T24 - AKP'nin geçtiğimiz günlerde yaptığı Kızılcahamam toplanstısında önemli konular konuşuldu ve önemli değişikliklerin yapılacağının sinyalleri verildi.
Radikal gazetesi yazarı İsmet Berkan "Zihniyet devrimi" (23.11.2009) başlıklı yazısında AKP'nin var olduğu günden bu yana sahip olduğu alışkanlıkları ve ileride bu alışkanlıkların ne yönde değişeceğini anlattı.
İsmet Berkan'ın yazısı şöyle:
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hiç kuşku yok, kendisini Demokrat Parti ile başlayıp Adalet Partisi, Anavatan Partisi gibi partilerde devam eden merkez sağ gelenek içinde görüyor, o geleneğin bugünkü temsilcisi olarak görüyor.
Bu gelenek, genel anlamda devletten bağımsız sivil bir siyasi akım olmakla birlikte kendi içinde tutarsızlıkları da eksik olmayan bir gelenek. Şimdi burada Nuray Mert’in alanına fazla tecavüz etmek istemem ama bu gelenek bir yandan devletten (askerden ve yargıdan) kaynaklanan resmi ideolojiye karşı sivil bir alanı temsil ederken bir yandan da devletini pek seven, onu kutsal devlet mertebesine yükselten, ‘devlet hata yapmaz’ diyen bir ideolojiyi de taraftarlarına aktaran bir gelenek.
Bir yandan demokrat ve özgürlükçü, halkın yönetiminden yana, bir yandan şiddetli anti-komünist, anti-sol ve bu yolla özgürlük düşmanı, ifade özgürlüğü düşmanı, farklılıkların ifade edilmesinin düşmanı.
Türk merkez sağı bu çelişkilerle geldi 1946’dan bugüne. Ak Parti de başlangıçta çok da farklı değildi açıkçası. 2002’deki seçim zaferinden birkaç ay önce Meclis’te yapılan oylamada idam cezasının kaldırılmasına ‘evet’ oyu veremediler mesela.
Ak Parti’nin ilk parlamento çoğunluğunda tek bir Alevi kökenli milletvekili bile yoktu. Sokaktan rastgele 300 kişi çevirseniz bunlardan 8-10’unun Alevi çıkacağı ülkemizde 550 milletvekili adayı arasında sadece 2 Alevi bulunması, Ak Parti’nin ülkemizin önemli renklerinden biri olan bu kültür-inanç grubuna karşı ne kadar mesafeli olduğunu göstermesi bakımından önemliydi bence.
Ak Parti’nin doğal ‘hinterlandı’ içinde bulunan, aynı fikri geçmişten gelen yayın organlarına, mesela Zaman gazetesine, Yeni Şafak’a, Akit’e bakın. Sıvas’ta onlarca aydının göz göre göre yakılarak katledildiği o meşum olayları bugüne kadar (bu yıl dahil) ya tamamen görmezden gelmişlerdir ya da olayların suçunu ölenlerin üzerine atmışlardır. Ak Parti de düne kadar bu olayı kınayan tarafta yer almadı açıkçası. (Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ın bu konudaki tutumunu düne kadar ‘parti tutumu’ olarak görmüyordum, parti daha çok ona hoşgörü gösteriyormuş gibi geliyordu bana.)
***
Ama bakın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Ankara Kızılcahamam’daki toplantısının açılış konuşmasında, merkez sağ geleneğin kendisinden değil ama var olmaya başladığı günden beri sahip olduğu alışkanlıklardan kopacağını artık açıkça gösterdi.
Bu izleri, bu kopuşun başlangıcını epeydir sezinliyorduk ama bence cumartesi günü yaptığı konuşmayla Erdoğan merkez sağı kendi içindeki en önemli çelişkisinden kurtarmaya kararlı bir kopuşu sergiledi artık.
Mahalle baskısından korkmasam, Erdoğan ve partisi için ‘Merkez sağdan merkez sola geçtiler ve Türk siyasetinde normalleşmeyi başlattılar’ diyeceğim neredeyse.
Yine Nuray Mert’in alanına tecavüz ediyorum belki ama, rahmetli Prof. Dr. Sencer Divitçioğlu’nun meşhur ‘Türkiye’de sol aslında sağdır, sağ ise soldur’ sözünü doğrular gibi, özgürlükçülük, demokrasi savunuculuğu, azınlık haklarını korumaya çalışmak gibi dünyanın her yerinde sola özgü söylemleri bizde ‘sağ’ hem de bazılarınca ‘aşırı sağ’ kabul edilen Ak Parti yapıyor, hem de ayrımsız yapıyor.
Buna karşılık statükoyu savunmaktan özgürlüklerden korkmaya, demokrasinin katıksız olmasını söylemektense vesayetin ortadan kalkıyor olmasına üzülmeye kadar ne kadar ‘sağ’ davranış biçimi varsa bunların hepsini de kendini hala ‘sol’ sayan CHP sergiliyor.
Bu ne yaman çelişkidir!
***
Önemli olan şu:
Geçmişte diyelim Maraş olayları, diyelim Çorum olayları, diyelim Sivas, diyelim Gazi mahallesi olayları merkez sağ siyasetçiler için üstünde sert siyaset yapılan, mevzi kazanmak için bu olayların kınanmasını ve parti taraftarlarının olayların bir tarafında yer alan Alevi veya Kürtlere karşı bir nevi husumet duymasını sağlatan konulardı.
Oysa Başbakan Erdoğan, şimdi bu paradigmayı değiştiren çok önemli bir zihniyet devrimini o merkez sağ kitlelere yaşatıyor ve bu zorlu konulara olumludan, mazlumdan, zulme uğrayanın tarafından yaklaşarak Alevileri, Kürtleri alkışlatıyor, kendi kitlesine o bir zamanın ‘öteki’lerini sevdiriyor.
Siyasetçinin iletişim gücünü hiç küşümsememek lazım. Hele hele Başbakan Erdoğan’ın kitleleri etkileme, onlara mesajını iletme gücünü hiç küçümsememek lazım.
Önce kendi içinde yaptığı, şimdi de bütün taraftarlarına yaptırmaya çalıştığı bu zihniyet devrimi bence çok önemli. Ezberler birer birer bozuluyor. İyi de oluyor.
***
Bugün Ak Parti, merkezin sağıyla solunu aynı anda işgal eder konumda ve karşısındaki mevcut bütün partileri de marjinalleştiriyor, kıyılara, siyasetin uçlarına itiyor.