29 Kasım 2019 14:05
T24 Ankara Temsilcisi Gökçer Tahincioğlu, haftanın hak ihlâllerini değerlendirdiği '5 Dakika Adalet'te bu hafta 28 Kasım 2015’te öldürülen Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin davasındaki gelişmeleri, 5 Temmuz 2017’de İstanbul Büyükada’da bir otele yapılan baskında gözaltına alınan insan hakları savunucularının davasını ve Ankara’da işlerinin iadesi talebiyle protesto yapan KHK’lıların işkence iddialarını değerlendirdi.
-Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, 28 Kasım 2015’te Dört Ayaklı Minare’nin önünde basın açıklaması yaptıktan hemen sonra öldürüldü. 4 yılda 2 başsavcı, 3 savcı, 4 müfettişin görevlendirildiği davada hala somut bir gelişme yok. Olaydan sonra ilk keşif, aynı gün saat 15.00'te gerçekleştirildi ama yarım kaldı. İkinci ve kapsamlı keşif olaydan tam 110 gün sonra yapıldı. Bilirkişi raporu ise sadece iki günde yazıldı. Bu arada bazı görüntülerin kayıp olduğu da anlaşıldı. İçişleri Bakanlığı Teftiş Kurulu’nun olayla ilgili rapor hazırladığı söylendi. Diyarbakır Barosu ve avukatlar, raporun akıbetini sürekli sordu. Bakanlık'tan raporun tamamlandığı, Diyarbakır Başsavcılığı’na verildiği ancak avukatlara verilemeyeceği söylendi. Savcılık ise buna rağmen ısrarla raporun dosyaya gönderilmediğini bildirdi. Raporun akıbeti hala belirsiz. Diyarbakır Barosu tarafından, Londra Üniversitesi Goldsmith Koleji bünyesindeki Forensic Architecture’a (Adli Mimarlık) hazırlatılan rapora göre YDG-H mensuplarından ikisi de öldürücü atışı yapmadı ancak polis memurlarından üçünün Elçi’ye yönelik doğrudan ateş hattı vardı ve eşkali raporda verilen bir tanesi açık ve engelsiz bir ateş hattıyla silahını ateşleyen tek memurdu. Savcılık, belirlenen isimlerin ifadesini "şüpheli" sıfatıyla almadı. Dosyayı yeniden Adli Tıp Kurumu’na gönderdi. Adli Tıp’tan gelen yanıt, önceki rapordaki görüşlerinin sürdüğü yönündeydi. Uzman kuruluşun raporuyla ilgili ise herhangi bir beyan içermiyordu. 3 Ağustos 2016’da Adli Tıp Kurumu çalışanı Mehtap Altuğ, verdiği ifadede Elçi dosyasındaki bazı kanıtların karartıldığı iddiasını ortaya attı. Altuğ'un beyanlarının kamuoyuna yansımasının ardından yeniden ifadesinin alındığı ortaya çıktı. Altuğ, verdiği ifadede, Adli Tıp Kurumu’nun, "Yalan, iftira, suç duyurusunda bulunacağız" açıklamasına karşılık, "2016’da alınan ifadem doğrudur, bana aittir. Arkasındayım" dedi. Adli Tıp Kurumu’nda çalışan Mehtap Altuğ’un, 3 Ağustos 2016’da verdiği ifadede Tahir Elçi cinayeti ile ilgili delilin UYAP’tan silindiğini söylediği açığa çıkmıştı. Açıkça delil karartıldığını söylüyordu. Alındıktan 3 yıl sonra, geçtiğimiz aylarda ortaya çıkan bu ifadeyle ilgili olarak Diyarbakır Barosu, suç duyurusunda bulundu. Aynı zamanda Diyarbakır Başsavcılığı’ndan olayın araştırılmasını istedi. İfade, doğrudan dosyaya girmemişti ve nedense dosyaya gönderilmemişti. FETÖ soruşturması kapsamında alınan ancak cinayetle ilgili önemli bilgiler içeren 2016 tarihli ifadenin cinayet dosyasına neden gönderilmediği sorusunun yanıtı belirsiz. Diyarbakır Barosu ve Elçi ailesinin avukatları, Altuğ’un iddialarının arkasında durmasını önemsiyor. Sözünü ettiği kanıtın tek başına cinayeti aydınlatmaya yetecek seviyede olmasa bile kanıtlarla özel olarak uğraşıldığını göstermesi açısından önem taşıdığını gösteriyor. İfadenin, başka kanıtların da karartılmış olabileceğini gösteren çok önemli bir veri olduğu görüşündeler.
-5 Temmuz 2017’de İstanbul Büyükada’da polis bir otele baskın düzenledi. Resmi tutanaklara göre Adalar başsavcılığı o gün Ascot Otel’de ‘terör örgütüne üye olma’ soruşturması kapsamında arama yapılmasını istemişti. Terör suçlarını soruşturmakla görevli İstanbul Başsavcılığı'na bildirilmeden doğrudan Adalar başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 11 insan hakları savunucusu gözaltına alındı. Soruşturma ile ilgili gizlilik kararı alındı ve avukatlara da bilgi verilmedi. İktidar basınını ise gözaltına alınanları casuslukla suçladı. Polisin baskınla gözaltına aldığı ve casusluk suçlaması yönelttiği şüpheliler ilk duruşmada tahliye edildi. İddianamede de casusluk veya ajanlık suçlaması yer almadı. Dava süreci devam ederken savcı mütalaasında 5 kişi için beraat istedi kalan 6 kişi için ‘terör örgütüne üye olmamakla birlikte yardım etmek’ suçundan 15 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. Ceza talebinin arkasında ne var, bu insanlar neden gözaltına alındı ve tutuklandı hâlâ belirsiz.
-Ankara’da KHK ile işlerinden atılan ve işlerine iadeleri talebiyle protesto yapan kişilere yönelik gözaltılar devam ediyor. KHK ile işten atılan ve işlerinin iade edilmesi talebiyle protesto eylemleri yapanlar gözaltı sırasında işkenceye uğradıklarını iddia etti. İddialarla ilgili savcılıktan inceleme başlatıldığına ilişkin bir açıklama henüz gelmedi.
© Tüm hakları saklıdır.