Zaman gazetesi, Başbakan Tayyip Erdoğan'ın dün partisinin grup toplantısında Fethullah Gülen cemaatine yönelik "haşhaşi" benzetmesine, "Erdoğan'ın 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından Hizmet Hareketi ve mensuplarına karşı kullandığı ağır dil, insaf ölçülerini aşmaya başladı" ifadeleri ile tepki gösterdi.
Haberde, Erdoğan'ın daha önce cemaate yönelik ‘örgüt, çete, virüs, ajan, ihanet şebekesi, maşa, inlerine gireceğiz’ gibi ifadelerine vurgu yapılarak, "bu çirkin ifadeleri kullanan Erdoğan, hakaretlerini tarihteki ilk terör örgütü ‘Haşhaşiler’e benzeterek iftira boyutuna vardırdı" denildi.
Bir çok yazar ve siyasetçinin "haşhaşi" yorumlarına yer verilen haber şöyle:
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın 17 Aralık’ta başlayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının ardından Hizmet Hareketi ve mensuplarına karşı kullandığı ağır dil, insaf ölçülerini aşmaya başladı.
Daha önce miting ve toplantılarda ‘örgüt, çete, virüs, ajan, ihanet şebekesi, maşa, inlerine gireceğiz’ gibi çirkin ifadeler kullanan Erdoğan, hakaretlerini iftira boyutuna vardırdı. Erdoğan, dün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, bütün dertleri yaşatmak olan Hizmet mensuplarını, Selçuklular döneminde ortaya çıkan ve uyuşturucu içerek ölüm emri verilen kimseleri ortadan kaldıran tarihteki ilk terör örgütü ‘Haşhaşiler’e benzetti. Dinleyenleri şoke eden çirkin yakıştırma, toplumda adeta infiale yol açtı. Tarihçiler, ilahiyatçılar ve siyasetçiler, şaşkınlıkla karşıladıkları benzetmeyi toplumun huzuru adına “tehlikeli” bulurken, milleti kamplara bölerek daha fazla germemesi için Erdoğan’ı insafa ve aklıselime davet etti.
Bir süre önce AK Parti’den ayrılan eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Başbakan’ın saygın kişi ve çevrelere karşı kullandığı üslubu, akıl ve vicdanla bağdaştıramadığını vurguladı. BBP lideri Mustafa Destici, Başbakan’ın açıklamaları için ‘kabul edilemez’ yorumunu yaparken gazeteci yazar Ali Bulaç, söz konusu söylemi tehlikeli bulduğunu bildirdi. İlahiyatçı yazar Prof. Dr. Suat Yıldırım, “Haşhaşi nitelendirilmesi insafla bağdaşlaştırılması mümkün olmayan bir iftiradır. En yetkili mahkemelerden geçerek muhkem kaziye halinde, beraatten sonra böyle bir isnatta bulunmak hukuken de suçtur.” ifadelerini kullandı.
Ertuğrul Günay - Eski Kültür ve Turizm Bakanı: Başbakan ciddi bir kafa karışıklığı ve karşı karşıya kaldığı sorunları izah etme güçlüğü yaşıyor diye düşünüyorum. Ülkemize geride bıraktığımız yıllarda değerli hizmetler yapmış bulunan bir siyaset adamının bu son günlerde, son bir ay içinde ortaya dökülmüş bulunan yolsuzluk iddiaları, görüntüleri ve buluntuları hakkında bütün kamu vicdanını tatmin edecek bir şeffaflık sergilemek yerine Emniyet görevlilerini sürgüne göndermek, savcıları tehdit etmek, yasaları değiştirmeye kalkmak ve son derece saygın kişi ve çevrelere ağır sözler söylemek gibi bir tutumu olağan insan aklı ile izanla ve vicdanla doğrusu bağdaştıramıyorum. Bu tutum karşısında çok üzgünüm.
Mustafa Destici - BBP Genel Başkanı: Başbakan’ın açıklamaları çirkin ve kabul edilemez. Hizmet, milli ve manevi değerlerimizi dünyanın dört bir yanına götürüyor. Ayrıca, Başbakan ve çevresinin de bu hareketi yıllardır öve öve bitiremediğini unutmayalım. Terör örgütleri dışında Türkiye’de toplumun hiçbir kesiminin ‘Haşhaşi’ benzetmesini hak etmemektedir. Başbakan son dönemde kutuplaştırıcı ve bölücü bir söylem kullanıyor. Bunun memlekete bir faydası yok. Başbakan’ın ‘Acırsan, acınacak duruma gelirsin’ sözleri de yanlış. Bu mantığın Türk-İslam geleneğinde yeri yok.
Prof. Dr. Suat Yıldırım - İlahiyatçı: Bu harekete gönül verenler kanunen serbest olan gösterilerde bile bulunmamıştır. Bu Hizmet’in kanaat önderi Fethullah Gülen Hocaefendi, ‘örgüt kurma’ isnadıyla yargılanmış, senelerce süren yargılamanın sonunda mahkemelerden ve en son Yargıtay Ceza Kurulu’ndan beraat etmiştir. Böylece masumiyeti muhkem bir kaziye haline gelmiştir. Dolayısıyla ‘Haşhaşi’ nitelendirilmesi insafla bağdaşlaştırılması mümkün olmayan bir iftiradır. En yetkili mahkemelerden geçerek muhkem kaziye halinde, beraatten sonra böyle bir isnatta bulunmak hukuken de suçtur. Dolayısıyla ilgilileri insafa ve adalete davet ediyorum.
Mustafa Armağan: “Haşhaşiler veya Hasan Sabbah’ın fedaileri diye bilinen topluluk, tarihte görülmüş ilk ‘terörist’ örgüttür. Gerçek İsmailî imameti ihya etmeyi hedefliyorlardı ve bu maksatla kartal yuvası Alamut Kalesi’ni karargâh tutmuş, beyinlerini yıkadıkları suikastçıları engel olarak gördükleri liderlere saldırtmışlardı. Sünni İslam nizamını çökertme uğruna kimliklerini gizleyerek hareket geçen bu maharetli katiller, önemli kurbanların ‘şeref defteri’ni bile tutarlarmış. İslam dünyasının medar-ı iftiharı olan Nizamülmülk ve Selahaddin Eyyübi gibi ‘hainleri’ de temizlemeyi planlamışlar, ilki şehid olurken ikincisi suikasttan kılpayı kurtulmuştur. Nihayet bellerini kırmak Hülagü’ye, melanetlerine son vermekse Baybars’a nasip olmuştur. Zaman zaman dışarıdan yardım da alan bir cinayet şebekesi ve eli kanlı örgüt olarak on yıllarca Sünni İslam âlemine darbe üstüne darbe indirmiş bulunan Haşhaşilerin yaptıklarını Hizmet Hareketi mensuplarına yakıştırmak anakronizme düşmek bir yana, hakkaniyetle bağdaşmamaktadır.”
Gazeteci-yazar Ali Bulaç: “Çok sakıncalı bir ifade olarak görüyorum. Çünkü Haşhaşiler bir yer altı teşkilatıdır. Bir suikast timidir. Başta devlet görevlilerini ve kamu görevlilerini hedef alan bir örgüttü. Ayrıca bunlar esrar aldıkları için ne yaptıklarını bilmezlerdi. Bugün hükümet ve bazı yazarlar tarafından bu cemaate, cemaat üyelerine hamlediliyor. Bu çok tehlikeli ve çok yanlış bir şeydir. Bu durumda cemaate mensup bütün insanlar haşhaş kullanan birer ‘Haşhaşi’ oluyor. Birer suikastçı, terörist oluyor. Bu, toplumda ciddi gerginliklere sebebiyet verebilir. Başbakan bunu nasıl kullandı, niye kullandı anlayamadım. Doğrusu çok garipsedim. Bu toplumda büyük bir huzursuzluk yaratır. İnsanların birbirine tavrını ve yaklaşımını değiştirir. Biri diğerine karşı tavır koymaya, hatta gardını almaya başlar. Bu çeşitli ihbar ve ispiyonlara yol açar. Belki de arkasından gelecek bir darbenin gerekçesi olarak dahi kullanılabilir. Ben bunu çok yanlış buldum ve gerçekten çok tedirginlik duydum.”
MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri: “Başbakan, benim de dahil bu ülkedeki herkesin başbakanı. Ancak öyle davranmıyor. Başbakan’ın bölücü bir dilden ziyade birleştirici üslupla konuşması gerekir. PKK’nın Hizmet Hareketi’ni tanımlamak için kullandığı bütün argümanlara sarılıyor. Başbakan, terör örgütünü yanına alıp Hizmet Hareketi’ni ‘örgüt’ ilan ederek yeni bir ittifak arayışı içinde. Amacı hem Hizmet hareketi’ni PKK’dan boşalan örgüt kadrosuna dahil etmek hem de gündemi değiştirip yolsuzlukların üzerini örtmek. Tarihte Haşhaşilerin ve Hasan Sabbah’ın ne olduğu belli. Haşhaşiler tarihte Türk milletine karşı büyük provokasyonlara imza atmış bölücü bir örgüttür. Amacı, huzuru ve ülkeyi parçalamaktır. Hizmet Hareketi ise bu ülkede tamamen gönüllü duyarlılıkla ülkenin bölünmemesi için Güneydoğu başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında gençler terör örgütlerinin eline düşmesin diye çırpınan bir inisiyatiftir. Başbakan’ın iddiasının aksine bir örgüt değil, teröre karşı gençleri korumaya çalışan bir yapıdır. Bize göre ‘Haşhaşi’ bölücü olandır. Dolayısıyla Başbakan, Haşhaşi arıyorsa aynaya bakması yeterlidir.”