Yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgınında yoğun bakımda çalışan doktor Gaye Şensöz, "İnanın hepimizin ağlayarak geldiği, ağlayarak gittiği oluyor. Ben buradan eve çok defa ağlayarak gittiğimi biliyorum. Özellikle kaybettiğimiz, durumu kötüleşen hastalarımız için. Hasta yakınlarıyla konuşurken bile bazen böyle bir şey düğümleniyor boğazımda" dedi.
Koronavirüs nedeniyle ölen ilk sağlık çalışanı Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu'nun adının verildiği Okmeydanı'ndaki hastanede virüsle savaş ilk kez görüntülendi. Yaklaşık 1 ay önce açılan Okmeydanı'ndaki hastanede tedavi gören Koronavirüs hastası kişi, 'iyiyim' mesajını yoğun bakım odasındaki yatağından el işaretiyle anlattı. Doktorlar ise alkışlarla karşılık verdi.
Yoğun Bakım Klinik Eğitim Sorumlusu Prof. Dr. Namigar Turgut, “Şu anda Cemil Taşçıoğlu Şehir Hastanesinin 81 yataklı yoğun bakım ünitesinin 48 yataklı olan yoğun bakım-1 bölümündeyiz. Burada toplamda 48 yatak var. Şu an itibarıyla yatakların neredeyse tamamı Covid-19 hastalarıyla dolu. Bu hastalar çoklu organ yetmezliğinde olabiliyorlar. Burada neredeyse 75'e yakın hekim, hemşire ve sağlık çalışanı personeliyle hizmet verilmekte" diye konuştu.
15 yıldır Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde çalışan ve 1 aydır 48 yataklı yoğun bakım 1 ünitesinde Sorumlu Hemşirelik görevini sürdüren Erkan Ak, “İlk açıldığımızda, biraz daha pandeminin hızlı ilerlediği dönemlerde yoğun bir başlangıç yaptık. Bir gecede peş peşe 10-12 hasta aldığımız, hatta 112'nin koridorlara hasta getirdiği dönemler oldu. Fakat şu anda artık stabilleşti. Görüyorsunuz, hastalarla pozitif manada daha çok ilişki kurabiliyoruz. İyileşen hasta olduğunda zaten biz kendimiz de mutlu oluyoruz. Bizim konsantrasyonumuzu yükselten en önemli olgu bu. Çünkü iyileşen ve ekstübe (Hastanın solunum destek cihazından ayrılması) olan bir hastamız olduğu zaman motivasyonumuz daha da artıyor" düşüncesini dile getirdi.
1 aydır çalıştığı yoğun bakımda yaşadıklarından bahseden Dr. Gaye Şensöz ise, “1 ayı geçti yoğun bakımımız açılalı. Burası oldukça büyük bir yoğun bakım, 48 yatağımız var. Beraberinde eski binamızda da zaten 36 tane yatağımız vardı. Buranın açılışı ile beraber tabii bizim için daha da yoğun bir dönem oldu. Sayımızla idare etmeye çalıştık, hem yeni gelen hastaları gözeterek hem de kendimizi koruyarak mümkün olduğunca zaman geçirmeye çalışıyoruz burada. İçeri girerken tulumlar, siperlik, gözlük mümkün olduğu kadar önlemleri alıyoruz. Hastalara da mümkün olduğunca yeterli bir hizmet vermeye çalışıyoruz. Onun dışında tabii bizim için zor olan bir şey var, hepimizin evde aileleri var. Ben şahsen annemle yaşıyorum ve 55 yaşında. Kendisi eczacı çok şükür, ev ayırmak gibi bir durumumuz kalmadı ama inanın hepimizin ağlayarak geldiği, ağlayarak gittiği oluyor. Ben buradan eve çok defa ağlayarak gittiğimi biliyorum. Özellikle kaybettiğimiz, durumu kötüleşen hastalarımız için. Hasta yakınlarıyla konuşurken bile bazen böyle bir şey düğümleniyor boğazımda. O kadar zorlanıyorum ki hasta yakınlarına bilgi verirken. Özellikle kaybettiğimiz ve durumu kötüye giden hastalarımızda. Gerçekten hepimiz için zor bir süreç. Hem hasta, hem hasta yakınları, hem burada çalışan herkes. Gittikçe daha da aile gibi oluyoruz zaten. Herkesin birbirine olan bağlılığı artıyor. Tüm sağlık çalışanlarına kolay gelsin ve inşallah bu süreci atlatırız diyorum" ifadesini kullandı. (DHA)