20 Mayıs 2021 14:17
T24 dış politika analisti Barçın Yinanç ve T24 Dış Politika Editörü Metin Kaan Kurtuluş'un her hafta dış politika gündemini yorumladığı 'Dış Politika ile İçli Dışlı'da, Biden'ın Filistin sorununda İsrail'den yana tutum alması, Orta Doğu'daki Türkiye ABD atışması, İsrail'e yönelik Ankara'nın sert söylemleri masaya yatırıldı. Barçın Yinanç, "İsrail son 10 yıldır yükselmekte olan İslamofobi'den yararlanıyor; Ankara'nın sert söylemi İsrail'in işine yarıyor" diye konuştu.
Dış Politikayla İçli Dışlı’da T24 dış politika analisti Barçın Yinanç ve T24 Dış Politika Editörü Metin Kaan Kurtuluş, her hafta dış politika gündemini yorumluyor.
Haftanın gelişmelerinden Biden'ın Filistin sorununda İsrail'den yana tutum alması, Orta Doğu'daki Türkiye ABD atışması, İsrail'e yönelik Ankara'nın sert söylemleri konularının masaya yatırıldığı Dış Politika'yla İçli Dışlı'da Barçın Yinanç, Türkiye'nin sert söylemlerinin İsrail'in kendi propagandasını yapmasını kolaylaştırdığını savundu. Erdoğan'ın İsrail'e yönelik mesajını "Mesajın özüne baktığımızda bunlarla mutabık olmamak mümkün değil. Mesele bu mesajı nasıl verdiğiniz" diyerek yorumlayan Yinanç şunları söyledi:
"Bazen belki satır aralarına baktığımızda, Erdoğan bir tane anekdot aktarmış. Orada 'Bana eski bir Yahudi başbakanı' diye, İsrail başbakanı diyebilirdi. Gerçi Amerikan hükümetinde böyle bir kanaat olduğunu tahmin ediyoruz. Erdoğan'ın İsrail karşıtlığının arkasında Yahudi karşıtlığı görüşü olabilir belki ama burada Cumhurbaşkanı'nın bire bir Biden'ı hedef alarak "Siz kanlı ellerinizle tarih yazıyorsunuz" deyince olay kişiselleşiyor. Bence Cumhurbaşkanının bu kadar sert bir dil kullanması, olayın özünün saptırılması konusunda Amerika'nın da işine yarayan bir yol açıyor diye düşünüyorum. Erdoğan'ın açıklamalarına bakınca, hepimizin Orta Doğu'dan gelen görüntülere karşı duygularımıza bir anlamda tercüman olduğunu söyleyebiliriz. Mesajın özüne baktığımızda bunlarla mutabık olmamak mümkün değil. Mesele bu mesajı nasıl verdiğiniz. Cumhurbaşkanı şöyle bir ifade kullandı "Haklının güçlü olduğu bir dünyayı kurmak için Türkiye var" diyor. Ama siz dünyaya adil bir tavır göster çağrısında bulunurken, kendi evinizde de adaleti sağlıyor olmalısınız. Yarın Kavala'nın duruşması var. Elinize sopa alıp döver gibi konuştuğunuzda, söylediğinize değil, tavrınıza bakıyorlar."
Çocuk ve sivil ölümlerinin 200'ün üzerinde olduğu İsrail müdahalelerine karşı Avrupa'nın İsrail'i eleştiren tutum takınmasının beklendiğini belirten Yinanç, bunun beklendiği gibi olmaması hakkında "İsrail son 10 yıldır yükselmekte olan İslamofobi'den yararlanıyor. 'İslamcı terör'den yararlanıyor" diye konuştu. 'Megafon diplomasisi'nin işe yaramadığını söyleyen Yinanç şunları kaydetti:
"Bu kadar İsrail'in orantısız güç kullandığı, çocuk ölümleri 50'nin üstüne çıkmış durumda. Avrupa'nın da İsrail'i eleştiren söylemler benimsemesi gerekirdi. Ama İsrail son 10 yıldır yükselmekte olan İslamofobi'den yararlanıyor. 'İslamcı terör'den yararlanıyor. İsrail bu anlamda inanılmaz bir zemin kazanmış durumda. Bu kadar sert söylem İsrail'in kendi propagandasını yapmasını kolaylaştırıyor. Bu megafon diplomasisi Filistin davasına ne kadar hizmet ediyor? Bu kadar mafya, basın, devlet ilişkisi varken, gündemin böyle sertleşerek karşılıklı atışmaya dönüşmesi belki içeride Cumhurbaşkanının elini güçlendiriyor ama Türkiye Orta Doğu'da yalnızlaşmış durumda. Bir taraftan bu kadar büyük laflar söyleniyor, bir taraftan bakıyoruz herhangi bir üst düzey heyet bölgeye gitmiş değil. Kimi görüyoruz, Yunan Dışişleri Bakanı'nın gitmesini "Bölgeye arabuluculuk yapmaya gitti" manşetiyle, zaten onlar da bir imaj yaratmaya çalışıyorlar. "Türkiye bölgede istikrarı bozuyor, biz düzeltmeye çalışıyoruz" mesajı veriliyor."
