Dünya
Deutsche Welle

Yorum: Sağın yükselişi durdurulmalı

Barbara Wesel, sağ popülist Norbert Hofer’in Avusturya’daki cumhurbaşkanlığı seçiminde kazandığı başarının bütün Avrupa için uyarı olması gerektiğini ve sağla mücadele zamanının geldiğini savunuyor.

26 Nisan 2016 15:17


Avusturya'daki cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda Avusturya Özgürlükçü Partisi'nin adayı Nobert Hofer'in en fazla oyu toplaması üzücü bir siyasi deprem olmuştur. Sonuç aynı zamanda bütün Avrupa için bir uyarıdır. Avusturya'da cumhurbaşkanının daha ziyade temsil yetkisine haiz olmasına rağmen ülkenin siyasi hayatına müdahale etmesi de mümkündür. Hofer Mayıs sonundaki ikinci tur oylamayı kazandığı takdirde sosyal demokrat – muhafazakar hükümet koalisyonunu feshedeceğini duyurdu. Çünkü bu durumda Hofer'in partisi Avusturya'da birinci sıraya yükselmiş olacak. Sonunda Macaristan ve Polonya'da olduğu gibi Avrupa Birliği'nin bir ülkesinde daha sağ popülist hükümet işbaşına gelebilecek.

Kitle partileri intihar mı ediyor?

Avusturyalı yorumcular, eski kitle partilerinin adaylarının düşük oy almasını ve Özgürlükçü Parti'yi dışlama eğilimini muhafazakâr ve sosyal demokrat partilerin kendi değerlerine sırt çevirmek olduğunu dile getiriyorlar. Avusturya Başbakanı Faymann mülteci krizinde Almanya Başbakanı Angela Merkel'in en güçlü ortağıyken şimdi onun en çetin karşıtlarından biri olup çıktı. Ama bu manevranın seçmen üzerinde etkisi olmadı. Eskiden aşırı milliyetçi öğrenci derneği üyesi olan Hofer'e bir yandan saldırıp, diğer yandan ayak parmakları üzerinde etrafında dolaşmak sonuç vermedi.

Partinin en güçlü ismini cumhurbaşkanlığına aday göstermekten vazgeçmesi iki partiye de yaramadı. Eski büyükler tanınmış kişilerin yerine seçimi kazanmaya pek niyetli görünmeyen adaylar çıkardılar. Buna ancak ölüm korkusuyla siyasi intiharda bulunmak denebilir. Viyana'da dramatik siyasi hatalar yapılmıştır. Çünkü 20'inci yüzyılın tecrübeleri iktidarı ele geçiren sağı oradan uzaklaştırmanın ne kadar zor olduğunu gösteriyor.

Farklı olmalarına rağmen hepsi aynıdır

Doğu Avrupa'daki aşırın sağın yükselişine Romanya, Slovakya ve Macaristan'da tanık olundu. Sağ popülist partiler Avusturya, Fransa ve Danimarka gibi uzun demokratik geleneğe sahip ülkelerde de başarılı olabiliyor. Polonya'nın iktidar partisi demokratik kurumları söküp atıyor, basın özgürlüğünü kısıtlıyor ve birkaç ay zarfında ülkeyi izolasyona sürükleyebiliyor. Sağ milliyetçiler iktidara geldikten sonra konumlarını sağlama alabilmek için demokrasiyi tasfiye ediyorlar. Yeni aşırı sağcılar farklı renkler taşısalar da aslında birbirlerine çok benziyorlar.

Avrupa'daki bu trende seyirci kalınamaz. Durumun değişmesini isteyenin acilen harekete geçmesi gerekir. İlk adım, aşırı sağa itibar kazandırmamak olmalıdır. Çünkü anti demokratiklik, ırkçılık, milliyetçilik, İslam ve yabancı düşmanlığı kabul edilemez.

Küreselleşmenin olumsuz sonuçlarına milli sınırların gerisine çekilmekle karşılık verilemeyeceğini anlatmalıyız. Yoksa Avusturya, Slovakya ve Macaristan finans sermayesinin ya da Çin'in ilerleyişinin önüne tek başlarına geçebileceklerini mi sanıyor? Bu gibi vaatler saçmadır. Ne kadar anlamsız olduğunu anlatmalı ve daha tutarlı alternatifler sunmalıyız. Eski halk partilerinin yeniden küreselleşmenin kurbanlarıyla ilgilenmesini sağlamalıyız. Kitlelerin memnuniyetsizliği siyasi bomba gibi patlamaya müsaittir.

Geçmiş daha iyi değildir, sadece eskimiştir

Sağ partilerin propagandasını yaptığı ‘eskinin iyi günlerine' dönmek artık mümkün değildir. Çünkü ‘eskidir' ama ‘iyi' değildir. Hele ‘şimdiki zamandan' hiç iyi değildir. Aydınlatıcı olmalıyız. Hayatın sözde kolay olduğu günlere dönmenin nostaljik arzusu anlayışla karşılanabilir. Hepimizin böyle düşündüğü zamanlar olmadı mı? Yapılabilecek tek şey geleceği daha iyi şekillendirmek olabilir. Sağın tarihi tahrif edişine Polonya'da tanık oluyoruz. Bu gelişme karşısında Avrupalı demokratları bekleyen görev, sağ popülizmden korkmak yerine onunla mücadele etmektir.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle