Haberler

CHP’li Sezgin Tanrıkulu’ndan 8. Yargı paketindeki’ örgüt adına suç işleme' düzenlemesine tepki: “Bunun adı düşman ceza hukuku"

29 Şubat 2024 14:43

T24 Video

CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, TBMM’de 8. Yargı Paketi görüşmeleri sırasında Genel Kurula hitap etti. Tanrıkulu, görüşülmekte olan 8. Yargı Paketinde yer alan 'örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme' maddesine ilişkin, "Böyle bir yasa maddesi olmaz. Bunun adı Türkçe'de ya da ceza hukuku literatüründe ne biliyor musunuz? Düşman ceza hukuku. Bakın, bir dönem 2004'ten hatta şimdiye kadar yirmi yıldır uygulanıyor bölgede ve 2016'dan sonra da darbe girişimi nedeniyle cemaat, FETÖ onların mensuplarına uygulandı. Ne diye uygulandı? Örgüt üyesi değiller, dernek üyesi olmuşlar, vakıf üyesi olmuşlar, bankaya para yatırmışlar. Bunun cezası var mı? Yok. Örgütün bir kütüğü var mı, kaydı var mı? Yok. Nasıl cezalandıracaksın? Bu maddeyle. Şimdi, Anayasa Mahkemesi diyor ki, böyle bir karar olmaz. Siz ne yapıyorsunuz? Aynısını getirmişsiniz. Ya, ayıptır ayıp gerçekten ayıptır" dedi. 

“Kürtleri potansiyel terörist gören bir anlayış var”

CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Genel Kurul'da görüşmeleri devam eden 8. Yargı Paketi'nde yer alan  'örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme' maddesine ilişkin, dün gece Genel Kurul'da konuşarak şunları söyledi: 

“Arkadaşlar, gecenin saat yarımı ve zor bir konuyu konuşuyoruz yani biz sütten ağzı yananlarız. Neden sütten ağzı yananlarız? Çünkü bu maddenin en fazla mağdurları bizleriz, bizim halkımız. Şimdi, bir yasayı değerlendirirken çıkarıldığı dönemi göreceksiniz. Şimdi hangi yasayı değiştiriyoruz? 2004 yılında yürürlüğe giren TCK'yi, 220'nci maddeyi TMK'yle bağlantılı olarak. 2004'te ne oldu, 1 Hazirandan sonra? 2004'ten öncesini size söyleyeyim: Bölge kan gölüydü; faili meçhul cinayetler, köy yakmalar yani zorla kaybedilmeler falan yani her Kürt'ün ortalama olarak örgüt yanlısı görüldüğü bir dönem. Sonra, 89'dan, 99'dan 2004'e kadar bir nispi barış dönemi, ateşkes, tek bir çatışma dönemi yok ve bu yasa 2004'te çıktı, 2004'te. Ne zaman çıktı? 1 Haziran 2004'ten sonra yani ateşkes bozuldu ve yeni dönem başladı.

Kürtleri potansiyel terörist gören bir anlayış var. Önceden öldürülüyordu, zorla kaybediliyordu ve sonra bu madde yürürlüğe girdi. Bu maddedeki mantık şu: Yani, ben artık öldürmeyeceğim veya daha az öldüreceğim ama sonuçta Kürtlerin tümü örgüt yanlısıdır, bir vesileyle bunları cezalandıracağım. Bakın, bu yasanın mantığı o zaman buydu.”

“Bunun adı ‘Düşman ceza hukuku’”

