Gündem

Zirve Yayınevi katliamının yaşandığı Malatya'da korkutan ihbar: Fotoğraflar korku yarattı, kilise yine hedefte

"Hayatımın korunması için gereken tedbirlerin alınmasını ve bu kişilerin cezalandırılmasını istiyorum"

08 Eylül 2022 07:21

2007’de Zirve Yayınevi katliamının yaşandığı Malatya’da yine kilise derneği odaklı ilginç gelişmeler yaşandı. Zirve Yayınevi’nde öldürülen üç kişinin bağlı olduğu Protestan Kurtuluş Kiliseleri’nin Malatya Temsilcisi, ihbar dilekçesinde çarpıcı bilgiler verdi. Suç duyurusunda bulunan Kilise Derneği Temsilcisi Vedat Serin, kilise dernek binasına gelen bir kişinin, “Ülkü ocaklarına gelen JİTEM’ciler bize, ‘Malatya’da misyonerler var, bu durum vatan için iyi değil, Malatya’da Vedat Serin, Ankara’da dernek başkanımız İhsan Özbek ve daha önce Malatya’da yaşayan Timothy Wesley Stonen’in isimlerini, adreslerini ve fotoğraflarını bize verdiler. ‘Bunları öldürün, size ne isterseniz verelim’ dediler” anlatımında bulunduğunu bildirdi. Serin, aynı kişilerin gençlere silah verdiğini, gençlerin Zirve Yayınevi’nde üç protestanı öldüren grubun lideri Emre Günaydın’ın babasını ziyaret ettiklerini, babanın, “Yapmayın, benim oğlumu da böyle kandırdılar, evlat acısını ben biliyorum” sözleri üzerine geri adım attıklarını anlattı. Dilekçenin ekinde Malatya’da sözü edilen grupların silahlı fotoğraflarına da yer verildi.

Kurtuluş Kiliseleri Derneği Malatya Temsilcisi ve personeli Vedat Serin, 5 Eylül’de çarpıcı bir ihbarda bulundu ve suç duyurusu dilekçesi verdi. Serin, dilekçesinde, üç dört ay önce kilise derneğinin olduğu mahallede arkasından gelen birinin, “Vedat abi, nasılsın” dediğini, bu kişiyi çıkartamadığını ancak konuşmaya devam ettiğini söyledi.

Serin, 25 Ağustos’ta kilise dernek binasına gittiğini, yaklaşık iki dakika sonra ismini o gün öğrendiği T.A.’nın geldiğini, bir ağacın altında İncil bulduğunu, bunu işaret sayarak kiliseye geldiğini anlattığını aktardı. Daha sonra T.A.’nın bir kişiyi aradığını anlatan Serin, “Kapının önünde konuşmaya başladık. ‘Burada ses kaydı var mı?' diye sordu. ‘Varsa beni s…’ dedi. Daha sonra bana başından geçenleri anlattı” dedi.

“Bunları öldürün, ne istiyorsanız verelim”

T.A.’nın bir dönem Malatya’da bir mahallenin ülkü ocağı başkanlığını yaptığını söyleyen Serin, şöyle devam etti:

"Bahsettiği ocağa sivil JİTEM’ciler, askeri personeller gelmişler Yaşça büyük olan biri daha varmış. Bunlara, 'Malatya’da misyonerler var. Bu durum vatan için iyi değil' gibi şeyler söylemişler. Malatya’da Vedat Serin, Ankara’da İhsan Özbek ve daha önce Malatya’da yaşayan Timothy Wesley Stonen’in isimlerini, adreslerini ve fotoğraflarını vermişler. 'Bunları öldürün size ne istiyorsanız verelim' demişler."

Tüm işleri yolunda gitmiş

Serin, T.A.’nın kendisine, “Ben bir süre seni takip ettim. Abi sen çok rahat bir insansın. Bir insan Malatya gibi yerde kilisede çalışacak, Hıristiyanlığı anlatacak, senin gibi de çarşıda gezecek. Gerçekten biz de şaşırdık. Korkmuyor musun?" dediğini, “Yok, ben yanlış bir şey yapmıyorum. Kimseye zorla bir şey vermiyorum. Yüz kızartıcı bir şey yapmıyorum. İsteyen olursa gelip buradan kitap alır. Sorusu olan varsa sorar” yanıtını verdiğini anlattı.

O dönem üniversitede peyzaj, gübre satışı gibi işlerle uğraşan T.A.’ya kolaylıklar sağlandığını, bütün işlerinin yolunda gittiğini, başından geçen olayları kolayca atlattığını söyleyen Serin, bu bilgileri de kendisinden aldığını aktardı.

Günaydın’ın babası

Serin, şöyle devam etti:

Yayınevi katliamından dolayı cezaevinde yatan Emre Günaydın’ın babası Mustafa Günaydın’ın yanına gitmişler. Konuyu anlatmışlar. Mustafa Günaydın bunlara, ‘Yapmayın, benim oğlumu da kullandılar. Evlat acısını ben biliyorum’ gibi şeyler söylemiş ve ağlamış. ‘Vazgeçin’ demiş.

Bunu üzerine T.A. bu cinayetleri işlemeyeceğini söyleyince bu kişilerin bütün ticari işlerini engellemişler. İhaleleri iptal edilmiş. Çok zarara uğramış. Gök Tenri düşüncesini savunduğu ve İncil ile ilgili konulara da birkaç kez girdiği için oradaki görevinden de alınmış. Bana telefonunu verip, daha sonra geleceğini söyleyerek ayrıldı. Kim bu tehditlerden sorumlu ise şikâyetçiyim. Hayatımdan endişe ediyorum. Hayatımın korunması için gereken tedbirlerin alınmasını ve bu kişilerin cezalandırılmasını istiyorum.