AKP'nin yüzde 49.95'le tek başına iktidar olduğu 2011 Genel Seçimi sonrası "Türkiye için çok çetin süreçler başlayacak. Çok yakın zamanda şiddetli fırtınalar kopacak ve cemaat ağır imtihanlara tabi tutulacak" öngörüsünde bulunan Zaman yazarı Ali Ünal, "Öyle görünüyor ki, Tayyip Erdoğan, Hizmet'le savaşını sürdüredursun, Hizmet'i tam 'Bitirdim!' dediği noktada, bu savaşta müttefiki, ama kendisini hep devirme planları yapmış çevrelerin planları içinde boğulurken, elini kurtuluş adına Hizmet'e uzatacak ama, kaderin hikmet ve adaleti, o eli geri itecek" yorumunda bulundu.
Ali Ünal'ın Zaman'da "Bugün müttefik olanlar yarın düşman olunca" başlığıyla yayımlanan (23 Kasım 2015) yazısı şöyle:
Erdoğan, bütün iktidar güç ve imkânlarını kullanarak Hizmet'e karşı yürüttüğü savaşın sebebini açıklıyor: “Bana ihanet ettiler.” Demek ki, iktidar, hattâ Türkiye demek, Erdoğan demek.
Ayrıca, AKP'nin Yeni Türkiye'sinde bir pastaneden baklava çalan bir çocuğu polis takip eder, yargı da cezalandırabilir; fakat hukuk AKP'nin bakanlarına ve çocuklarına işletildiği zaman bu, ihanet olur. Oysa hukuk, herkes içindir ve herkes, hukuk önünde eşittir. 17/25 Aralık'ın ortaya çıkardığı tablonun çok azı bile hukukun hakim olduğu bir ülkede ortaya çıktığında sorumlular istifa edip, hukuka teslim oluyorlar. Ama “Yeni Türkiye”de bu, iktidarın başına ihanet oluyor.
Erdoğan, Hizmet müesseselerine çökülmesini de, “Halktan alınanı halka iade etmek.” olarak niteliyor. O müesseseler, halktan alarak değil, halkın gönüllü infakıyla, vermesiyle kuruldu. O halk, o müesseselere onlardan alınan 105 bin lira maaşlı kayyımlarla çökülmesini, iade değil, gasp olarak niteliyor. Kaldı ki, bir işadamının tek bir gayr-ı hukukî işlemi olmadan, “mükemmellik”le kazandığı servetinin üzerine çökmek, kimin malını kime vermek oluyor?
Erdoğan, Hizmet'le savaşını “kendisine ihanet”le açıklarken, gerçeğin tamamını da söylemiş olmuyor. Çünkü Erdoğan, daha 2004 yılında Cemaat'i bitirme kararına imza atmış; dershaneleri iktidara geldiğinden beri kapatma niyeti taşıdığını da itiraf etmişti. Fehmi Koru, 4 Mayıs 2009 tarihli yazısında, “Cemaat'in mübalâğalarla anılmasını, birilerinin Cemaat üzerinden ciddî hesaplaşma planları yapıyor olması”yla izah ediyordu. Erdoğan, söz konusu planlar gibi, sürekli kendisini de devirme planları içinde olmuş çevrelerle ittifak halinde, üzerinde yükseldiği Hizmet'e savaş açmakla, Hizmet'in asıl iyi niyetli desteğine ihanet etmiş olmuyor mu?
Erdoğan, Hizmet'le savaşını kazanıp, Hizmet'i bitirebilir mi? (1) Erdoğan, Allah'ı unutmuşçasına savaş veriyor; oysa akıbet, daima tâkvanındır. (2) Erdoğan, bir ferd-i fâni; Hizmet ise sosyal-dinî-fikrî-ilmî-manevî bir akım; bu tür akımlar, hiçbir zaman bitirilememiştir ve bitirilemez. (2) Cumhuriyet'in ilk çeyrek yüzyılında tek parti iktidarı, daha sonra askerî darbeler, Risale-i Nur'la, benzeri akımlarla hep mücadele etti. Sonuç? (3) Bir vatandaş anlatıyor: “Annem, Erdoğan'a toz kondurmuyordu. Derken, geçen ay bankadan çekiverdiğim yaşlılık maaşını 100 lira eksik verdim. Sebebini sordu. ‘Erdoğan, seçim masrafı olarak bu ay emeklilerin maaşından 100 lira kestirmiş.' dedim. Annem, bu defa, ne kadar beddua varsa Erdoğan'ın üzerine boca etti.” Erdoğan, 100 liraya dinini de, âhiretini de, ülkesini de satabilecek en çürük bir zemine, Hizmet ise dünya adına beklentisizlik ve “Hocaefendi'nin bir tebessümünü bütün servetime değişmem.” civanmertliği üzerine oturuyor. (4) Russel, Gibbon gibi ilim ve düşünce insanları, Hıristiyanların Roma'yı dize getirmesini onlardaki ahlâk, fedakârlık, sabır, iffet gibi faziletlere, bilâhare Müslümanlar karşısındaki mağlûbiyetlerini ise bu faziletleri yitirmelerine ve Müslümanların bu faziletlere sahip olmasına bağlarlar. Hizmet, bu faziletlerle donanmıştır. (5) Erdoğan, kendi itiraflarıyla, bir mevkie 5 tane ehil eleman yetiştiremeyen 100 “Müslüman” vakıf üzerine; kamu malından, resmî ihalelerden beslenenler, devlet kapısını geçim kapısı görenler üzerine; 1995'te yüzde 22 ile iktidara getirdiği RP'yi 7 yıl sonra yüzde 2'ye düşüren bir zemine; Hizmet ise bir mevkie 100 tane dört dörtlük eleman yetiştirebilme ve bulunduğu her yeri hizmet fırsatı görme üzerine oturuyor.
Öyle görünüyor ki, Erdoğan, Hizmet'le savaşını sürdüredursun, Hizmet'i tam “Bitirdim!” dediği noktada, bu savaşta müttefiki, ama kendisini hep devirme planları yapmış çevrelerin planları içinde boğulurken, elini kurtuluş adına Hizmet'e uzatacak ama, kaderin hikmet ve adaleti, o eli geri itecek.