Bu yaşlı adamın Bosna-Hersek'te bıraktığı kanlı izler çok derin. Bosnalı Sırpların baş komutanı Ratko Mladiç, çeyrek yüzyıl önce cereyan eden Bosna Savaşı sırasında yıkıcı gücünün zirvesindeydi. Şimdi ise geleceğe ilişkin pek plan yapacak durumda değil. Bunda yalnızca çarptırıldığı ömür boyu hapis cezasının etkisi yok. Bu ceza, zaten bir pişmanlık göstermeyen Mladiç'in pek umrunda değilmiş gibi gözüküyor. Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde sergilediği taşkın tavırlar, daha önce bu kurum hakkında kullandığı "şeytani mahkeme" ifadeleriyle örtüşüyor. 75 yaşındaki Mladiç'in plan yapacak durumda olmamasının asıl sebebi, hastalığı ve muhtemelen yakında ölecek olması.
Ratko Mladiç gerçekleri kabullenmek istemiyor. Aynı Bosna-Hersek ve Sırbistan'daki milliyetçi şovenistler gibi. Hollanda'nın Lahey kentindeki mahkemeyi, tüm Sırplara karşı kullanılan siyasi bir araç olarak gören bu kesim, "kahramanlarının" ve suç ortaklarının şahsi suçlarını reddediyor ve böylelikle sıradan Sırp vatandaşların çoğunluğunu ideolojik olarak rehin alıyor. Lahey'deki mahkemenin de eleştirilecek bazı yanları olmasına rağmen, 1992 ile 1995 yılları arasında Bosna-Hersek'te Mladiç'in de verdiği emirler doğrultusunda yaşananlar göz önünde bulundurulduğunda, eski komutanın mahkeme karşısına çıkarılması tartışma götürmeyecek bir gereklilikti.
Davanın yerinde görülmesi gerekirdi
Keşke mahkeme binası Lahey'de değil de, Saraybosna'da, Belgrad'da veya Banja Luka'da olsaydı. O zaman, bu sözde kahramanın aslında izandan mahrum, bayağı bir canavar olduğunu yakından görmek mümkün olacaktı. Üzgün olduğu yönünde tek bir kelime etmeyen Mladiç'in, ne kurbanlarının yakınlarına ne de kendi askerleri arasında hayatını kaybedenlerin ailelerine söyleyeceği bir şeyi var. Ratko Mladiç tekrar dünyaya gelse, muhtemelen yine Ratko Mladiç olmayı seçecektir. Cezasını hak ediyor.
Yaşlı, genç, silahsız erkekleri kitlesel olarak kurşuna dizmek, tüm kuralları çiğnemek demek. Koca mahalleleri yıllarca top ateşine tutmak ve sivilleri sadistçe bir yaklaşımla av eğlencesi olarak görmek ise barbarlık. Yöredeki son Türkler bir buçuk yüzyıl önce Osmanlı İmparatorluğu ile bölgeden ayrılmış olsalar bile, Srebrenitsa'nın "kurtarılmasını" "Türklerden intikam" olarak gerekçelendirmek akıl tutulmasının ve ürkütücü derecede nefretin göstergesi. 1. Kosova Muharebesi'nin yapıldığı 1389 yılının hedeflerini 20. yüzyıla taşıyarak, 1995'teki tutumun düsturu olarak kabul etmek ise, çılgınca ve tehlikeli.
O dönemin propagandacıları günümüzde saygıdeğer devlet adamları
Ratko Mladiç en başından beri sadece, radikal Sırp şovenizminin ideolojisiyle gözü kararmış bir ölüm yumruğuydu. O dönem bu şovenizmin propagandasını yapan isimler – örneğin şu anki Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç – günümüzde saygıdeğer devlet adamları.
Kurbanlarının gözünde Ratko Mladiç sinik bir savaş tellali ve suçlu. Onları için tek memnuniyet kaynağı, görüşlerinin şimdi resmileşmiş olması. Komutası altında savaşmış birçok asker ve birçok Bosnalı Sırp için ise, bir kahraman ve "Sırp karşıtı adalet komplosunun" kurbanı olmaya devam edecek. Buna karşılık Boşnak milliyetçiler de "soykırımcı Sırplar" söylemlerine devam edecekler.
Yükselen popülizm
Popülizm Balkanlar'da da yükseliyor. Ancak bu endişe verici, zira Boşnak ve Sırp politikacılar arasında kalıcı bir uzlaşma olmadığı takdirde Bosna-Hersek için sürdürülebilir bir gelecek perspektifi imkansız.
Lahey vitrininde sergilenen bu canavarın hüküm giymesi de muhtemelen adalete susayanları tatmin etmeyecek. Ülke zaten bölünmüş durumda ve ruhen savaşın hüküm sürdüğü 1990'lı yıllarda sıkışıp kalmış durumda.
Ratko Mladiç hak ettiği cezayı aldı. Ancak bu karar ülke için bir umut işareti değil, Muhtemelen bunun için artık çok geç.
© Deutsche Welle
Dragoslav Dedović