Avrupa Birliği tarafından pestisit kalıntıları sebebiyle iade edilen tarım ürünlerinin Türkiye iç pazarında satışa sunulma ihtimali, toplum sağlığı ve çevre üzerinde ciddi endişeler uyandırıyor. Uzmanlar, pestisitlerin biyoçeşitlilik üzerindeki olumsuz etkilerine ve yetersiz denetimlere işaret ediyorlar.
Tehlikeli kimyasalların kısıtlı yasağı
Tarım ve Orman Bakanlığı, AB uyum sürecinde yüzlerce maddeyi yasakladı ancak, Dünya Sağlık Örgütü tarafından "muhtemel kanserojen" olarak belirlenen 13 aktif maddeden 9'u hâlâ kullanılıyor. Bakanlığın verilerine göre, 2022 yılında Antalya, Manisa, Mersin, Adana ve Malatya, en fazla tarım ilacı kullanılan iller olarak öne çıkıyor.
Maliyet kısır döngüsü
BirGün'ün haberine göre, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nden Dr. Fatih Özden, pestisit kullanımının yüksek maliyetler oluşturduğunu ve insan sağlığı üzerinde derin etkiler yarattığını vurguladı. Dr. Özden, "Pestisit kullanımı, zararlı organizmaların zamanla direnç kazanmasına neden oluyor. Bu da, daha etkili zehirlerin kullanılmasını gerektiriyor ve bir maliyet kısır döngüsü yaratıyor," dedi.
"Çevreye zararı ölçülemeyecek kadar büyük"
Avrupa Sağlık ve Çevre Birliği'nin raporuna göre, endokrin sistem bozucu kimyasallar nedeniyle Avrupa'da sağlık harcamaları milyarlarca avroya ulaşıyor. Dr. Özden, "Pestisitlerin biyoçeşitlilik üzerindeki zararları ölçülemeyecek kadar büyük. Kontroller genellikle ihracata yönelik ürünlere yapılıyor ve yetersiz kalıyor," şeklinde konuştu.
Endüstriyel tarımın zararları
Kirazlı Ekolojik Yaşam Derneği Başkanı Nihat Fırat, iç pazara sunulan gıda ürünlerinin denetimsizliğinin toplum sağlığı için büyük riskler taşıdığını belirtirken, "Gümrükten dönen ürünler yeterince denetlenmiyor. Gıda güvenliğinin sağlanması için üretimden tüketimine kadar kapsamlı denetimler şart," açıklamasında bulundu. Ayrıca, endüstriyel tarımın kanser gibi hastalıklarla ilişkilendirilebileceğini ve biyoçeşitlilik üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekti.