15 Temmuz 2021 17:27
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Temurci, suç örgütü lideri Sedat Peker'in 'kayıp silahlar sivillere dağıtıldı' iddiasını ve 15 Temmuz darbe girişimini yorumladığı yayında, "Damat siyaseten gizlenmiştir ama arkadan ülkeyi o yönetmeye devam ediyor. Eğer böyle bir şey varsa (silah dağıtıldı iddiaları), Berat Albayrak'ın gençlik kollarıyla ilişkisini bildiğim için, onun yönlendirmesi olmadan böyle bir teslimat yapılamaz" diye konuştu.
Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve 15 Temmuz'da AKP İstanbul İl Başkanlığı görevinde bulunan Temurci, T24 programcısı Murat Sabuncu'nun sorularını yanıtladı. 15 Temmuz darbe girişiminin 5. yıl dönümünde Temurci 15 Temmuz gecesini, sonrasında ve öncesinde yaşananları, haksızlıkları ve Sedat Peker'in kayıp silahlar iddialarını değerlendirdi.
Eski Başbakan Binali Yıldırım'ın, kendisi eski AKP İstanbul İl Başkanı iken, kendisine yönelik kumpas kurduğunu söyleyen Temurci, "Binali Yıldırım Bey, benim yönetimimde bulunan birkaç arkadaşı, beni görevden alabilmek için içeride bir kumpas düzenledi. Ben bunu biliyorum. Süreç başladığında Berat Bey, Gençlik Kolları ve Kadın Kolları üzerinden İstanbul'a hakim olma mücadelesi başlattı. Daha sonra ben Sayın Cumhurbaşkanından müsaade istedim. Benden talimat almamışlarsa, Binali Yıldırım'dan talimat almışlardır. Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı olmadan, eğer böyle bir şey varsa, Berat Albayrak'ın gençlik kollarıyla ilişkisini bildiğim için, onun yönlendirmesi olmadan böyle bir teslimat yapılamaz. İçişleri Bakanı'nın bir sürü suçluyla fotoğrafı ve ilişkisi var. Sedat Peker "Sen bizim dönüş biletimizdin" diyor. Böyle bir şekilde yönetilebilmesi mümkün değil Tüğrkiye'nin. Ülkeyi yönetenler mafyadan yana tercih yapmıştır. Bu ülkede başbakanlık yapmış şahsın iddialar hakkındaki açıklamasından kim ikna oldu? Damat siyaseten gizlenmiştir ama arkadan ülkeyi o yönetmeye devam ediyor" dedi.
Dönemin AKP İstanbul İl Başkanı olan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selim Temurci, şunları ifade etti:
"Böyle anlamlı bir günde T24 stüdyolarında bizi ağırlıyorsunuz. Şehitlerimizi ve ailelerimizi de ziyaret etme fırsatımız oldu. Elbette her 15 Temmuz yıldönümünde biz o geceyi tekrar tekrar hatırlıyoruz. O geceyle ilgili şöyle bir resim çizeyim. Bir partinin il başkanısınız. Bir seçim olmuş, Türkiye demokrasi tarihindeki en yüksek oyu alan Sayın Ahmet Davutoğlu Genel Başkan olmuş. Demokrasi Türkiye'de işliyor. Bu partinin İl Başkanı olarak akşam 9'da makamınızda tankları görüyorsunuz. O dönem terör olayları yeni yeni sonlanmaya başlamıştı. Darbe oluyor diyerek telefonu kapattım. Bu süreçle il ve ilçelerdeki başkanlarımızı arayarak tedbir almalarını söyledik. Sonra herkesi ilçelere çağırın dedik."
"Düşünün o zaman diliminde ülkede yönetici konumunda olan, iktidar partisinin bir yerlerinde olan insanları arıyorsunuz, ulaşamıyorsunuz. Ve bir karar alıyorsunuz, arkadaşlarınızla beraber İstanbul'u yönetmeye başlıyorsunuz. Bu aşamadan sonra, sala ve ezan okuma talimatları dahil, işin daha başında veren ekip ben ve arkadaşlarımdır. Fakat ummadığımız bir şey oldu, saat 11'e gelmeden İstanbul'un farklı yerlerinde polislerimizin silahlarının toplandığına dair haberler geliyor. Yüzde yüz emin olduk ki ciddi bir darbe girişimi var. Ve plana yazdığımız her şeyi uyguladık. 15 Temmuz'u diğerlerinden ayıran en önemli tarafı, milletin o gece demokrasi tarihimizde silaha karşı en ciddi direniştir. Araştırılmasını istediğim konu, o saate kadar ülkede yönetici konumunda olan birçok insan maalesef o cesareti gösterip telefonlarıma cevap veremedi. Sayın Başbakan bir kalkışma olduğunu söyledi, o dönem Genel Başkan olan Binali Bey ile bir telefon görüşmesi gerçekleştiremedim. Tuzla'daki evine binlerce teşkilat mensubunu gönderdik. O dönem Avrupa yakasından Anadolu yakasına bizim arkadaşlarımız gelemiyorlar. Daha sokağa davet yapmalarından önce televizyonlara bağlandık ve sokağa çağrı yaptık. Sayın Cumhurbaşkanımızın Facetime ile bağlandığı o zaman dilimine kadar kim ne yaptı sorusunun öncesine bir bakın, bir de sonrasına bakın. O gecenin hikayesi şehitlerimize ve gazilerimize ait. Bu hikaye öyle bir hikayedir ki, orada neden olduğunu bilmeyen erlere saldırmayı engellemek için bize bir şey söyleyin dediler. Megafonu alıp Mehmetçiğimize dokunmayın diyen de benim. AK Parti kuruluş ilkeleri benim ilkelerimdir vazgeçmedim. Ama öyle bir hale getirdiler ki."
"5 yıl geçmiş, ben Cumhurbaşkanımızın yerine kendimi koyuyorum. 00:35'te yapmış olduğu o açıklama 15 Temmuz'un toplumsallaşmasını doğurdu. Alçakça darbe girişiminde, şehitlerimizi andığımız bu günde biz hangi noktaya geldik? O gece yaşananları sorguluyoruz. Ben 15 Temmuz'dan sonra onlarca telefon aldım. Soruyorlar, Sayın Başkan, sen il başkanıydın bu silah teslimatından haberin yok mu" sorusunu soruyorlar. Bakın, bana biri kurşun sıksa, Haliç'e çıktım, yanımdaki arkadaşım şehit oldu. Bize bu zulmü yaşatanlara karşı Sayın Cumhurbaşkanımızın açıklama yapması lazım. Bu bir devlet sırrıysa bu millet bunun açıklanacağı tarihi de merak ediyor. Çünkü bizim üzerimize kalıyor. Bir hayat yaşıyoruz, değerlerimizle yaşamamız lazım. Ben Ak Parti'nin Genel Başkanı'ndan talimat alarak yüzbinlerce insanı sokağa dökmedim. Köprülerdeki görüntüyü değiştireceğiz diyen benim."
"O gece bütün siyasi partilerin il başkanlarını aradım. Benimle birlikte gelenler de vardı, sonradan katılanlar da. Bu arkadaşlar 27 gün bizimle beraber oldu. Anket yaptırdık, Cumhurbaşkanımızın toplumsal kabulü yüzde 65'lere varmıştı. Türkiye'de inanın kutuplaşmanın bitip kardeşliğin başlayacağı bir dönemdi. Türkiye'de ordu içinde generallerin neredeyse yüzde 45'i FETÖ'cü çıktı. Ama askerin içinde yüzde 1 buçuktu. Ordu milletten ayrı değildi. Biz bütün bunları yaparken, o gün demokrasi mücadelesi veren millet bugün daha demokratik bir ülkede yaşıyor mu? Bizim asıl sorunumuz budur."
"Orada Sayın Akar benim yanıma gelerek beni tanıttı, ben de "Mehmetçiğimiz ve siz dik durmasaydınız başaramazdık" dedim. Şu anda FETÖ borsalarından bahsediliyor değil mi? Sayın Cumhurbaşkanımızsın çıkıp gerçekten öyle bir şey varsa milletle paylaşması, ya da yalanladığına şahit oldunuz mu? Biz yanlış uygulamalarla FETÖ Terör Örgütü'nün kendini aklamasına yol açmamalıyız."
"Adil Öksüz meselesini ben şöyle düşünüyorum. Aslında o dönemdeki YAŞ'ta ne olduğunu da konuşmamız lazım. Bu ülkenin Cumhurbaşkanı 15 Temmuz'da yaverlerinin FETÖ'cü olduğunu bilmiyordu. KHK'lar ile uzaklaştırılan insanların AYM'ye başvurma haklarını ellerinden almışlardı. 15 Temmuz milletin 15 Temmuz'u olacaksa, millet bu ülkeyi yönetenlerin adil, demokrat olduğuna inanacak."
"İnsanlarımıza silah sıkana kadar biz buna bunlar yapıyor diyemedik. O örgüt o gece hala güçlü. Adil Öksüz'e böyle bir ortamda kapı açıp kaçıracak insanlar devletin içinde o dönemler olabilir. Önemli olan mücadele etmek. FETÖ'nün 50-60 yıllık bir geçmişi var. Bu insanlar yurt dışı operasyonlarında bayrağımızı dikiyor, reklamımızı yapıyor. İçeride de modern bir eğitim veriyor diye insanlarımızda böyle bir kanaat vardı. Türk toplumu, bunların bir gün silah alacağını düşünmedi. Hepimiz millet olarak bu tecrübeyi yaşadı. Burada sorgulama yaparken, 17-25 Aralık gerçekten FETÖ Terör Örgütü'nün devleti ele geçirme operasyonuydu. İçimizde harama el uzatanları kullandılar. O gün o işleri yapanlar Yüce Divan'a gitti mi? Ben onların Yüce Divan'a neden gitmediğini biliyorum. Onlar daha sonra Genel Başkanımız olan Binali Yıldırım'ın nerde olduğunu sormuşlardır. Yıldırım Türk siyasetinde bir mihenk taşıdır. Sadece damada bakmamak lazım. 17-25 Aralık'ta Sayın Cumhnurbaşkanımız FETÖ'nün en az PKK kadar tehlikeli olduğun söyledi. Ben herkesin içinde bunu söyledim, "Evet bunlar bize yardım etti. Ama bunların derdi demokrasi değil. Bunların kendi ajandaları var" dedim. Sayın Cumhubaşkanımızın "Ne istediler de vermedik" cümlesi var ya, ondan bir buçuk sene önce, "Özledik, gelin" diyordu. Sonuç olarak AK Parti döneminde en fazla palazlanmıştır. AK Parti işin son halkasıdır. Her şeyi Sn. Cumhurbaşkanına havale etmek yanlıştır."
"17-25 Aralık, bu ülkeyi yönetenlerin tamam anladık dediği zaman dilimidir. 15 Temmuz'u yaşadık, şu an demokrasi konusunda anlaşamıyoruz. Rabia başta olmak üzere 15 Temmuz'la ilgili konuştuğumuz ne kadar değer varsa ayaklar altına alınmıştır. Bu ülkenin en iyi üniversitelerindeki gençlerimiz yurt dışına gidiyorlar. 15 Temmuz'da telefonunu açmayanlardan çok daha cesur olan gençleri ben 15 Temmuz'de toprağa verdim. Bu ülkenin beyinlerini gönderirsek, yarın bir gün sokağa çıkacak insan bulamayız."
"Kaç telefon aldığımı anlatsam birkaç gün yetmez bize. Ben 15 Temmuz'un arifesinde böyle bir soruya muhatap olmanın ezikliği ve kızgınlığını yaşıyorum. Bu olaydan sonra defalarca açıklama yaptım. Benim o gece belimde silah yoktu. Şehitlerimiz için doğru şeyi yapabiliriz diyen ben bu işin içinde olabilir miyim? Selim Temurci düşünün bir mesaj yazsaydı, ki hazırladım. Böyle bir şey olmadı diye. O açıklama yapılsaydı ben hiçbir açıklama yapmayacaktım. Eğer varsa, hakkımı helal etmiyorum. Ve bu arkadaşlara silah teslimatı yapıldıysa, savcılara iddianame hazırlayıp beni çağırın dedim. 15 Temmuz'dan sonra kayıp kaçaklardan bahsediliyor. Size bir suç atıldıysa, açıklama yapılması gerekiyor."
© Tüm hakları saklıdır.