Annegret Kramp-Karrenbauer için yapılan “Mini Merkel” benzetmesi, gelecekte de geçerli olacağa benziyor. Merkel, Kramp-Karrenbauer'i geçen Şubat ayında CDU Genel Sekreterliği'ne bizzat atayan kişi olduğu için, doğal olarak koltuğun yeni sahibine de hakiki bir miras bırakıyor.
AKK olarak da anılan siyasetçi, kuşkusuz kendi siyasi üslubunu ortaya koyacak. Ama temelde CDU, Başbakan’ın sakin, ağırbaşlı ve dürüstlükten oluşan erdemlerini korumayı sürdürecek. Merkel, teşekkür konuşmasında görevi süresince her konuda açıklama yapmadığını, her isteği yerine getirmediğini anımsattı. Kramp-Karrenbauer de kuşkusuz aynı yolu izleyecek.
CDU’nun yeni genel başkanının gelecekte seçmenlerine kendini nasıl sunacağı da açık: Merkel’in siyasetini birebir sürdürmeyecek. Yeni genel başkan birçok şeyi daha iyi yapmak isteyecek. Bunlardan biri, partisinin profilini güçlendirmek, diğeri de kaybettikleri seçmenleri yeniden kazanmak olacak.
Göçmenlere ve Türkiye'ye yönelik siyaset nasıl olacak?
Şimdi herkes CDU’nun nasıl bir yön izleyeceğini merak ediyor. Almanya’da yaşayan yabancı kökenli insanlar ise şu soruyu soruyor: Benim için ne değişecek? Merkel yaptığı bir açıklamada, “Ben sadece kuşaklardır Almanya’da yaşayanların değil, herkesin, göç hikâyesi olan insanların da başbakanıyım” demişti.
Merkel’in yabancı kökenlilere verdiği bu memleket hissini Kramp-Karrenbauer’in de yinelemesi fazlasıyla makbul olur. Biz, eskiden misafir işçi olarak adlandırılan kuşağın çocukları; göçmenler, mülteciler ve çifte pasaport sahibi insanlar, bu toplumun bir parçası olduğumuz hissine, şimdi her zaman olduğundan daha fazla ihtiyaç duyuyoruz. Sağ popülist AfD’nin güçlenmesi ülkenin her yerinde huzursuzluğu artırıyor. Bu insanlar, kendileri açısından Almanya’nın nasıl bir yöne gideceği konusunda korku duyuyor. Hatta bazıları, -Türkiye’de şu anda siyasi durum nasıl olursa olsun- ailelerinin geldiği memlekete dönmeye bile hazır.
Kramp-Karrenbauer’in hem göçmenlere hem de Türkiye’ye yönelik siyasetinde “akıl hocası” Merkel’in çizgisini izleyeceği tahmin edilebilir. AKK da Türkiye ile imtiyazlı ortaklık oluşturmak ve Erdoğan ile özellikle de mülteci siyaseti konusunda güvenilir bir ortaklık kurmak için çaba gösterecek.
Birçok insan “Daha kötüsü de olabilirdi” diye düşünüyor
Almanya’daki Türklerin çoğu şunun da farkında: Eğer CDU genel başkanlığına Friedrich Merz seçilmiş olsaydı, hayatları daha da zorlaşacaktı. Merz’in ortaya atmış olduğu “öncü kültür” kavramı hâlâ unutulmadı. Almanya’da yaşayan göçmenlerin “Alman öncü kültürüne” uyum sağlaması gerektiği şeklindeki talepler, birçok insanda sadece şüpheye yol açmıştı. “Öncü kültür”den ne kast edildiğini kimse bilmiyor çünkü.
Genç olması nedeniyle birçok kişide güven uyandırmayan diğer aday Federal Sağlık bakanı Jens Spahn da göçmenlerin güvenini pek kazanamayacak bir isimdi.
“Çoğunluk toplumu” ile göçmenler arasındaki boşluğu doldurup dolduramamak artık Annegret Kramp-Karrenbauer’e bağlı. Çünkü ancak böylelikle bu ülkede, bu büyük ve renkli toplumda birlikte yaşayabiliriz.
Erkan Arıkan
© Deutsche Welle Türkçe