Ekonomi

"Zararına satışlar halkın cebinden çıkıyor"

Sektör temsilcileri ve uzmanlar, tanzim satış noktalarının üreticinin sorunlarını çözmediği görüşünde

18 Şubat 2019 07:31

Pelin Ünker - DW Türkçe

Türkiye’de son üç dört yıldır yükselen gıda fiyatları, enflasyon artışındaki ana etken olarak ön plana çıkıyor. Ocak ayı enflasyonunda fiyatı en fazla yükselen 20 ürünün 12’si yaş meyve ve sebzeden oluşuyor.

Artan fiyatlara karşı pek çok yol denendi ancak başarılı sonuçlar elde edilemedi. Depo baskınları, ithalat, enflasyonla topyekûn mücadele adı altında yapılan indirimler, belirli ürünlerin marketlerde satışına getirilen yasaklar ve son olarak da tanzim satış noktalarında yapılan düşük fiyatlı satışlar... Bu adımların hepsinin fiyat artışlarının nedenlerini ortadan kaldırmaya dönük değil sonuca odaklı olması dikkat çekiyor.

Ürünlerin kooperatifler ve seralardan direkt alınıp maliyetler sübvanse edilerek ucuza satıldığı tanzim satış noktaları yeni bir tartışmaya yol açtı. Bu tartışmaların odak noktasında, üreticinin artan girdi fiyatlarına çözüm bulmadığı, 80 noktada faaliyet gösteren tanzim noktalarının günlük meyve sebze ihtiyacının çok düşük bir düzeyini karşıladığı, üreticiden tüketiciye tedarik zincirinin bozulduğu, zararına satışların yine vergisini ödeyen vatandaşın cebinden çıktığı eleştirileri var.

"Seçim malzemesi oldu"

Konuyla ilgili DW Türkçe’ye konuşan tarım uzmanı Ali Ekber Yıldırım, işin içerisine siyasetin girdiği görüşünde. Yıldırım, tanzim satış noktalarıyla ilgili, “Şu anki haliyle bir seçim malzemesi olduğunu düşünüyorum. Gıda enflasyonuna hep sonuca bakılarak birtakım çözümler üretilmeye çalışıldı, bunun nedenleri üzerinde çok durulmadı. Bunun sorumluluğunu üstlenmemek için halka ‘Biz fiyatlar düşsün istiyoruz, birtakım spekülatörler bunu engelliyor. Sizin için bununla mücadele ediyoruz’ mesajı veriliyor. Seçimde bunu bir oya dönüştürme çabası var” diyor.

"Yiyen de yemeyen de ödüyor"

Yıldırım, zararına yapılan satışların vergi ödeyen herkesin cebinden çıktığını belirtiyor: “Tanzim satış noktalarına ürünler, tarım kredi kooperatiflerinden, komisyoncuların ürün sattığı işlemecilerden getiriliyor. Belli firmalardan hibe gibi alınan ürünlerden de söz ediliyor. Ne olursa olsun burada bir zararına satış söz konusu. Tarım kooperatifi temsilcisi ve bakanlık temsilcisi de söylüyor. Devlet bunu sübvanse ediyor ama bizim vergilerimizle. Yesen de ödüyorsun yemesen de gibi bir noktaya geliyor. Sistem bu şekilde sürdürülebilir değil.”

KESK’e bağlı Tarım Orkam-Sen’e göre İstanbul'da kurulan tanzim satış noktalarının iki gününde 400 bin TL zarar edildi.

Yıldırım, tanzim satış noktalarında ihtiyacın çok altında ürün satıldığına da vurgu yapıyor. Buna göre İstanbul’un günlük yaş meyve sebze tüketimi 11 bin ton iken buralarda 300 tonluk bir satış söz konusu.

Tanzim satış nasıl başarılı olur?

Tarım uzmanı Ali Ekber Yıldırım’a göre tanzim satış noktaları iyi kurgulansa sonuçları faydalı olabilir. Ancak mevcut koşullarda hem üretici hem esnaf mağdur oluyor. Yıldırım, Antalya’da bir araya geldiği üreticilerin tanzim noktalarından dolayı daha düşük fiyata satış yapmaya zorlandıklarını anlattığını belirtiyor. Buna göre söz konusu ürünler çok çabuk bozulabildiği için üretici ürünü elinde tutmak yerine düşük fiyata razı oluyor. Yaş meyve sebzenin büyük marketlerin satışları içinde yüzde 7 gibi düşük bir paya sahip olduğu bilgisini veren Yıldırım, bu marketlerin tanzim noktalarından çok etkilenmeyeceği görüşünde.

Üreticilerin girdileri ve finansmanı kooperatiflerden sağladığı, kooperatiflerin işleme tesisi olduğu bir modelde tanzim satış noktalarının başarılı olabileceğini vurgulayan Yıldırım, “Bu sistemi böyle bir modelle 80 noktada değil, 81 ilde yaygınlaştırmak gerekiyor. Girdi maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle üretici zorlanıyor ve ürün ekimini bırakıyor. Şu an bir halkadaki sorun çözülürken diğer halkalarda sorun büyüyor. Üretimden başlayarak tüketime kadar olan bölüm ele alıp önce nedenleri ortadan kaldırmak gerekiyor. Üreticiler girdilerini, finansmanını kooperatiflerden sağlasa, kooperatiflerin işleme tesisi olsa, aracılar kalkmış olur. Zaten manav esnafı da bize bu şartlarda getirsinler biz de bu fiyata satalım” diyor.

"Fiyatların düşmesi mümkün değil"

Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Özden Güngör de satışların zararına yapıldığını vurguluyor: “Domatesin 4 liraya üretildiği bir yerde 2 liraya satış yapıyorsun. Tarım kredi kooperatifini aracı yaptılar. Hal komisyonu, rüsum parası ödenmiyor. Çalışanlar belediye işçileri, elektrik parası, su parası derdi yok. Fiyatlar otomatikman düşer, hale de aynı şartları uygulasaydınız otomatik olarak düşerdi. Üstelik bu, hepimizin cebinden çıkıyor.”

Tanzim satışları ‘seçim yatırımı’ olarak değerlendiren Güngör, “31 Mart’tan sonra tanzim satış noktaları kalmaz. Üreticinin sorunlarını çözmeden fiyatlar düşmez. Girdi maliyetleri yüksek, ekim alanları daralıyor, üretici doğal afetlerin altından kalkamıyor. Devletin üretim planlaması yok. Bu girdi maliyetleriyle fiyatların düşmesi mümkün değil” diyor.

"Bedeli esnafa ödetiyorlar"

Bayrampaşa halinden komisyoncu Necmi Akbaş da tanzim satış noktalarında üreticiden 2.65 liraya alınan patatesin 2 liraya satıldığı bilgisini veriyor ve şöyle devam ediyor: “Enflasyonu kâğıt üzerinde düşük göstermek istiyorlar. Bunun seçim yatırımı olduğunu düşünüyoruz. Zararına satış yapıyorlar, bunlar hep milletin cebinden çıkıyor. Ekonomi kötü durumda, böyle giderse daha da kötüye gidecek. Çözüm bu şekilde olmaz, masrafları düşürmek lazım. Ekonomiyi yönetemiyorlar, bunun bedelini esnafa ödetmeye çalışıyorlar.”