“Kimse şaşırmasın. Türk Hava Kuvvetleri'nin Suriye'deki IŞİD ve Kuzey Irak'taki PKK hedeflerine operasyonları, NATO ülkesinin IŞİD'e karşı tutumunda köklü bir dönüm noktası anlamına gelmiyor. Çünkü cihatçı halife bozuntusu teröristlere karşı savaşmak, Türk hava saldırılarının temel hedefi değil. Ankara daha ziyade Suriye sınırında uzanan bir Kürt devletinin oluşumunu önlemek için elinden geleni yapıyor görünüyor.
Görünen o ki, Ankara IŞİD teröristleri nedeniyle ortaya çıkan yeni tehdit durumunu, fiyaskoyla sonuçlanmış kendi Suriye politikasının olumsuz sonuçlarını düzeltmek için kullanmak istiyor. Ahmet Davutoğlu'nun dışişleri bakanlığı dönemindeki ‘komşularla sıfır sorun' politikasının kalbindeki ülke Suriye idi. Türkiye'nin dış politikada dışa açılması için tüm imkanları kullanan Davutoğlu, tüm komşularla azami işbirliğini hedefleyen çok boyutlu bir dış politikayı savunuyordu.
Ancak 2011 Mart ayında Suriye'de çoğunluğu oluşturan Sünnilerin ayaklanmasıyla başlayan kargaşa, Esad rejimiyle bağların kopmasına neden oldu. AKP yönetimi için Esad'ı devirecek gerekli araçlara sahip olmamak öfke ve çaresizlik yaratıyordu. Bu nedenle Türk hükümeti IŞİD'in faaliyetlerine ‘tahammül' etti. Bu sayede Türk sınırları üzerinden pek çok IŞİD savaşçısı Suriye'deki çatışma bölgelerine geçiş yapabildi. Burada hedefli bir destek mi, yoksa bilinçli bir göz yumma mı vardı, bilinmez.
Özeleştiri zamanı
Şimdi Türkiye kendisi, ne yapacağı kestirilemeyen bir IŞİD'in kurbanı konumunda. Türk yetkililer artık bu gelişmedeki kendi sorumluluk paylarını oturup düşünmeliler. Diğer yandan Suriye'deki trajediyle ilgili olarak Arap ve Batı ülkeleri de kendilerine eleştirel sorular yöneltmelidir. Özellikle de ABD. Esad kendi halkına karşı acımasız bir savaşı onların atılllığı sayesinde yürütebildi.
Şu an tüm işaretler Türk hükümetiyle ABD arasında bir anlaşma yapıldığını gösteriyor. Türkiye'nin IŞİD'e karşı savaşta daha aktif bir rol üstlenmesi karşılığında Washington çöken Suriye'de bir Kürt devleti kurulmayacağı güvencesi veriyor. Ayrıca iki ülke Suriye'nin kuzeyinde, Suriyeli mültecilerin gönderileceği bir güvenli bölge oluşturulmasını planlıyor.
Avrupa desteklemeli
Avrupalı politikacılar, Türkiye'nin üzerindeki yükü hafifletecek bu tampon bölgeyi mali ve lojistik olarak desteklese iyi eder. Gerilimi yatıştırmak için Türkiye'nin çıkarlarına daha fazla anlayış göstermek gerekli olacaktır. Ve aynı zamanda Türkiye içindeki barış sürecine geri dönülebilmesi için toplumdaki derin bölünmenin aşılması lazım. Avrupa için vazgeçilmez bir ortak olan Türkiye, olası bir üç cepheli savaşa karşı korunmalıdır.”