15 Ekim 2020 17:11
Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım'ın "Işıklan yanıyor" paylaşımına karşı "darbe ima ediyor" yönlü tepkilerle siyasetin gündemi bir anda değişirken, KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, bu tartışmanın Anayasa Mahkemesi'nin Enis Berberoğlu kararıyla ilgili olmadığını belirterek "İktidarın AYM ile geriliminin arkasında seçim sistemi, yerel yönetimler gibi yeni düzenlemeler olabilir" dedi.
KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır ve Murat Sabuncu, gündemdeki siyasi tartışmaları, erken seçim olasılığını, kamuoyu araştırmalarını, anketlerde görünen ve görünmeyen detayları Sayıların Dili'nde yorumladı.
"Karanlık ve belirsizlik esaslı bir süreç yaşanıyor" diyen Ağırdır, "Medyaya hakimiyet gündemi belirliyor sonuç olarak. Hele konu insanların doğrudan gündelik hayatlarına değen bir yerden değilse, medya üzerinden güncemi kontrol etmeyi sağlıyor. Burada işin tartışılması gerek bir başka boyutu, hukukun bile 'tuz koktu' noktasına geldiği, hiçbirimizin herhangi bir konuda keyfiyetin hakim olduğu, yasalar bu diye kendimizden emin olamadığımız bir durum haline geliyor giderek mesela. En büyük sonucu bence o" diye konuştu.
'Işıklar yandı/söndü' tartışmasına da değinen Ağırdır, "AYM üyesi vatandaşın bu yaptığı ayıp ötesi bir şey. Çünkü bu lafın ne anlama geldiği çok açık. Hükümetin de meseleyi köpürteceği de çok açık, bunu tahmin etmek için hakim olmaya gerek yok" dedi.
Cumhur İttifakı ile AYM arasındaki son dönemde gündeme gelen tartışlarla ilgili olarak Ağırdır, "Belli ki yüksek mahkeme ile hala bir çekişme var. Biz o çekişmeyi hep yakın zamanda tartışılan kararlardan anlamaya çalışıyoruz, kim nerede duruyor diye. Belli ki AYM ile iktidar arasında bir mesela var. Belki bu pozisyon alma, bu kış önümüze gelecek bir takım yasal değişikliklere dair pozisyon alma olabilir. Benim kanaatim asıl odur. Geleceğe dair, mesela önümüzdeki 6 ayda, bir kısmı parlamentoda, bir kısmı başkanlık kararlarıyla yapılacak seçim sistemi düzenlemeleri gibi şimdiden bir pozisyon alma da oluyor olabilir. Yalnız Enis Berberoğlu kararı meselesi değil yani" diye konuştu.
Siyasi iktidarın eylem ve politikalarının ardında, 'Siyasi iktidar hukuk ve yargıyı istediği gibi yönlendirebilir' düşüncesinin pekiştirilmesi olabileceğini ifade eden Ağırdır, "İhalelere bakalım, hemen her türlü ihaleyi aynı 5 şirket alıyor. Tarikatlar devlette yeniden örgütleniyor meselesine bakalım... Şunu demeye çalışıyorum, hükümet bunları dolaylı olarak bir yasal boşluğu kullanarak yapıyor değil. Bilerek, isteyerek bunu yapıyor. Burada sakınma, kendini gizleme kaygısı yok. Tüm bunların sakınmadan göz önünde yapılmasıyla belki de iki konu hedefleniyor. Bir, toplumsal rıza yaratılıyor, kabul oluşuyor. "Siyasi iktidar hukuk ve yargıyı istediği gibi yönlendirebilir" düşüncesinin normalleşmesi. İkinci önemli mesele de her özgürlük talebinin ve devleti eleştiren düşüncenin, "kaos nedeni" olarak yorumlayan bir zihniyetin de normalleşmesi hedefleniyor" dedi.
Ağırdır, iktidarın tüm bunları toplumsal rıza üretmeyi hedefleyerek yaptığını, ancak bunların işe yaramadığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sonuç böyle çalışmıyor çünkü bir kere gerçek hayat var. Reel hayatın ürettiği bir de üstüne pandeminin ürettiği sağlık riski var. Bir yandan da ekonomik buhranın ürettiği riskler var. Dolayısıyla o soyut anlatımlar, bu gerçeğin karşısında eriyor bir kere. İktidar bunun başarılı olacağına inanmış görünüyor ancak gerçek hayatta böyle çalışmıyor. O nedenle Ayasofya, Doğu Akdeniz, 'Türkiye güçleniyor' duygusunu beslemiyor."
"Her yayında şu cümleleri peş peşe kuruyorum: Doğrudan AK Parti'ye oy vereceğini söyleyen insanlar azalıyor. Bu insanlar muhalefete doğru geçmiyor, gri alan çoğalıyor. Gri alanı dağıttığımız zaman hala ülkenin birinci partisi AK Parti'dir. CHP'nin oyu da artmıyor. Kritik değişiklik yapacak şey, yaklaşık 48-52 ve 47-53 iktidar lehine olan dengenin iktidar aleyhine doğru bozulmuş olmasıdır. AK Parti'den çözülen insanlar henüz kendilerine bir parti bulabilmiş değil. sağlıksız olan da budur zaten. Toplumun önemli bir kesiminin, bizim tespitimizle 3'te 1'den fazla seçmenin siyaset marifetiyle bu sorunları çözebileceğine inancının azalıyor olmasıdır. Evet AK Parti'deki çözülme büyük ama hala AK Parti birinci parti, arkasından gelen parti neredeyse AK Parti'nin yarısında. AK Parti'deki kendi başına bir düşüş, muhalefete iktidar getirmeyebilir."
"Erdoğan'ın hâlâ Türkiye'de büyük ağırlığı var. AK Parti'den fazla bir desteği var. Dolayısıyla Kürt meselesi ve Kürtler üzerinde de böyle bir ağırlığı var. Ama bir yandan Kürt sosyolojisi de değişiyor. Kürtler de metropolleşiyor. Onlar da tüm hayatlarını kimlik üzerinden inşa etmiyorlar doğal olarak. Türkiye'deki toplumsal dip dalgadan dolayı, Kürt meselesine bakışta güvenlikçi politikalara rağmen bir yumuşama gözlüyoruz. Örneği kayyum atamalarında, sadece Kürtlerde değil, AK Parti'de de "Bu kadar da değil" diyenler giderek artmaktadır."
"Amerikan seçimlerinden sonra olabilir. 1 yıl içinde hala bir tartışma beklemiyorum ancak. Ancak erken seçim tartışmalarının 2021 sonbaharında başlayacağını, yapılacaksa da 2022 gibi olabileceği kanaatindeyim. Hükümetin, ABD seçimlerinden sonra olası yeni politik dozu üzerine yapacağı değerlendirme ve Türkiye'nin dış politikasına ve ekonomisine etkinin gücüne bağlı olarak hükümet de seçime razı hale dönüşebilir. Ama bugün için bunu söylemek erken"
© Tüm hakları saklıdır.