"Filistin krizi açık bir şekilde test oldu. Biden'dan bu kadar İsrail yanlısı tavır beklenmiyordu. Özellikle Trump'ın bu kadar açık çek verdiği İsrail'e biraz mesafeli yaklaşması bekleniyordu. Buna rağmen beklentinin çok ötesinde Filistin meselesine kayıtsızlığı söz konusu ABD'nin. Blinken'ın söylediği 'Dış politikada insan haklarını merkeze alacağız' söylemine ciddi bir darbe vuracak. Myanmar'da çok oldu askeri darbe olalı. Normal şartlarda o ordunun sicili son derece kötü, protestolara kanlı baskı yapabilirdi. Bunu yapmamasının bir nedeni de batıda insan hakları meselesinin hassasiyet taşıması. Filistin'e baktığında Myanmar ordusu katliam için güç bulacaktır. Filistin'e bu kadar kayıtsız kalan bir Biden yönetiminin değerlerden bahsetmesi karşısında kimse bu türden mesajları ciddiye almaz."
"Bu hafta CAATSA yaptırımları çerçevesinde Türkiye'nin üretmekte olduğu Atak helikopterlerinin Filipinler'e satılmasına onay geldi ama Pakistan'a satışın beklemede olduğu söylendi. Ondan çok daha önemlisi Türkiye'de Arap asıllı olduğunu anladığımız üç kişi ve bir şirket aleyhinde, özellikle IŞİD destekçisi olmaları nedeniyle Amerika'dan bir yaptırım kararı geldi. IŞİD'e karşı koalisyon kurulduğundan bu yana Amerikan Savunma Bakanlığı mali kaynakların kurutulmasına ilgili olarak raporlar yayımlıyordu. Bu raporlarda Türkiye'ye dair suçlamalar yapılıyordu. Suriye'deki bazı kişiler, Türkiye'deki bazı kişileri kullanarak mali kaynak sağlıyor suçlaması yapılıyordu. Normalde müttefik ülkeler böyle durumlarda perde arkasından bunları söyler. Ama Amerika çok açıkla bunu söylemiş durumda. IŞİD'e mali destek verildiği şeklinde gerekçelendiriyorlar. Bu hafta başında Beyaz Saray'la Dışişleri Bakanlığı'ndan bir heyet önce Irak'ta temaslarda bulundu. Kürt Yönetimi'yle de görüştü. Sonra Suriye'nin kuzeyinde temaslarda bulundu. Türkiye gibi önemli bir ülkeye Biden yönetimi kurulmuş olmasına rağmen 20 Ocak'tan bu yana üst düzeyde bir ziyaret olmaması dikkat çekici."
"Askeri kanatta bir temas olduğunu anlıyoruz. 18 Mayıs'ta NATO'daki toplantı çerçevesinde iki ülkenin Genel Kurmay Başkanları görüşmüşler. Bunu da Amerikan tarafının açıklamasından içerik olarak anlıyoruz. Bu önemli bir görüşme. Alınan F35'lerle ilgili olarak farklı bir formüle gidilebilir mi? Bu ve S-400'ün de görüşüldüğünü söylemek doğru olur sanırım"
"Bu dizide anladığım kadarıyla mesele Denktaş'ın nasıl gösterildiği değil ama genel olarak dizinin zihniyeti adadaki Türk toplumunda rahatsızlık yaratmış durumda. Kuzey Kıbrıs'taki Türk topluluk yüzyıllardır Rumlarla birlikte yaşamış, kendi kimliğini koruyabilmiş bir toplum. Dolayısıyla bu Türkiye'den gelen "Biz olmasaydık siz kimliğinizi koruyamazdınız, Rumların hepsi sizi keserdi" zihniyetinden yıllardır zaten rahatsızlardı. Şimdi bu bir diziden yansıtılıyor. Bir de işin Denktaş tarafı var, Annan Planı'ndan beri Denktaş ile AK Parti iktidarı arasında bir soğukluk oluştu. Deniyor ki Denktaş vefat ettiğinden beri 9 yıldır kendisin bir anıt mezarı yapılacakken yapılmamasını da rencide edici buluyorlar. Bu iki halk arasındaki köprülerin aslında o kadar sağlam kurulmadığını anlıyoruz."
"Bu haftanın en çarpıcı görsellerinden biri maalesef tarikat liderinin cenazesinde gördüğümüz kalabalık oldu. İktidar Türk toplumuna manipülatif mesajlar verebilir ama bu fotoğrafları uluslararası toplum da görüyor. Bizim açımızdan, kendi açımızdan zaten infial yaratan görüntü. 3 kişi biz hükümetin x politikasını protesto edemezken, tarikat liderlerinin cenazelerine seçilmişlerin cenazelerine lebalep katılması rencide edici."
© Tüm hakları saklıdır.