İstanbul'daki 23'üncü Dünya Enerji Konferansı sırasında bir araya gelen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki zirvede Suriye krizi yerine bu kez enerji konuşuldu.
İki lider kongredeki konuşmalarında enerji politikasıyla ilgili açıklamalar yapıp geleceğe dair vizyonlarını dile getirdiler. Zirve sırasında Rus doğalgazını Karadeniz'den Trakya'ya taşıyacak olan ‘Türk Akımı' adındaki nakil boru hattı ile ilgili imzalar da atıldı.
İlişkilerde tedrici normalleşme
İlk bakışta Erdoğan ile Putin'in hızlı bir şekilde yakınlaştıkları izlenimi doğuyor. İki ay içinde üç kez bir araya gelen Putin ve Erdoğan arasındaki diyalog Türkiye Cumhurbaşkanı'nın 9 Ağustos'ta Putin'i Sankt Petersburg'da ziyaretiyle başlamış ve Çin'deki 20'ler Grubu zirvesi sırasında da ikili görüşme yapılmıştı. İki lider buluşmalar dışında da iki kez telefonla uzun uzun görüştüler.
Moskova ile Ankara arasında Batı açısından düşündürücü, hatta problem doğurabilecek bir eksen mi kuruluyor? Avrupa Birliği ve NATO'yu yakından ilgilendiren bu soruya net bir ifadeyle ‘hayır' yanıtı verilebilir. Erdoğan ve Putin Suriye krizinde tamamen zıt görüşteler. Bölgeyle ilgili jeo stratejik planları birbirine ters düşüyor.
Suriye krizinde karşılıklı tolerans
Rekabet 2015 Kasımında bir Rus savaş uçağının Türk jetleri tarafından düşürülmesine kadar tırmanmış, bunun üzerine Rusya Karadeniz bölgesindeki ezeli düşmanına karşı propaganda ve yaptırım savaşı açmıştı. İki aydır tanığı olduğumuz gelişmeler, Batı karşıtı politikalar izleyen iki muktedirin, en azından ikili ilişkileri normalleştirebilmek için savaş baltasını toprağa gömmelerinden başka bir şey ifade etmiyor. Putin ortak basın konferansında Türk sebze ve meyvesine uygulanan ambargonun derhal kaldırılacağını duyurdu. İki ay önceki St. Petersburg buluşmasında Putin ithalat yasağını kaldırmaya hazır değildi.
Suriye konusunda tarafların susmak ve göz yummak çizgisinde buluştukları anlaşılıyor. Ankara, Rusya'nın Esad'ı desteklemesine ve Suriye'deki askeri mevcudiyetini arttırmasına ses çıkarmıyor, Moskova de Türk ordusunun Suriye'nin kuzeyine girmesini büyütüp mesele yapmadı. Kısa süren ortak basın konferansında daha fazla kan dökülmesinin önlenmesi ve Halep'e insani yardım ulaştırılmasının gerekliliği vurgulandı. Putin'in Türkiye ile ortak yanlarına işaret etmekten çok eleştiri oklarını ABD'ye yönelttiği dikkat çekti.
Erdoğan Türkiye'yi enerjinin süper gücü yapmak istiyor
İki liderin enerji konusundaki sözleri daha verimliydi. En fazla ortak çıkarların ve ilerlemenin enerjide odaklandığı görülüyordu. İki yıldır hazırlığı yapılan ‘Türk Akımı' için imzalar atıldı. Boru hattı iki paralel koldan oluşacak. Birinci hattan Trakya'ya, ikinci hat üzerinden ise Yunanistan ve muhtemelen İtalya'ya Rus doğal gazı ihraç edilecek. Bu, kârlılığını arttıracak olması bakımından Rus enerji devi Gazprom açısından iyi bir gelişme. Karşılığında Türkiye Rus gazına daha az para ödeyecek.
Anlaşma, istihdama yarayacağı için Yunanistan'ı da sevindirecek. Ukrayna ise işbirliğini endişeyle izliyor. Vladimir Putin doğalgaz ihracatında Ukrayna'yı devre dışı bırakma hedefine bir adım daha yaklaşmış olacak. Uluslararası doğalgaz ve enerji merkezi konumuna gelmeyi uman Bulgaristan da ‘Türk Akımı'nı herhalde olumlu karşılamayacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Enerji Kongresi'ndeki konuşmasında Türkmen gazının transit hattı olmaya da talip olduklarını ve enerji ihtiyacının yüzde 10'unu nükleer enerjiyle karşılamayı planladıklarını bir kez daha dile getirdi.
Akkuyu nükleer enerji santralinin Rusya tarafından kurulacak olması Putin'i gururlandırıyor. Rusya Devlet Başkanı fosil enerji hammaddelerini ve nükleer enerjiyi yenilenebilir enerjiye tercih ediyor. Bu konuda Erdoğan ile aynı görüşte olmalarından memnuniyet duyuyor. Ankara – Moskova ekseni kurulacaksa, bu eksen enerji politikasıyla ilgili olacak.
© Deutsche Welle Türkçe
Andrey Gurkov