“Ben Diyarbakır Barosu Başkanıydım, bizden görüş istendi. Aradan yirmi yıl geçmiş değerli arkadaşlar. Anayasa Mahkemesinin gerekçesine bakın, bizim Diyarbakır Barosu olarak Adalet Komisyonuna gönderdiğimiz görüşlere bakın; okuyacağım: ‘Eylemler saptanırken, suç tanımlanması ve nitelendirme yapılırken belirginleştirmeye yeterince önem verilmemiş, 2'nci madde gerekçesinde yapılan bu belirlemeyle yasanın çeşitli maddelerindeki tanım ve ifadeler arasında uyum gözetilmemiş, yere, zamana ve kişiye göre değişen muğlak ve belirsiz ifadeler kullanılmasından kaçınılmamış, yasa metinlerinin belirgin bağlayıcılığı yerine Yargıcın takdiri ve geniş bir takdir yetkisi önem kazanmıştır.’ Bunu 2004'te yazmışız, Komisyona göndermişiz yani Meclise. Yirmi yıl sonra Anayasa Mahkemesi benzer gerekçelerle iptal kararı vermiş, yirmi yıl sonra. Ondan önce ne olmuş? Bizim başvurularımızla -benim de yaptığım başvurularla- Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, sonra Venedik Komisyonu demiş ki: ‘Ya, böyle bir yasa maddesi olmaz.’ Bunun adı Türkçe'de ya da ceza hukuku literatüründe ne biliyor musunuz? Düşman ceza hukuku. Bakın, bir dönem 2004'ten hatta şimdiye kadar yirmi yıldır uygulanıyor bölgede ve 2016'dan sonra da Darbe Girişimi nedeniyle cemaat, FETÖ onların mensuplarına uygulandı. Ne diye uygulandı? Örgüt üyesi değiller; dernek üyesi olmuşlar, vakıf üyesi olmuşlar, bankaya para yatırmışlar. Bunun cezası var mı? Yok. Örgütün bir kütüğü var mı, kaydı var mı? Yok. Nasıl cezalandıracaksın? Bu maddeyle. Şimdi, Anayasa Mahkemesi diyor ki: Böyle bir karar olmaz. Siz ne yapıyorsunuz? Aynısını getirmişsiniz. Ya, ayıptır ayıp; gerçekten ayıptır! Bakın, iki grupta vicdan aranır, iki grupta. Bir, bizlerde. Bizler ne yapıyoruz? Yasa yapıyoruz, yasa koyucuyuz, insanların hayatını değiştiriyoruz yaptığımız yasalarla; vicdan sahibi olmamız lazım, vicdan sahibi.”

“On binlerce insan 2004'te sizin iktidarınızın yaptığı yasayla mağdur oldu”

“İki -kimde olması lazım- yargıçlarda. Niye yargıçlar için diyorlar? Vicdanlarıyla karar vermeleri lazım. Ya, ayıptır gerçekten ya; biraz vicdan olsa, bakın, bu Parlamentoda biraz vicdan olsa yirmi yıldır mağdur ettiğimiz, bu maddelerden dolayı mağdur ettiğimiz insanlardan özür dileriz ya. Bir özür yasası çıkartırız burada, özür yasası. Anayasa Mahkemesi kararı aynı zamanda bizim bu Parlamentoda özür yasası çıkarmamızı gerekli kılıyor. Siz ne yapıyorsunuz? Aynı maddeyi getirmişsiniz, arkasından dolanıyorsunuz, ‘örgüt adına’ denen şeyin aynısını yazıyorsunuz. Bakın, Anayasa Mahkemesinin gerekçesi okunmamış arkadaş, okunmamış ‘Bunu belirgin hale getirin.’ diyor, ya belirgin hale getirin. “’Böyle bir torba yasa ceza maddesi olamaz’ diyor. Aynısını yazmışsınız ya, örgüt adınayı tarif etmiş ama aynı kelimelerle, aynısını yazmışsınız ya! Bakın, yirmi yıl binlerce, on binlerce insan, bu Parlamentonun yani 2004'te sizin iktidarınızın yaptığı yasayla mağdur oldular ya! Ayıp, ayıp; gerçekten ayıp! Yirmi yıl sonra Anayasa Mahkemesi kararı var, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi var, Venedik Komisyonunun mütalaaları var; buna rağmen şimdi Komisyon bize getirmiş bunu. Vallahi ayıp, gerçekten ayıp yani! Ben utanıyorum. Bakın, 5 dönemdir milletvekiliyim, belki en kıdemliyim, en kötü Parlamento dönemi yaşıyoruz; bir şeyi sorgulamayan, tartışmayan, öncesi ve sonrasını bilmeyen bir grup var, böyle olmaması lazım.”