Sağlık

'Yüksek ateş ve grip otizme neden olabilir!'

Danimarkalı araştırmacı Atladottir: Araştırmada, hamilelik esnasında grip, yüksek ateş geçiren veya antibiyotik kullanan kadınların yüzde 99’u ‘otistik olmayan’ çocuk dünyaya getirdi

13 Kasım 2012 20:00

Danimarka’da yapılan bir araştırmaya göre, hamilelik sırasında yaşanan yüksek ateş veya gribin, otizme neden olabileceği açıkladı. Danimarkalı bilim adamları kesin sonuç anlamında çekimser bakarken, ABD'li uzmanlar ise benzer sonucun geçmişte yaptıkları araştırmalarda da elde edildiğini ifade etti.

Bilim adamlarının, otizmin hamilelikte yaşanacak yüksek ateş ve grip nedeniyle ortaya çıkabileceğini ileri süren bulgular elde ettiği bildirildi.

Yapılan araştırmaya göre, Danimarka'da 1997 ile 2003 yılları arasında çocuk sahibi olan anneler ve dünyaya getirdikleri 97 bin çocuk takip edildi. Çalışma kapsamında yapılan gözlemlerde, 97 bin çocuktan 976 tanesine otizm teşhisinin konulduğu belirtildi.

Ortaya çıkan bulguların, hamileliğin ilk ve son üç ayında grip rahatsızlığı veya uzun süreli yüksek ateş çeken kadınlarda, otistik çocuk doğurma riskinin arttığına işaret edildi.

Araştırmada yer alan Danimarka’nın Aarhus Üniversitesi’nden Hjördis Osk Atladottir, elde edilen bulguların net olarak kabul edilebilmesi için daha fazla araştırma yapılması gerektiğine işaret etti.

MyHealthNewsDaily sitesine e-posta ile yorumda bulunan Atladottir, “Araştırmada, hamilelik esnasında grip, yüksek ateş geçiren veya antibiyotik kullanan kadınların yüzde 99’u ‘otistik olmayan’ çocuk dünyaya getirdi” dedi.

Danimarka’nın Hastalık Kontrolü ve Gelişim Yetersizliğini Önleme Merkezi’nden Dr. Marshalyn Yeargin-Allsopp, yer almadığı araştırmanın sonuçları hakkında, “Kliniklerin hamile kadınlara uyguladıkları kontrol yöntemlerini bu araştırmaya göre değiştirmelerine gerek yok” dedi.


Sonuçlar dikkate alımalı


ABD’nin California Teknoloji Enstitisü’nde biyoloji profesörü olan Paul H. Patterson ise, “Elde edilen veri, annelerin grip enfeksiyonu veya uzun süreli yüksek ateş çektikleri halde otistik çocuk doğurma risklerinin iki kat arttığını gösteriyor” dedi.

Patterson, elde edilen sonuçların geçmişte yapılan bir araştırmayla aynı sonucu verdiğinin altını çizerek, “Danimarkalı uzmanların neden elde edilen sonuçlar hakkında bu kadar tepkisiz kaldığını anlamadım” ifadesini kullandı.

California Üniversitesi tarafından Mayıs ayında sonuçları açıklanan bir diğer araştırmada, Davis otizmle hamilelik döneminde yaşanan grip ve yüksek ateş arasında benzer bağlantıların bulunduğu açıklandı.

 Araştırma, kadınların hamileliklerinin ilk veya ikinci kısmında uzun süreli yüksek ateş geçirmeleri durumunda, otistik çocuk doğurma risklerinin arttığını gösterdiği ifade edildi.

ABD’de yapılan araştırmada yer alan bir diğer bilim insanı Irva Hertz-Picciotto, “yüksek ateş ve gribin otizme nasıl yol açtığı konusunda kesin bir bulgu bulunmadığını ancak bu hastalıkların erken beyin gelişimini olumsuz etkilediğini düşündüklerini” belirtti.

Picciotto, “Yanlış zamanda yanlış dokuda görülen enfeksiyonun, normal gelişim sürecini olumsuz etkilediğine dair giderek güçlenen delile sahibiz” dedi.


'Bilim henüz çocukluk dönemi yaşıyor'


ABD’li bilim kadını Picciotto, şeker hastalığı gibi rahatsızlıkların da otizmle bağlantısı olduğuna dair deliller bulunduğunu ancak bahsettikleri hastalıklarla otizmin arasındaki kesin bağlantıyı henüz kuramadıklarını belirtti.

Picciotto, günümüzde otizm vakalarını daha yeni anlamaya başladıklarına işaret ederken, California Üniversitesi’nden bir diğer araştımacı Coleen Boyle de, “Beş yıl önce bildiklerimizden çok daha fazla bilgiye sahibiz. Ancak bilim bu alanda henüz çocukluk dönemini yaşıyor” dedi.


Araştırmalar için çok vakit gerekiyor


ABD’li araştırmacıların, Erken Gelişim Keşfi Çalışması adını verdikleri program kapsamında, California, Colorado, Georgia, Maryland, Kuzey Carolina ve Pennsylvania eyaletlerinde 2 bin 700 çocuk üzerinde gözlem yaptıkları belirtildi. Araştırmada, otizme neden olabilecek faktörler tespit edilmeye çalışıldığı açıklandı.

Boyle, otizme neden olan çevresel faktörlerin tespit edilmesinin, genetik faktörleri tespit etmekten çok daha zor olduğunu belirtti.  Boyle örnek olarak, en son araştırmalarda elde ettikleri veriler için 1990’lara kadar uzanan arşivleri incelediklerini ifade ederek, “Sadece göz atılacak verinin toplanması için gereken süreyi bir düşünün” ifadesini kullandı.

Hertz-Picciotto ise “Çevresel faktörleri değiştirebiliriz, bu yüzden bu konuda daha dikkatli olmamız gerekiyor” dedi.