Dünya

Yurt dışındaki Türklerin kimlik sorunu: Alman olmak ya da olmamak; işte bütün mesele bu mu?

"Ne yaparlarsa yapsınlar Alman olarak asla kabul edilmeyecekleri duygusuna sahipler"

19 Ağustos 2018 20:36

İlkay Gündoğan ve Cenk Tosun ile birlikte Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la Londra'da yaptığı görüşme ve çektirdiği fotoğraf nedeniyle Almanya'da bazı çevrelerce eleştirilen yıldız futbolcu Mesut Özil’in ‘ırkçılık’ eleştirisi yaparak Alman Milli Takımı’nı bırakmasının ardından başlayan tartışma devam ediyor.

Almanya'da neredeyse 3 milyon Türkiye kökenli insan var, bu Almanya'nın en büyük azınlık grubunu oluşturuyor. Türk nüfusun büyük çoğunluğu, 50'ler ve 60'larda ülkeye işçi olarak giden göçmenlerin 2. ya da 3. nesil yakınları. 

NBC'den Saphora Smith, Andy Eckardt ve Gizem Sade'nin hazırladığı haber, Almanya'daki Türk kökenlilerin yaşadığı "Alman olmak ya da olmamak" ikilemine ışık tutuyor:

Duisburg'da restoran sahibi Harun Kiki ise 18 sene önce Türkiye'den göç etmiş. Kiki, Almancayı tam olarak konuşamıyor ve günlük hayatta eşinin Almancasına bağlı olarak yaşıyor.

Harun Kiki "Alman komşularım benimle konuşmaya çalışıyor ama ben onlarla tam olarak diyalog kuramıyorum." diyor ve ekliyor "Bazen kendimi küçük bir çocuk gibi hissediyorum. Duygularımı net bir şekilde ifade edemiyorum."

"Almanca öğrenmiş olmam gerektiğini kabul ediyorum ancak..." 

43 yaşındaki Harun Kiki, zamanının çoğunu yaşadığı şehir Duisburg'da Türk toplulukla sarmalanmış olarak geçiriyor. Kiki, paralel bir toplum içerisinde yaşıyor olmakla suçlanabilirdi. Ancak Harun Kiki'ye Türkiye'den gelip entegrasyon konusunda başarılı olamamış Türk kesime örnek olarak algılanabilir mi diye sorulduğunda, buna sıcak bakmadığını gösteriyor.

"Almanca öğrenmiş olmam gerektiğini kabul ediyorum. Ancak şunu da söylemem gerekir ki benim 40 kişiye iş verdiğim işletmem var ve ben burada vergi ödüyorum." diyor Harun Kiki.

Kiki kendi çabalarıyla bir yere gelmiş, başarılı ve lüks restoranını işleten bir iş adamı ve yerel ekonomiye katkı sağlıyor. Harun Kiki'nin restoranında genelde Türkçe konuşuluyor. Böylelikle neredeyse 20 sene Almanca öğrenmemesinin nasıl mümkün olduğunu görmek kolaylaşıyor.

"Kendimi burada Türkiye'de gibi hissediyorum"

Restorandan birkaç adım ötedeki Marxloh mahallesinde daha fazla Türk restoranına rastlanıyor ve hafif bir ezan sesi duyuluyor. Bu mahalle ülkenin en büyük camilerinden birini ve Avrupa'da evlilik hazırlığı yapan Türkiye kökenli çiftler için "Wedding Mile" isimli bir gelinlik mağazasını barındırıyor.

Mahalle, Türklerin yoğunluğuyla şehrin geri kalanından ayrıldığını hissettiriyor. Gelinlik mağazasıyla aynı caddedeki hediyelik eşya mağazasında çalışan Ayşe Kara, "Kendimi burada Türkiye'de gibi hissediyorum" diyor ve ekliyor: "Ailem de burada ve güzel Türk yemekleri için çok uzağa gitmem gerekmiyor."

"Kalbim hala Türk"

Almanya'da temizlik işçisi Mehmet Uzan ise Almaya Milli Takımı'ndan ayrılırken "biri Türk biri Alman" iki kalbi olduğunu söyleyen Mesut Özil'den farklı olarak, "Kalbim hala Türk" diyor. Uzan'ın babası 66'da işçi olarak gelip Ford otomobil tesisinde çalışmaya başlamış.

Mehmet Uzan, Almanya'da doğup büyümesine rağmen Alman vatandaşlığı yerine Türk vatandaşı olmayı seçmiş. Bu karar Almanya'da oy kullanamayacağı anlamına geliyor. Uzan, Almanya'da tam olarak hoş karşılanmadığını ve kendini buraya ait hissetmediğini söylüyor. Kimliğinin atalarının gelenek ve göreneklerine göre şekillendiğini ifade ediyor.

Uzan kendini Almanya'ya ait hissetmemekte yalnız değil. Uzmanlara göre Almanya'daki Türkiye kökenli 2. ve 3. nesil bireyler de benzer şekilde kafa karışıklığı yaşıyor.

"Ne yaparlarsa yapsınlar Alman olarak asla kabul edilmeyecekleri duygusuna sahipler"

Duisburg kentinin bağlı olduğu eyalette mülteci ve entegrasyondan sorumlu yetkili Serap Güler, genç neslin kimlik krizi içinde olduğunu ifade ediyor. Güler, büyükanne ve babaları Almanya'ya gelmiş insanların kimlik sorunlarıyla mücadele ettiğini söylüyor. Güler'e göre "Ne yaparlarsa yapsınlar, ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, ortaya ne koyarlarsa koysunlar Alman olarak asla kabul edilmeyecekleri duygusuna sahipler."

Bu onları, Türkiye hakkında bilgileri ve Türkçeleri kısıtlı da olsa kendilerini daha çok Türk hissetmeye sevk ediyor.

"Almanlar bile 'Alman olmanın ne demek olduğunu' gerçekten bilmiyor"

Toronto Üniversitesi Munk School of Global Affairs'in direktörü Randall Hansen, göçmen ailelerin çocukları ve torunlarının, sonradan gelen ailelerine göre daha az kabul edilmiş hissinin sık rastlanan bir durum olduğunu söylüyor.

Hansen "Aileleri geldiğinde sadece bir iş bulmak, rahat bırakılmak ve sokakta saldırıya uğramamak onları memnun ediyordu. Fakat orada doğanlar, herhangi bir Almanla aynı şekilde muamele görme beklentisi içerisindeler" diyor.

Hansen ayrıca Almanya'da asimilasyonun zor olabileceğini, bunun sebebininse Almanların kendilerinin bile "Alman olmanın ne demek olduğunu gerçekten bilmemesi" olduğunu ifade ediyor.

Amerika Birleşik Devletleri'nde "aynı potada erimek" üzerine kurulu bir konsepti olduğunu, Kanada'nın çok kültürlü bir toplum anlayışını öne sürdüğünü, Fransa'nınsa açık bir ulusal kimlik anlayışına dayalı olumlu bir asimilasyon modelini uyguladığını söyleyen Hansen, Almanya'nın bu geleneklerden hiçbirinin içinde değerlendirilemediğini belirtiyor.

Hansen'e göre Almanya'da bağlayıcı bir kimlik anlayışı varsa bu "anayasaya dayalı bir yurtseverlik" olabilir. Hansen bunun hukukun üstünlüğü inancı, kadın ven etnik azınlıkların hakları gibi liberal değerlere geniş destek olarak tanımlanabileceğini söylüyor.

"Türk mü Alman mı olduklarına karar vermeliler, ikisi birden olamazlar"

Almanların bazıları, özellikle kendilerini cesur ve bariz şekilde gösteren Türk kökenli bireylerin Türklükleriyle gurur duymalarını kabullenmekte zorluk yaşıyor.

Emekli elektrikçi Heinz Bandurski "Evi kaplayan boyda Türk bayrağını dalgalanırken görmekten hoşlanmadığını" söylüyor. Duisburg-Laar Mahallesinde yaşayan 73 yaşındaki Bandurski, "Türk mü Alman mı olduklarına karar vermeliler, ikisi birden olamazlar" diyor ve Alman olmanın Alman yaşam tarzını benimsemek anlamına geldiğini düşündüğünü ekliyor.

Bandurski ayrıca, Türk asıllı insanların kendilerini Almanya'da evlerinde hissetmediklerine şaşırmadığını çünkü bazılarının kendini soyutladığını söylüyor.

"Biz birlikte büyüdük; hem Alman hem de Türk olabilirsin"

Öte yandan Almanya'da Türkiye kökenli herkes kendini iki kimlik arasına sıkışmış hissetmiyor. Amcası Harun Kiki'nin restoranında çalışan 21 yaşındaki Kaan Akuslug, kendini yarı Alman yarı Türk hissettiğini ifade ediyor.

Akuslug, "Hem Alman, hem de Türk arkadaşlarım var" derken hiç ırkçılık ya da yabancı düşmanlığına maruz kalmadığını belirtiyor.

"Biz birlikte büyüdük." diyor Kaan Akaslug, "Hem Alman hem de Türk olabilirsin."