Hürriyet gazetesi yazarı yazarı Özgür Bolat, bugünkü (30.09.2009) yazısında, çocuklar hakkında doğru bilinen yanlışlara değindi. Bolat'ın yazısı:
Pazartesi çalan ilk zille yüzbinlerce öğrenci ve aileleri için de zorlu bir maraton başladı. Başarının öğrenci-veli ortak çalışmasıyla geleceğini bilmeyen yok. Ama ya doğru bildiklerimiz yanlışsa? Ya da kaçındığımız şeyleri yapmamız gerekiyorsa. Özgür Bolat, eğitim ve öğretimde ezber bozan bir yazı dizisi ile karşınızda...
Zeki çocuklar neden öğrenemiyor?
Övgü/ödül alan çocuklar neden başarısız oluyor?
Zeka ile öğrenme arasında pozitif bir ilişki olduğu biliniyor. Ama öyle bir etken var ki zeki çocukların öğrenmesi zorlaştırıyor. O da ailelerin ve öğretmenlerin sürekli çocukların zekasını övmesi.
“Amcası, benim kızım çok zekidir!”
“Senin gibi zeki bir çocuğa yakışıyor mu?”
“Teyzesi, Bülent’in bütün dersleri 5. Çok zekidir!”
Zeki çocuk yiğit
Yiğit 9 yaşında çok zeki bir çocuk. Kendisinin hangi alanlarda iyi olduğunu çok iyi biliyor. Zekasını gösterebileceği işleri çok seviyor ve sürekli o işleri yapmak istiyor. Ama kendisine yabancı olan bir alanda soru sorulduğu zaman ya da yepyeni bir iş verildiği zaman çoğu zaman isteksiz oluyor. Yaparsa da çabuk sıkılıyor veya kaçıyor. Yeni bir şey yapmayı özendirdiğim zaman, biraz zorlanınca “Biliyor musun Özgür Abi, benim resim birinciliğim var,” deme gereği duyuyor. Yiğit, iyi yaptığı şeyleri çok iyi yapıyor, iyi olmadığı şeylerden kaçıyor, öğrenmek veya denemek bile istemiyor.
Ailesi ve öğretmenleri tarafından sürekli zekası övülmüş Yiğit’in yaşamı böyle.
Zeki görünme savaşı
Sürekli zekası övülen çocuk, ailesinin ve öğretmenlerinin beklentilerini karşılamak için sürekli zeki görünme ihtiyacı duyuyor.
Örneğin, Yiğit zeki olarak mimlendiği için, başarısız olursa aptal görüneceğini düşünüyor. Bu sebeple de kendisini başarısızlığa uğratacak ve dolayısıyla kendisini aptal gösterecek işlerden kaçıyor.
Resim birinciliğinden bahsetmesinin sebebi de bu. Ben onu aptal sanmayayım diye böyle bir başarıdan söz etme ihtiyacı duyuyor.
İmaj her şeydir
Zekası övülen çocuklarda şöyle bir şey daha görülüyor. Genelde daha az disiplinli oluyor. “Nasıl olsa zekiyim” sendromunun kurbanı oluyorlar.
Zeki olarak mimlenen çocuklar genelde arkadaşlarına ve çevresine “çalışmadan başarılı oldum” imajı vermeye çalışırlar. “Zekiyim, çalışmama gerek yok!”
Bazen bu imajı sürdürmek o kadar önemli oluyor ki zeki imajlarını devam ettirmek, öğrenmekten daha önemli oluyor.
Soru sormakta bile zorlanıyorlar.
Yeni öğrenme eksikliği
Yeni bir şey öğrenmek, bilmediğini kabul etmeyi, soru sormayı, deneme-yanılma yapmayı, eksikliğini kabul etmeyi gerektirir. Ama zeki olarak mimlenmiş çocuk bunları yapmaktan kaçıyor. Risk almıyor.
Bunları yaparsa, aptal görüneceğini düşünüyor.
Böylelikle yeni şeyler öğrenmekte zorlanıyor.
Zeka kontrol edilemez
Zeki olarak mimlenen çocuğu başka bir tehlike daha bekliyor.
Başarısını zekaya bağlayan çocuk, başarısızlığını gidermek için çaba da gösteremiyor. Çünkü çocuğun düşünce tarzına göre, zeka değiştirilemez. Zeka, kontrol edebileceği bir değişken değil. Doğuştan gelir ve bir insan ya zekidir ya değildir. Bu düşünce tarzı çocuğun çaba göstermesini engelliyor.
Zekası övülen çocuk aslında tamamen çaresiz bırakılıyor. Hem yeni şeyler öğrenme macerasını atılamıyor hem de zor durumlarda gayret göstermiyor.
Başarısızlık ile baş etme
Zekası övülen çocuklar, başarılı olduğu şeyleri yaparak ve başarışız olma ihtimalleri olan işlerden kaçarak yükseldikleri için hayatlarında çok da başarısızlık yaşamıyor.
Bu yüzden de başarısızlık ile baş etme yöntemleri geliştiremiyorlar. Belirsiz durumlarda kendilerine güveni azalıyor, ve daha çok stres yaşıyor. Hatta depresyon durumları bile gözlemleniyor.
Sonuç olarak zekası övülen çocuk, çaba göstermiyor, imaja çok önem veriyor, risk almıyor ve daha az güvenli oluyor. Kısacası yeni şeyler öğrenmekte zorlanıyor.
Öğrenciniz ya da çocuğunuzun zekasını övmeyin!
Alternatif ne?
Alternatif çocukların zekasını değil, çabasını, gayretini ve çalışmasını övmek. Aslında yarın anlatacağım gibi övmek de sakıncalı. Ön plana çıkarmak veya vurgu yapmak demeliyim.
Çalışma üzerine vurgu yapılınca, çocuk biliyor ki başarısız olunca bu durumda bir şey yapabilir. Daha çok gayret gösterebilir ve çalışabilir. Çalışma zeka gibi değiştirilemez bir şey değil.
Başarı çocuğun kontrolü altında oluyor.
Çalışmaya odaklana çocuklar daha az sıkılıyor, daha disiplinli oluyor, daha çok gayret gösteriyor. Çünkü biliyor ki çalışarak çoğu şeyi başarabilir.