Dünya
Deutsche Welle

Yorum: Azak Denizi'nde gövde gösterisi

DW'den Bernd Johann, Rusya ile Ukrayna arasında Azak Denizi'nde yaşanan gerginlik ve Kiev'in sıkıyönetim ilanını mercek altına aldı.

27 Kasım 2018 22:26

Rusya ile Ukrayna arasındaki anlaşmazlık yeni bir doruk noktasına ulaştı. Hafta sonunda Ukrayna deniz kuvvetlerine bağlı üç gemiye Rusya tarafından ateş açılması ve gemilere el konulması üzerine Kiev yönetimi sıkıyönetim ilan etti.

Ukrayna gemilerinin Kerç Boğazı'ndan geçip Azak Denizi'ndeki Berdyansk ve Mariupol limanlarına gitmesi öngörülüyordu. Rus gemileri zor kullanarak durdurup mürettebatı Kırım'da alıkoydu. Operasyon sırasında yaralanan Ukraynalı denizciler oldu.

Aslında Ukrayna haklı

Ukrayna'nın Rusya'yı protesto etmesi tamamen haklı. Rusya bu operasyonla devletler hukukunu, Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesini ve donanmaya ait olanlar da dâhil bütün gemilerin Azak Denizi'ne serbestçe geçebilmesini öngören ikili anlaşmaları ihlal etmiş oldu. Kırım'ı ilhak eden ve Donbas'taki Rusya yanlısı ayrılıkçı grupları destekleyen Kremlin, anlaşmaları hiçe sayıp kuvvetin üstünlüğüne güvendiğini bir kez daha göstermiş oldu.

Batı, Ukrayna'yı destekliyor. Almanya ve diğer Avrupa ülkeleriyle Kanada ve ABD Kiev'e hak veriyor. Rus saldırganlığının siyasi ve hukuki değerlendirmesi son derece açık ve net. Kırım'ın ilhakı dünya devletleri tarafından tanınmadığı için, Ukrayna'nın Rus karasularını ihlal ettiği yönündeki Moskova'nın iddiası da kabul edilemez.

Temel haklar sınırlanacak mı?

Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko'nun sıkıyönetim ilan etme nedenine gelince. Yedek askerleri seferber edip, vatan savunmasının ve enformasyon güvenliğinin garanti altına alınmasını hedefliyor. Ancak sıkıyönetimde toplanma ve fikir hürriyetleri sınırlanabildiği gibi zorunlu ekonomik önlemlere de başvurulabiliyor. Poroşenko bu gibi önlemlere başvurulmayacağına dair güvence verse de sıkıyönetim kararında kısmen muğlak ifadelere yer verilmiş olması Ukraynalıları endişelendiriyor.

Poroşenko, parlamentodaki hararetli tartışmaların sonunda 60 gün sürmesi öngörülen sıkıyönetimin 30 güne indirilmesine ve Rusya sınırındaki ve Rusya'nın kontrol ettiği 10 bölgede uygulanmasına razı oldu. Bunun vatan savunmasına ne tür bir katkı sağlayacağı ise belirsiz.

Parlamentodaki çoğunluk devlet başkanının taleplerini aşırı buldu. Çünkü 31 Mart 2019'da Ukrayna'da devlet başkanlığı seçimi yapılacak. Seçim kampanyasının başlamasına bir ay kadar zaman kaldı. Sıkıyönetim daha uzun sürecek olursa seçimlerin yapılması mümkün olmayacak. Çünkü sıkıyönetim uygulaması aynı zamanda demokrasinin fiilen askıya alınması anlamına da gelir.

Sıkıyönetim seçim manevrası olmasın?

Ukrayna Devlet Başkanı sert tartışmalardan sonra çoğunluğun isteğine boyun eğdi. Parlamenterlerin Poroşenko'ya açıkça cephe aldıkları görüldü. Bir zamanların güçlü lideri yara almış durumda. Çoğu Ukraynalı ondan memnun değil. Bütün halk kesimlerinin demokrasi için ve yolsuzluğa karşı meydanlara döküldüğü Meydan hareketinden beş yıl sonra siyasi yenilenme tıkanıklığa uğradı.

Bu bakımdan Ukraynalıların sıkıyönetimi kuşkuyla karşılamalarına şaşmamak gerekir. Ayrılıkçıların Doğu Ukrayna'da Kremlin desteğiyle sürdürdükleri savaş en az 10 bin kişinin yaşamına mal oldu. Kiev yönetimi ise yıllardır doğudaki çarpışmaların terör ile mücadele operasyonu olduğunu söylüyor.

Şimdi Kerç Boğazı'nda Ukrayna gemilerine el konması sıkıyönetim ilan etmeye yetti. Bu, kazanma şansı azalan bir devlet başkanının seçim manevrası olabilir mi? Seçime kısa süre kala Poroşenko demokratik haklarını kaybetmek istemeyen Ukrayna halkı gibi, gerginliğin tırmandırılmamasını telkin eden Batılı ortaklarını da güvensizliğe sürüklüyor. Askeri gücüne güvenen Rusya ise Ukrayna ile kedi-fare oyunu oynuyor.

Bernd Johann

© Deutsche Welle Türkçe

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle