Kültür-Sanat

Zülfü Livaneli: Günlük siyasetle vakit kaybettim, çok acı çektim

"Ülke hangi döneme girerse girsin, doğrularımdan şaşmıyorum"

21 Ekim 2017 16:55

Sanatta 50 yılı geride bırakan Zülfü Livaneli, günlük siyasetle vakit kaybettiğini ve çok acı çektiğini söyleyerek, “Geçmişe bakınca, ‘Vay be! Neler yaşamışım’ diyorum. İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı’na aday değilim. Bir daha siyasete girmem” dedi.

Posta'dan Canan Danyıldız'ın sorularını yanıtlayan Zülfü Livaneli'nin cevapları şöyle:

Son romanlarınız ‘Huzursuzluk’ ve ‘Elia İle Yolculuk’ sizi yine okurlarınızla bir araya getirdi. Artık sadece edebiyata mı odaklandınız? 

Sanırım öyle. Biliyorsunuz artık konser vermiyorum, turne yapmıyorum. Kafamdaki romanları yazmaya yoğunlaştım. 

Müzik, edebiyat, köşe yazarlığı... Kendinizi en iyi hangisinde ifade ediyorsunuz? 

Hayatımı müzik ve edebiyata verdim. Köşe yazarlığı gibi uğraşlar ise ülkemize duyduğumuz sorumlulukla gündeme geldi. Düşüncelerimi paylaştım.

En çok hangi romanınız sizi sarsmıştır? 

Galiba ‘Huzursuzluk’ beni çok sarstı. Gerçi ‘Mutluluk’ ve ‘Serenad’da da öyle olmuştu ama ‘Huzursuzluk’ son dönemde yazdığım bir roman olduğu için onun yaşattığı acıyı hatırlıyorum.

Çok titizsiniz. ‘Olmazsa olmazlarınız’ var mı? 

İşimi sorumluluk duygusuyla yapmak gibi bir özelliğim var. Emek veriyorum. Belki de okura ve dinleyiciye saygıdan geliyor bu durum.

Herkesin bir şarkısı vardır. ‘Leylim Ley’ ve ‘Özgürlük’ o sınıfta... Sizin bir şarkınız olsa, hangisi olurdu?

Bilemem ki, hepsi benim çocuklarım. Ama bu listeye ‘Yiğidim Aslanım’ı da eklerdim ben.
 

"Nobel'in kimin başına düşeceği belli olmaz"

En çok hangi dönem hem sanat yapma adına hem de sosyal hayatınızda zorlandınız? 

Darbe dönemlerinde her açıdan sıkıntı çektim. Birçok insan gibi felaketler yaşadım.

Kıskandığınız sanatçılar oldu mu? 

Gıpta ettiğim, hayranlık duyduğum çok oldu ama inanın, en yakınlarım tanıktır, hiç kimseyi kıskanmadım. 

Pişmanlıklarınız, keşkeleriniz olmuş mudur? 

Beni zorla gündelik siyasete soktular. Hem acı çektim hem de vakit kaybettim. Pişmanlık olarak sayacağım en önemli şey budur.

Bir gün Nobel Ödülü almayı ister misiniz? 

Aklıma bile gelmez. Dünyada pek çok iyi yazar ve bir tek Nobel var. Kimin başına düşeceği hiç belli olmaz.

"Siyaset defteri çoktan kapandı"

Zor bir karakter misiniz? 

Zor bir insan değilim. Birlikte çalıştığım pek çok insan bunu bilir ama ilkelerim var. Bu ilkelerden ödün vermemeye çalışıyorum. Herkesin işini benim kadar ciddiye almasını isterim.

Asi ve cesaretli misiniz? 

Asi değilim ama yapmam gerekeni yaparım. Cesaret olarak adlandırılabilir mi bilmiyorum ama ülke hangi döneme girerse girsin, doğrularımdan şaşmıyorum.

Bir dönem hapishanede yattınız. Bugün bakınca, “Neler yaşamışım vay be” diyor musunuz? 

Demek ki yaşanması gerekiyormuş. Türkiye’nin demokratikleşme mücadelesinde benden daha ağır bedel ödeyenler oldu. Ben hiç olmazsa sanat yoluyla ayakta kalabildim. Ama evet, “Ne hayatmış be” diyorum bazen, ne zorlu şeyler yaşamışız. Bu yaşımda özgürlüğün ne olduğunu çok iyi anladım. Özgürlük, kimseden bir şey istemek zorunda kalmamaktır.

Bugün gerekse yine hapis yatar mısınız? 

Hiç istemem elbette ama burası Türkiye. Gençliğimde hiç suçum yokken hapse atıldım. Bizim memlekette her zaman olur böyle şeyler.

Siyasette size ihtiyaç duyulsa “Peki” der misiniz? 

