Dünya
Deutsche Welle

Yorum: Zafer Musul'a barış getirecek mi?

IŞİD karşıtı koalisyon savaşmayı bildiğini Irak’ın Musul kentinde gösterdi. Koalisyon örgütü yenmeyi başardıktan sonra barışı da başarmak zorunda. DW editörü Matthias von Hein bunun kolay olmayacağını savunuyor.

11 Temmuz 2017 15:54

Kanlı Musul savaşı dokuz ay sürdü. Kendine İslam Devleti adını veren IŞİD örgütü nihayet Irak'ın ikinci büyük kenti Musul’dan çıkarıldı. Cihatçılar sembolik önemi büyük bir kenti kaybettiler. Kentten çekilmeden önce, Ebu Bekir el Bağdadi'nin hilafet ilan ettiği El Nuri Camii'ni havaya uçurdular. Musul IŞİD'in yenilmezliğini sembolize ediyordu. 2014 yılında Irak askerleri kente doğru ilerleyen birkaç yüz militanla mücadele etmeyip bölgeden çekilmişlerdi.

Musul halkının durumu düzelir, geniş kesimleri tahrip olan kentin yeniden imarı için gerekli hazırlıklar yapılır ve halk bundan böyle güven içinde yaşayacağından emin olabilirse, Musul'un kurtarılması kutlama vesilesi olabilir. Ama bütün bunların gerçekleşeceği şüphe götürür. IŞİD toprak kaybetmiş olsa da bundan böyle de pazar yerlerine canlı bombalar gönderecektir. Aynı zamanda örgütün çekilmesiyle ortaya çıkan otorite boşluğunun kimin tarafından ve nasıl doldurulacağı da kestirilemiyor.

Eski düşmanlıklar mı hortlayacak?

Çıkarları farklı olan IŞİD karşıtı koalisyon ortaklarının ortak noktası örgüte beslenen düşmanlıktı. IŞİD belası Musul'dan savuşturulduktan sonra eski görüş ayrılıkları yeniden patlak verebilir. Musul ve çevresinde yeniden asker, polis ve Bağdat yönetimi gibi Şiilerin hâkim olduğu anti terör timleri, Sünni aşiret milisleri ve iki Kürt fraksiyonun peşmerge birlikleri arasında güç çekişmesi başlayabilir.

Her grubun niyeti farklı. Örneğin Kürtler Irak Kürt Özerk Bölgesi'nin bağımsızlığı için 25 Eylül'de referandum yapacaklar. Şii milislerin büyük bölümü de Musul'un kurtarılmasının ardından verilmesi beklenen bölgeden çekilme emrine direneceklerdir.

Bütün bu gruplar arasındaki çözümsüz anlaşmazlıkların yol açtığı ve bitmek bilmeyen kanlı mücadele aynı zamanda Şii ve Sünni mezhepleri arasındaki gerginlikten de besleniyor. Suudi Arabistan, Türkiye, İran üçgenindeki anlaşmazlık bölgesine Rus ve Amerikan süper güçleri de müdahil oluyor. Bu arada IŞİD'e karşı verilen mücadelenin ABD'nin 2003 yılında devletler hukukuna aykırı olarak Irak'a saldırmasının gecikmeli sonucu olduğu da unutulmamalıdır.

Musul'un geri alınmasında Irak ordusu ve milis grupları ağır kayıplar verdi. Karşılığında siyasi nüfuzlarını arttırmak ya da Musul'un yeniden imarından pay almak isteyeceklerdir. En ağır bedeli Musullular ödedi. Binlercesi öldü, 900 binden fazla kent sakini kaçmak zorunda kaldı. Sünni çoğunluklu Musul halkı hem IŞİD hem de koalisyon kuvvetlerinden korkuyor. İnsan hakkı örgütleri IŞİD karşıtı koalisyonu da savaş suçu işlemekle itham ediyor.

Yeniden imar için kaynak aranıyor

Musul'un daha önce kurtarılan doğu yakasında öfke ve memnuniyetsizlik artıyor. Altı ayda evlere elektrik getirilemedi, su halâ tankerlerle dağıtılıyor, törenle açılan okulların öğretmenleri maaş alamıyor. IŞİD'den kurtarılan Ramadi, Felluce ve Tikrit de harabeyi andırıyor.

Devletler topluluğu bir daha savaşı organize edip barışa karışmama lüksünden yararlanamaz. Musul'un yeniden imarı için muazzam mali kaynağa ihtiyaç olacak. Yapılacak yardımlar aynı zamanda sağlam bir yatırım yerine de geçecektir. Böylece haklarının yendiğini düşünen Iraklı Sünnilerin yarasına da merhem sürülmüş olur. Çünkü terör milisi IŞİD'in yükselmesine de haksızlığa uğramışlık duygusu yol açmıştı. Bundan böyle Musul'a hâkim olma mücadelesinden mutlaka kaçınılmalıdır.

© Deutsche Welle Türkçe

Matthias von Hein

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle