Haberler

"100'den fazla ülkeye henüz aşı ulaşmadı; aşı ayrıcalık mı, ayrımcılık mı?"

Fulya Canşen Avrupa'nın Koronavirüs Günlüğü'nde anlattı

22 Şubat 2021 14:53

Köln

Almanya’da başta aşının paylaşımı olmak üzere Koronavirüs ile ilgili kararlar veren Etik Komisyonu, geçen hafta aşı olanların özel haklara sahip olmaması yönünde fikir beyan etmişti. Komisyon buna gerekçe olarak, aşı olanların virüsü bulaştırıp bulaştırmayacağının kesin olarak bilinmiyor olmasını gösterdi. Ancak İsrail’de yapılan bir araştırma, Alman BioNTech firmasının Amerikan Pfizer şirketi ile ürettiği aşının, virüsün yayılma riskini görünür biçimde azalttığını ortaya koydu. Araştırmayı İsrail sağlık bakanlığı Pfizer ile birlikte yaptı. Araştırmanın sonuçları resmi olarak açıklanmadı ama haber başta Reuters olmak üzere pek çok medya kuruluşuna bir şekilde servis edildi. Araştırma sonuçlarına göre, BioNTech Pfizer aşısı asemptomatik vakalar da dahil olmak üzere virüsün bulaşmasını %89,4 oranında engelliyor, semptomatik durumlarda ise bu oran %93,7’ye çıkıyor. Bugüne kadar aşının hastalıktan koruyup korumadığını biliyorduk, yavaş yavaş aşılananların taşıyıcı olup olmadığını öğreniyoruz. Ama! uzmanlar, araştırma sonucunun sadece umut verici olduğuna ve asla temkini elden bırakmamak gerektiğine dikkat çekiyorlar. İsrail sağlık bakanlığı bu araştırma sonucundan da yola çıkmış olmalı ki, hafta sonu aşı olanların veya Koronavirüs geçirenlerin birtakım ayrıcalıklara sahip olmasını mümkün kıldı. Söz konusu kişiler, kendilerine verilen bir çeşit "Yeşil Pasaport" ile spor salonları, oteller, sinema ya da tiyatrolara gidebilecek, spor müsabakalarını izleyebilecekler.

İsrail, araştırmaya rağmen ayrıcalık tanıdı

9 milyondan fazla nüfusa sahip İsrail, aşılama konusunda bütün ülkelerin önüne geçti. Şu anda 16 yaşın üstündeki herkes aşı olabiliyor. Bunun verdiği rahatlıkla İsrail, sadece ülke içinde değil, vatandaşlarını ülke dışında da rahatlatma yollarını arıyor. Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile birer anlaşma imzalayan İsrail vatandaşları eğer aşı olmuşlarsa koşulsuz bir biçimde bu ülkeleri ziyaret edip tatil yapabilecekler. İsrail hükümetinin İngiltere ile de benzer bir anlaşma hazırlığı içinde olduğu bildiriliyor. AB de aşı olanlar için seyahat kısıtlamalarının kaldırılması konusunu tartışıyor. Polonya ve Romanya aşı olduğunu ispat edenlerin karantinadan muaf tutulması kararı aldı bile. Yunanistan, İspanya, İtalya gibi ekonomisi turizme bağlı olan ülkeler AB’de geçerli olacak bir aşı karnesi getirilmesi konusunda bastırıyorlar. İsveç ve Danimarka vatandaşlarının seyahatlerini kolaylaştırmak için cep telefonlarına kaydedilebilecek dijital aşı karnesi çalışmalarına çoktan başladı, yaz gelmeden uygulamaya geçmek istiyor. Çünkü ülkeler aşı karnesi talep etmese bile uçak şirketleri, oteller hatta restoranlar bile müşterilerinden aşı olduklarını ispat etmelerini isteyebilirler. Avustralya havayolları Quantas, bunu isteyeceğini ilan eden ilk şirket olmuştu hatırlarsanız. Seyahat hukuku uzmanları, bunun yasal olarak bir sakınca teşkil etmediğini öne sürüyorlar. Böyle bir kararın hem sözleşme yapma özgürlüğü hem de “kişisel özerklik” ya da “bireysel özerklik” çerçevesinde alınabileceği vurgulanıyor. Daha basit anlatacak olursak; eğer gemileriniz varsa kimin seyahat edeceğine ya da bir sinema işletiyorsanız kimi içeriye alabileceğinize karar verme hakkına siz sahip oluyorsunuz. Seyahat hukuku uzmanları, ortada “enfeksiyondan korunmak” gibi nesnel bir gerekçe olduğu için bunun bir çeşit ayrımcılık olmayacağını da savunuyorlar. Temelinde etnik köken, cinsel eğilim, dini farklılık ya da engelli olmak gibi bir neden olmadığı için konunun “Eşit Muamele Yasası”na girmediği de ifade ediliyor. 

Ayrıcalık ayrımcılık olmasın!

Aşı olanların bazı ayrıcalıklara sahip olması, aşı zorunluluğu getirilip getirilmeyeceği konusunda da tartışmalara neden oldu. Başta Almanya olmak üzere AB, böyle bir zorunluluk getirilmemesi eğiliminde. Alman Sağlık Bakanı Jens Spahn da sırf bu yüzden ayrıcalık tanınmasına karşı çıkıyor. Bu durumda toplumun aşı olanlar, olmayanlar olarak iki sınıfa ayrılacağını söyleyen Spahn, bunun aşı zorunluluğu getirmekle eşdeğer olduğunu savunuyor. Almanya ya da Avrupa da aşı zorunluluğu olmaması benim gibi Türkiye ile Almanya arasında gidip gelenler açısından da önemli. Böylece Türkiye’de yaptıracağınız aşının Almanya’da kabul edilmemesi gibi bir durumla karşı karşıya kalmayacaksınız demektir. Alman Sağlık Bakanlığı basın bürosu bu konudaki sorularımı yanıtlarken, eğer Türkiye’de aşı yaptıracaksanız bunu mutlaka Almanya’da normal zamanda da herkese verilen aşı karnesine işletmeyi ya da mutlaka aşı olunduğunu ispat eden bir belge alınmasını da önerdi. Bu da bir çeşit aşı pasaportu anlamına geliyor. Gelişmeler öyle gösteriyor ki, aşı olabilenler kesinlikle bazı ayrıcalıklara sahip olacaklar. Etnik köken, din ya da cinsel tercih olmasa bile temelinde zenginliğin yattığı bir ayrıcalıktan söz ediyoruz aslında. Bugüne kadar dünya üzerinde 200 milyondan fazla aşı kullanıldı. Bu aşıların yarısı 7 varlıklı ülke vatandaşlarına gitti. 100’den fazla ülkeye ise aşı neredeyse hiç ulaşmadı. Koronavirüs bir taraftan herkes için tehlike yaratarak insanlar arasındaki ayrımı ortadan kaldırıyor, bir taraftan da var olan ayrımı gözler önüne seriyor. Belki İsrail gibi kendini aşı şampiyonu olmaya adamış ve ayrıcalık peşinde olan ülkelere bir kez daha hatırlatmakta yarar var. Herkes güvende olana kadar kimse güvende olmayacak.