Televizyon kanallarını sürekli değiştirmenin epilepsi hastalığını tetiklediği, bu nedenle hastaların zaping yapmaktan kaçınması gerektiği belirtildi. Uzmanlara göre, epilepsi hastası televizyonu iyi aydınlatılmış odada mutlaka 2.5 metre mesafeden izlemeli. Televizyon izlerken kanalların sürekli değiştirilmesinin, 'beyinde fotosensitif epilepsi' hastalığına yol açtığını söyleyen uzmanlar, bu hastalığın on binde bir görüldüğüne dikkat çekiyor.
Televizyonla uyarılan epilepsi hasta sayısının, Avrupa ve Türkiye'de Amerika'ya göre daha çok olduğunu kaydeden Özel Bursa Bahar Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Turgay Göncü Sabah gazetesine yaptığı açıklamada, hastalığın çocukluk ve ergenlik döneminde daha sık görüldüğünü hatırlattı. ABD'de televizyonların 60 herz frekanslı, Avrupa ve Türkiye'de ise 50 herz frekanslı olduğunu anlatan Uzm. Dr. Turgay Göncü, 60 herz frekansla çalışan televizyonların daha az etki yaptığını vurguladı. Dr. Göncü şöyle devam etti: "50 herz frekanslı televizyonlar ise beyine daha çok etki yapıyor. Kanalları sürekli değiştirilmesi hastalığı tetikliyor ve hastada nöbetler başlıyor. Bu sırada hastada ellerde, kollarda ve bacaklarda kasılma oluşuyor. Gelen hastaların, önce televizyondan etkilenip etkilenmediğini araştırıyoruz.
Televizyon uyarıldığı belirlenen epilepsi hastası, televizyonu iyi aydınlatılmış odada mutlaka 2.5 metre mesafeden izlemeli. Televizyon kanalını değiştireceği zaman başını başka yöne çevirmeli ya da bir gözünü kapatmalı. Ayrıca, güneş ışınlarından ve diskoteklerdeki yanıp sönen ışıklardan da korunmalılar. Öte yandan uyardığımız ve tavsiyede bulunduğumuz hastalar ikinci defa muayene olmak için gelmiyor. Ancak, hastalığı televizyondan kaynaklanmayan hastalara ilaç tedavisi uygulayarak tedavi etmeye çalışıyoruz. Televizyon seyretmenin epilepsi hastalığını oluşturan risk faktörlerinden olduğu unutulmamalıdır" dedi.
Öte yandan Eylül 2005'te ıÜü10 yaşındaki Ögeday Sakarkaya isimli çocuğun aşırı televizyon seyretmesi sebebiyle sara nöbeti geçirmesi tartışma konusu olmuştu. Televizyon ve bilgisayar karşısında saatlerce vakit geçirmenin insan psikolojisi ve aile yapısı üzerindeki olumsuz etkileri bilindiğini belirten uzmanlar, Ögeday Sakarkaya'nın aşırı televizyon seyretmesinden dolayı sara (epilepsi) nöbeti geçirmesi 'kara kutu'nun zararları üzerine yapılan tartışmalara yeni bir boyut kazandırdığını söylemişti.
Epilepsi (sara) hastalığı
Beyin sinir hücrelerinin anormal elektrik yayması ile oluşan bilinç değişimi, motor hareketler, duygu ve davranış bozuklukları ile belli olan geçici klinik tablodur. Beyindeki elektrik yayılımı belli bir kısımda olursa vücudun karşı yarısında çekilmeler, uyuşmalar, kasılmalar görülür. Elektrik yayılımı bütün beyni etkilerse 'tipik nöbet' olarak adlandırılan şuur kaybı, tüm vücudun kasılması ve hastanın aniden yere yığılıp dakikalar içinde devam etmesi ortaya çıkar. Nöbet esnasında idrarını kaçırabilir, dilini ısırabilir.
Bu nöbet o gün tekrarlayabilir veya görülmeyebilir. Nöbetlerin üçte ikisi psikomotor tiptir. Bu nöbetle hasta anlamsız gözlerle etrafa bakınır. Kötü kokular duyabilir. Ağzında bir şey varsa çiğniyor ve onu yutmaya çalışıyor gibi hareketler yapabilir. Etraftan gelen uyarıları cevaplayamaz. Bu tür nöbetlerin başında, sonunda hayaller, rüyalar görebilir ve tanıdıklarını tanıyamaz, tanımadıklarını tanıdığını iddia edebilir. Dakikalar içinde sonlanabilen bu süreyi hasta hatırlamaz.
Bu tür nöbetlerde davranış, tepki verme ve idrak bozulduğu için ve hatta bazen hırçınlık da tabloya eklendiğinden çevreyi korkutabilirler. Yakınları hastanın çıldırdığını veya akıl hastası olduğunu zannedebilir. Bu yüzden tıp dışı tedavilerden medet ummaya ve hastalığını gizlemeye çalışabilirler.