Yeni üniversiteye giriş sistemi Yükseköğretim Kurulu Sınavı (YKS) ile ilgili belirsizlikler ve aksayan noktalar, adayların kaygı düzeyini iyice artırdı. Lise son sınıf öğrencileri, yeni sisteme “Dört yılın emeği bu kadarcık soruyla mı ölçülecek?’’ diye tepki gösterirken, eğitim uzmanları, az soruyla ölçme ve değerlendirme yapılmasının çok zor olduğunu, binlerce adayın belirli puan aralıklarında yığılacağını söyledi.
Fen Bilimleri Okulları Rehberlik Koordinatörü Cihan Yeşilyurt, yeni sistemin öğrenciler üzerindeki baskıyı azaltmadığını, bir günde iki sınav yapılmasının doğru olmadığını söyledi.
Belirsizlik var
Cumhuriyet'in haberine göre; Yeni sistemde belirsizlikler ve aksayan noktalar olduğuna işaret eden Yeşilyurt, bunları şöyle sıraladı:
- Ekim ayının ortasında açıklanıyor olması çok yanlış. Bir sene sonra olması gerekiyordu.
- 1'inci oturumda sadece Türkçe ve Matematik sorularının olması, öğrencilerin diğer dersleri yok saymasına neden olabilir. Öğrenciler diğer dersleri dikkate almayacaklar. Sınav okul müfretadıyla örtüşmüyor.
- Türkçe matematik öğrencileri için tarih ve felsefe grubu derslerinin etkisi kalmadı. Bu öğrenciler tarih, felsefe grubu derslerini niye dinlesin?
- Ölçme ve değerlendirme açısında soru sayısı çok az. Barajı geçmek için yüzde 20 yapmak yeterli. YGS’de 160 soru vardı. Baraj için 32 soru yapmak yeterliydi. Yeni sistemde 16 soru yapmak yeterli olacak. Barajı geçen sayısı çok olsun, tercih yapan aday sayısı çok olsun diye düşünülmüş, vakıf üniversitelerindeki kontenjan açığını engellemenin bir yolu olabilir.
Öğretmeni etkileyecek
- Tıp’a gidecek öğrenci 13 biyoloji, 13 kimya, 14 fizik sorusu yapacak. 9,10,11. sınıf müfredatı dahil olacak. Bu sorular nasıl hazırlanacak? Üst grubun işi zorlaşacak. Kolay soru olmayacak, birkaç konu içeren soru olacak.
- Sözel ders öğretmenine gerek yok. Öğretmenler işsiz kalacak.
- Binlerce aday belli aralıklarda yığılacak.
Eğitim uzmanı Alaattin Dinçer, “aynı gün içerisinde bu denli yoğunlaştırılmış sınav yapılacak olması gençlerin yaşadığı stresi ve gerilimi yoğunlaştırması kaçınılmaz kılacaktır. Ailelerin sınavlara hazırlık için yaptığı harcamaların maliyetinin değişmeyeceğini söylemek mümkün. Sosyal adaleti sağlamayacağını da söyleyebiliriz’’ dedi.
İlk sınavda Türkçe ve matematiğin esas alınmasının sorun yaracağını vurgulayan Dinçer, “Bu dersler bütün ortaöğretim kurumlarında aynı saat süresince okutulmuyor. Ayrıca bu derslerin ‘piyasa değeri’ artacak, bu durum ise ‘merdiven altı’ denilen özel ders ya da kurs merkezlerinin artmasına yol açacaktır diye konuştu.