Gündem

Zaman yazarı: Ergenekon davası benzeri bir Dolmabahçe davası gündemde olacak, devlet başka türlü düzen tutmaz

"Arınç'ın sözcülüğünü üstlendiği çekirdek kadro, savaş ilanını usulüne uygun tamamladı"

05 Şubat 2016 13:15

Zaman gazetesinin akademisyen yazarı Mümtaz’er Türköne, Bülent Arınç’ın geçen hafta sonu ‘’Cumhurbaşkanı’nın Dolmabahçe görüşmesinden haberi vardı’’ çıkışının AKP içindeki Arınç’a yakın ekibin savaş ilanını tamamladığını ve önümüzdeki süreçte Ergenekon Davası benzeri bir Dolmabahçe Davası yaşayabileceğini yazdı.

Bugünkü köşesinde devletin düzen tutması için uzun soluklu ve geniş sanık kadrolu bir dava açılacağını söyleyen Türköne, bugünün güvenlik bürokrasisi ve silah yığınağı yapan PKK'ya "dokunmayın" diyen valiler, yan yana sanık sandalyesinde oturacağını da vurguladı.

Türköne’nin yazısının tamamı şöyle:

Türkiye Cumhuriyeti'nin işbaşındaki resmî hükümetinin veya kanunî yetkilerini kullanan devlet kurumlarının değil, anayasaya aykırı, "fiilî yetkiler" kullanan Saray iktidarının saplandığı bataklıktan geliyor sesler.

 Bu fiilî yetkilerle Saray, devletin bekasını, ülkenin ve milletin güvenliğini yakından ilgilendiren Kürt Sorunu konusunda inisiyatif kullandı. Dolmabahçe Mutabakatı dar bir kadro ile sürdürülen Çözüm Süreci'nin nihayetinde, Saray'ın uhdesindeki işte bu inisiyatifin eseriydi. Çözüm süreci boyunca PKK'nın kentlere yaptığı yığınaklar, kazdığı tüneller ve bu sürece bağlı olarak geliştirdiği strateji Türkiye'yi büyük bir felaketin eşiğine getirdi. Sur'dan, Cizre'den gelen haberler daha başlangıç; PKK baharın gelmesiyle birlikte büyük bir saldırıya geçecek. Suriye iç savaşında kaybettiğimiz avantajlar ve uluslararası konjonktür PKK'nın önünü açtı. Suriye'de Fırat'ın batısı için verilen jeostratejik kavganın yankıları Türkiye'nin Güneydoğu'sundan geliyor.

Dolmabahçe mutabakatı (veya Erdoğan "mutabakat"ı kabul etmese de yapılmış ve sonuçları ilan edilmiş Dolmabahçe görüşmesi), bu hayatî meselenin nasıl basit siyasî çıkar hesapları ve başkanlık hayalleri için harcandığının kanıtı olarak tartışma gündemindeki yerini yeniden alıyor. Arınç, sözcülüğünü üstlendiği kesimler adına iktidar mücadelesinde ön fona Dolmabahçe Sarayı'nın ihtişamını, arkada ise Sur'un, Cizre'nin harabelerini yerleştiriyor. Devlet göz göre göre PKK'nın oyununa getirilmiş. Suçlu kim? Bülent Arınç bize suçlunun eşkalini eksiksiz ve canlı bir portre halinde veriyor.

Kılıçdaroğlu'nun Grup Toplantısı'nda, sadece  Diyarbakır'da Çözüm Süreci boyunca PKK'nın Sur'a silah yığınağını haber veren 400 ihbarın geldiğini, Vali'nin her seferinde "karışmayın" talimatı verdiğini boşuna gündeme getirmiyor. Dolmabahçe Mutabakatı'nın gündeme gelmesi, Saray için 17/25 Aralık'tan daha korkutucu bir tehlike. Su ısınıyor.

AK Parti iktidarının, geleneksel devlet aklı tarafından kabul görmesinin, hiç olmazsa tahammül gösterilmesinin en önemli sebebi Kürt meselesi idi. Türkiye'nin her köşesinden oy alabilen bir partinin iktidarda olması devletin tek parça halinde kalmasının da garantisiydi. Asker, yüksek bürokrasi ve yargı, uzun süre debelendikten sonra bu yüzden iktidarla uyum içine girdi. Toplumsal barış arayan aydınlar, medya ve  özel sektör bu yüzden destek verdi. Hiç yabana atmayalım: Özellikle 2009'dan sonra Kürt sorunu üzerindeki yasakların, engellerin yükü kalktı. Kürt sorunu Kürtçe sorunu olduğu ölçüde çözüldü. Etnik sorun hafifledi; geriye bu sorunun bakiyesi olarak PKK veya terör sorunu kaldı. Dolmabahçe mutabakatı işte bu terör sorununun, ele geçen en değerli fırsatta, doğrudan Saray'ın ince siyasî çıkar hesapları yüzünden nasıl eline yüzüne bulaştırdığının hafızalara kazınan somut kanıtı. İmralı Günlükleri'ni, Ezgi Başaran'ın tefrikasından da takip edebilirsiniz. Bu günlüklerde Öcalan'ın,  kısa günün kârı peşinde koşan kurnaz tüccar gibi ilk seçimle ve başkanlıkla meşgul muhatabını, parmağının ucuna takıp nasıl oynattığını izleyebilirsiniz. Unutmayın ki bugün Sur'da Cizre'de karşımıza çıkan ve giderek yayılma istidadı taşıyan felaket tablosu bir sonuç; ve bu sonuç Çözüm Süreci boyunca PKK'yı silah ve mühimmatıyla şehirlere yerleştiren, ihanet ölçüsündeki aymazlığın ve bilinçli hataların eseri.

Şimdi bu hataların hesabı sorulacak, ve işler yeniden yoluna sokulacak. Ergenekon veya Balyoz gibi geniş sanık kadrosu olan uzun soluklu bir dava, muhtemelen "Dolmabahçe davası" adıyla gündemdeki yerini alacak. Bugünün güvenlik bürokrasisi ve silah yığınağı yapan PKK'ya "dokunmayın" diyen valiler, yan yana sanık sandalyesinde oturacak. Devlet başka türlü düzen tutmaz.

Saray'a muhalif AK Parti çevrelerinin gördüğü ışık işte bu. Özellikle Güneydoğu'da PKK ile güvenlik güçleri arasında sıkışan halkı rahatlatmak ve yeni bir başlangıç yapmak gerekiyor. PKK'nın Kürtlerin özgürlüğünün değil, yöneteceği toprağın peşinde olduğunu Kürtler de anladı. AK Parti'nin kimyasına uygun, ama kadrosu yenilenmiş bir iktidarın önünün açılacağını hesaplayan Arınç'ın sözcülüğünü üstlendiği çekirdek kadro, savaş ilanını usulüne uygun tamamlamış oldular.

Artık Dolmabahçe'yi, gelecekte 2012-2016 yılları arasına tarihlenecek olan (17/25 Aralık'ın bitiremediği) "otokrasi macerası"nın sonu olarak takip edebilirsiniz.

İlgili Haberler