Dünya
Deutsche Welle

YORUM: Almanya'nın tartışma kültürü dibe vurdu

Almanya'da sığınmacılar konusundaki tartışmada cepheler keskinleşiyor. DW'den Kersten Knipp, daha ılımlı bir tartışma ortamına ihtiyaç duyulduğunu savunuyor.

05 Kasım 2015 20:57


Alman ekonomistler hesap yapıyor. Göç ekonomik olarak ne anlama geliyor? Göç faydalı mı, zararlı mı? Yanıtlar farklılık gösteriyor. Bazı uzmanlar göçün avantajları olabileceğini savunuyor. Bazıları ise dezavantajları olabileceğini. Konuya dair daha net bilgi ve bulgulara ise birkaç yıldan önce ulaşılamayacak.

Ancak kesin olan tek bir şey var, o da Almanya'nın mülteci politikasının her şeyden önce 'umut' prensibine dayandığı. Merkel'in "Başaracağız" sözünü "Başarabiliriz", hatta bir adım daha öteye giderek "Başarmak zorundayız" diye anlamak da mümkün.

Yaban düşünce

Doğru; başarmak zorundayız. Artık daha farklısı düşünülemez. Bu ülke başarılı olmak zorunda. Pozitif, mistik veya etnolog Claude Levi - Strauss'un dediği gibi "yaban" düşüncede bu tür bir yaklaşım esas alınıyor.

Mitler bir çok şeyi kaldırabilir, tek bir şey hariç: Eleştiri. Şayet dünya sadece arzu ve tahayyülden ibaretse, en küçük bir tereddüt bile buna gölge düşürür. Şüpheci düşünce cezalandırılır, tabu haline getirilir. İşte Almanya'da göçle ilgili tartışmalarda olan da tam olarak bu.

Tehlikeli tabular

Mülteci tartışmasına çok sayıda tehlikeli tabu eşlik ediyor. Ayrıca gereksizler de... Zira her eleştiri, tedirginlik ifadesi aşırı sağcı ideolojinin göstergesi değil. Bu türden bir yaklaşım, sadece karşı tarafın argümanlarının yeterince ikna edici bulunmadığı anlamına da gelebilir. Keza, yüksek sığınmacı sayısından duyulan rahatsızlık radikal bir dünya görüşünün emaresi olmayabilir. Bu tür eleştiriler, ülkenin sona yaklaştığı endişesini taşıyor olabilir. Günde yaklaşık 10 bin sığınmacının geldiği düşünülürse, bu endişeler yersiz sayılmaz. Hele ki bu sayıların daha da yükseleceği hesaba katılırsa... Şüpheci olmanın temelinde, kendi düşüncelerinden de şüphe duymak yatar.

Göç tartışmasının biraz daha ılımlı ve rahat bir atmosferde yürütülmesi gerekiyor. Argümanlar asla birer dogmaya dönüşmemeli, bilakis içeriğe dönük nesnel sorular olarak ortaya çıkmalı ve daha açık bir tartışma yürütülmesine fırsat vermeli. Şayet bu olmazsa, Avrupa'nın en büyük başarılarından biri yok olmaya yüz tutar: Şüphe duyma kültürü.

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle