o kadar da keyifli anlatımları ile süslenmiş yazıları okumanızı öneririm. Ülkemizdeki bitmeyen futbol tartışmaları karşısında futbolun bambaşka yönleri ve hikayeleri de bünyesinde barındırmakta olduğu gerçeğini bir kez daha hepimize göstermeyi başardığı için kendisini yürekten kutluyorum

Bir yılın özeti olan karşılaşma

Ülke futboluna en başından beri yön veren iki takımın saha içi ve dışındaki mücadelesinin çok daha centilmenlik sınırları içerisinde olması gerekirdi