Yok, o defter çoktan kapandı. Taş yerinde ağırdır. Ben bu ülkenin siyasetine hiçbir zaman akıl erdiremedim, ayrıca böyle bir ihtiras da duymadım.

Geçen hafta Twitter’da çok konuşuldunuz, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne aday mı oluyor diye... 

Hayır. Hiçbir makama, hiçbir mevkiye aday değilim. Kendim olarak kalmak bana yetiyor.

Haksızlığa uğradınız mı? 

Bu ülkede haksızlığa uğramamış insan yoktur. Kimi daha az, kimi daha çok. Ben bu alanda rekor kırmış kişilerden biriyim herhalde. Şunu da eklemeliyim: Haksızlıkların yanında çok da sevgi ve karşılık gördüm. Yaşarken bunları gören sanatçı, yazar azdır. Bu bakımdan şanslıyım.

"Atatürk'ün sofrasında olmayı istedim"

Zaman makinesi olsaydı, hangi yıla, hangi ana ve mekana gitmek isterdiniz? 

Atatürk’ün sofrasında bulunmak, onu dinlemek, hissetmek isterdim.

Yaşlanmaktan, bazı şeylerin içinizde kalmasından korkar mısınız? 

Artık özgürüm. Birkaç iyi kitap daha yazmaktan başka kişisel emelim yok.

Aklınızla mı, duygularınızla mı hareket edersiniz? 

Gariptir bende ikisi atbaşı gidiyor. Duygularımla, sezgilerimle yaşadım hep ama çok ileri gittiğimde beynim bir fren oluşturdu.

Yaşar Kemal ile 40 yıllık bir dostluğunuz var. Yaşar Kemal size ne katmıştır? 

Yaşar Kemal yalnız büyük bir yazar değil, büyük bir insandı. Ondan hayat ve sanat hakkında çok şey öğrendim. Bunların en önemlisi de kökten ayrılmamak, modalara kapılmamaktır diyebilirim.

Özeleştiri yapar mısınız? 

Özeleştiri ne demek, her gün kendimi hırpalarım.


"Sahnede sözleri unuttuğum olurdu"

Çok sahneye çıktınız, komik anılarınız mutlaka vardır! 

Sözleri unutmak da olur, düşmek de, 40 derece ateşle sahneye çıkmak da... Her şey mümkün. Ünlü bir yorumcu arkadaşım şarkı sözünü unuttuğunda mikrofonundan ses çıkmıyor gibi yapardı. Efes Antik Tiyatro’da Joan Baez ile konser verdiğimizde, birisi kadıncağızın kafasına kocaman bir saksı attı. Kimilerini de sahnede yılan soktu. Sahne sonsuz bir maceradır.

Sizi hem kadın hem de erkeklerin takdir ettiğini, saygı duyduğunu görüyorum. Eşit midir takip edenler? 

Kitap okurlarının çoğu kadındır bu ülkede. Dünyada da öyle. Galiba kadınlar sanata daha açık.

Hırslı bir sanatçı mısınızdır, yoksa azimli mi? Önünüzü kesmeye çalışanlar olmuş mudur? 

Hırslarım yoktur. Daha doğrusu ilk başlarda vardı ama giderek azaldı ve yok oldu.

Çabuk sinirlenir misiniz? 

Sinirlenmek çaresiz kaldığınız anlarda ortaya çıkar. Benim de çaresiz kaldığım anlar oldu. Sinir krizleri de yaşadım ama dediğim gibi zamanla bunlar azaldı.

Hassas olduğunuz muhakkak. Peki hiç hüngür hüngür ağladığınız oldu mu? 

Çok! Hangi birini anlatayım...

Herhangi bir olay karşısında pes ettiniz mi? “Buraya kadarmış” dediniz mi? 

Siyaset dışında böyle bir duyguyu hiç yaşamadım.


"Sonunda aşk aşktır"

En çok neyi kaybetmekten korkarsınız? Ölümden korkar mısınız mesela? 

Sevdiklerimi kaybetmek beni ölümden daha çok korkutuyor.

Eşiniz Ülker Livaneli ile uzun yıllardır süren bir evliliğiniz var. Okul arkadaşıymışsınız. 

Ülker benim hayattaki dayanağım, bir bütünüz. Birlikte büyük mücadele verdik. İyi günde, kötü günde hep kaya gibi durdu. Müthiş bir insandır.

Aşk desem ne dersiniz? O kalıyor mu, zamanla başka biçime evriliyor mu? 

Aşkın biçimleri vardır ama sonunda aşk aşktır.

Özel hayatınız konusunda çok hassassınız. Evliliğinizin yıllarca devam edebilmesinin sırrı ‘gözlerden uzak’ olmak mı? 

Magazinden uzak yaşamak önemli bir konu elbette. Herkesin bir hayatı var, herkes bir iş yapıyor. Niye bazı insanların hayatı başkalarının konusu oluyor ki?