Dünya
Deutsche Welle

Yorum: Geçmişi anma değil, görev günü

3 Ekim Birleşme Günü, genel seçimden yeni çıkan Almanya’nın kendisiyle boğuştuğu bir döneme rast geldi. DW Baş Editörü Ines Pohl, Almanya'nın uluslararası alanda pozisyonunu belirlemesi gerektiği görüşünde.

03 Ekim 2017 10:25

Almanya, 1990 yılından bu yana birleşme günü olan 3 Ekim'i bir bayramla kutluyor. Çözülmemiş tüm sorunlara, hayal kırıklığı ile sonuçlanan beklentilere ve tamamlanmamış projelere rağmen 3 Ekim'in bir sevinç günü. 3 Ekim, yeniden birleşerek güvenilir bir demokrasi ve giderek büyüyen ekonomisi ile Batı dünyasının bel kemiklerinden biri haline geldiği için, tüm dünyanın iki halkı yıllarca birbirinden ayıran, pek çok acının sorumlusu olan duvarı barışçıl şekilde yıkan bu ülkeye hayret ve saygıyla baktığı bir gündü.

Dünya çığırından çıktı

2017 genel seçimlerine kadar. Sağ popülist Almanya İçin Alternatif (AfD) neredeyse yüzde 13 oy oranıyla en güçlü üçüncü parti konumuna yükseldi. Bir zamanlar Almanya Demokratik Cumhuriyeti (DDR) vatandaşlarının kullandığı "Biz halkız" sloganı artık farklı bir anlama büründü. O dönem Dresden ve diğer kentlerin sokaklarında yankılanan bu sloganla DDR'deki adaletsiz rejim yıkıma uğratılmıştı. "Biz halkız"ın anlamı, "hangi ülkede yaşamak istediğimizi biz demokrasi çerçevesinde belirlemek istiyoruz, kendi kaderemizi başkasının tayin etmesine ve baskı altında tutulmaya artık tahammülümüz kalmadı" demekti.

Bugün ise AfD'nin Federal Meclis'e girmeye hak kazandığı bir dönemde bu slogan çok farklı bir anlam kazanmış durumda. "Biz halkız" sloganı artık demokratik katılımı talep etme anlamı içermiyor. AfD, "Biz Halkız" sloganıyla "Ama siz halk değilsiniz. Siz buraya ait değilsiniz ve burada işiniz de yok" demek istiyor. Bu söylem son iki yılda Almanya'ya sığınmak ve gelecek kurmak üzere gelmiş olan mültecilere göndermede bulunuyor.

Ancak bu aynı zamanda çığrından çıkmış, -hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı ve gelecekte de olamayacağı- bir dünyaya verilen gerici bir tepki.

Milyonlarca insan kaçışta

Milyonlarca insan savaşlardan, salgınlardan kuraklıktan ve sellerden kaçarak ülkelerini terk etmek zorunda kaldı. Bunlara daha milyonlarca başka insan eklenecek. Ve daha iyi bir yaşam için mücadelelerine burada da devam edecekler. Bu insanların tamamı Avrupa'ya gelmek istemeyecek. Ancak bu kaçışın ve yol açtıklarının tüm dünya genelinde sonuçları olacağı kesin.

Bu nedenle diğerlerini ötekileştiren "Biz halkız" sloganı AfD'ye karşı çıkan sadece politikacılara karşı değil, halkın yüzde 87'sine de karşı da kullanılan bir slogan haline gelmiş durumda. 1989'da iki Almanya'nın birleşmesi döneminden farklı olarak, arkasında "halkın" bulunduğu bir çoğunluk değil onlar.

Ayrıca: Sadece "durum böyle" deyip kendi işine bakmak ve özel mutluluğunu ön planda tutmak, bu seçim sonuçlarına verilebilecek bir yanıt olamaz. Zorlu koalisyon müzakereleri de yaşamak istediğimiz ülkede bunun büyük bir sorun olduğunun kanıtı.

Birleşme kendiliğinden olmadı

Alman şair Johann Wolfgang von Goethe "Faust" adlı eserinde şöyle der: "Babandan aldığın mirası sahiplenmek için onu kazanman gerekir."

Bu cümle, Almanya'nın birleştiği gün için yazılmış sanki. Birleşme, öylesine basit bir şey değil. Başkaları için savaşılan bir olgu da değil, ancak yaşananların doğal bir sonucu.

AfD'nin Almanya'nın batı eyaletlerinde başarılı olması, artık Almanya'da doğu ve batıdaki sorunlu bölgeler diye basit bir ayrışma yapılamayacağının bir kanıtı. Şimdi önemli olan, kendisini AB'nin bir üyesi olarak gören, anayasa temelinde haraket eden ve zenginliği ile nüfuzundan durumu kötü olan insanlara yardım etme sorumluluğunu çıkaran bir Almanya için mücadele etmektir.

Almanya, Birleşme Günü'nü kutluyor. 2017 yılında Birleşme Günü geçmişin yad edildiği bir günden ziyade bir görev günü addedilmeli.

© Deutsche Welle Türkçe

Ines Pohl

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle