19 Şubat 2020 18:16
Gezi davasında beraat eden Osman Kavala hakkında yeniden gözaltı kararı verilmesini 'Toplumun yargıya güveni' araştırmasından çıkan sonuçlarla yorumlayan KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır "Keyfilik ve merkeziyetçilik konusunda toplumda rıza üretilmeye çalışılıyor" dedi.
T24 Yazarı Murat Sabuncu ve KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, Sayıların Dili'nde Gezi davasından çıkan beraat kararını ve Osman Kavala'nın tahliye edileceği saatlerde yeniden gözaltına alınmasını yorumladı.
Bekir Ağırdır, davayı savunanların da karşı çıkanların da davanın siyasi olduğu konusunda aynı görüşte olduğunu dile getirdi. Davanın sosyolojik tarafının konuşulmadığını belirten Ağırdır, yaşananların bir ‘rıza üretme’ olduğunu ifade ederek, “Bütün bu hikaye ile toplumsal rıza üretilmek isteniyor. Hayatımıza değen her alanda keyfiyetçiliğin ve merkeziyetçiliğin kabullenilmesi isteniyor. Toplumun, yaşananların normal ve makul olduğuna razı olması isteniyor” dedi.
'Devletin bekâsı' söyleminin herhangi bir muhalif ses istenmediğinin ifadesi olduğunu belirten Ağırdır, siyasi iktidarın devletleşti tanımının yetersiz kalacağını söyledi. Ağırdır, "Sadece siyasi iktidarın devletleşmesinden söz etmek yetmiyor olanları açıklamak için. Aynı zamanda muhalafet partilerinin de giderek devletleştirilmeye çalışıldığı bir süreç var. Devletin bekâsı konusunda muhalefetin de devletleştiğini düşünüyorum" dedi.
Bunun bir problem olduğunu ifade eden Ağırdır, toplumun ihtiyaç ve talepleri ile bu yapılar arasında bir yarılma olduğunu belirterek adalet ve yargıya güven konusunda yaptıkları araştırma sonuçlarını paylaştı.
Yargıda yaşananların toplumsal tabanda olumsuz sonuçlar ürettiğini dile getiren Ağırdır, “Türkiye toplumu, devletin ve hukukun hayatı düzenlemediğini, denetlediğini düşünüyor. Ne yazık ki bence de böyle” diye konuştu. Toplumun da siyasi iktidarın tavrından cesaret alarak hukuka uymama yönünde davranışlar sergilendiğini söyleyen Ağırdır, imar affından örnek vererek, “1948 yılından bu yana 17 kez imar affı yapıldı. Son imar affında 8,5 milyon insan başvurdu diye hükümet övünüyor. Övünülecek bir şey değil bu. İnsanlar ne de olsa hükümet bir af çıkaracak düşüncesiyle kurallara uymamaya başlıyor” dedi.
Hukuka güven konusunda yaptıkları araştırmaları paylaşan Ağırdır şöyle konuştu:
“‘Anayasanın temel esasları ne olsun?’ diye sormuşuz, insanların yüzde 40’ı adalet, yüzde 25’i eşitlik demiş. Devletin bekası diyenler yalnızca yüzde 18 oranında. ‘Hayal ettiğiniz Türkiye’yi tanımlayın’ diye sormuşuz, yüzde 70’ten fazla insan adalet demiş. ‘Hukuk konusunda, hata yapan resmi kurum veya devlet olsa bile yargı bizi korur mu?’ diye sormuşuz ‘korur’ diyenler yalnızca yüzde 36 oranında. Yani yüzde 65 insan ‘yargı beni korumaz’ diyor. ‘Devletin hiçbir kurumu veya memuru hukuk kuralları dışına çıkmıyor’ kanaatine sahip olanlar sadece yüzde 22, yani bu ülkenin yüzde 78’i devletin kurum veya memurlarının hukuk dışında davranış sergilediğini düşünüyor. ‘Suç işlemedikçe kanunların ve mahkemelerin beni koruyacağına inanırım’ diyenler yalnızca yüzde 50, yüzde ellisi de suç işlemesem de beni mahkum edebilirler diyor. ‘Hakim, savcı veya polisler ayrımcılık yapıyor mu?’ diye sorduğumuz zaman, toplumun yüzde 58 'i kıyafetine göre; zengin veya fakir olup olmadığına bakılarak farklı karar verildiğine inanıyor.”
Bütün bu algılara rağmen toplumda adalet talebinin yüksek olduğunu belirten Ağırdır, yaptıkları araştırmalarda yüzde 85’in hayatın her alanında kurum, kural ve görevlerin net bir şekilde tanımlı olması gerektiği görüşünde olduğunu söyledi. Ağırdır“‘Şu anda sistem kurallara, kurumlara ve görevlere uygun çalışıyor’ diyenlerin oranı sadece yüzde 25. Yani yüzde 60 insan olması gerekeni söylüyor ama bugün bu yok diyor” dedi.
KONDA’nın henüz yayınlanmayan araştırmasını da paylaşan Ağırdır, ‘Bu toplumda güç merkezi mi olsun, yoksa yayılmalı mıdır?’ diye soruya toplumun yüzde 75’inin ‘Güç yayılmalıdır’ dediğini, aynı zamanda bugünkü durumun buna uygun olmadığını düşünenlerin oranının da yüzde 75 olduğunu söyledi.
© Tüm hakları saklıdır.