04 Temmuz 2021 12:32
Uyarı: Bu makalede cinsel şiddet betimlemeleri vardır
BBC News'ten Ishleen Kaur dünyadaki en büyük yoga hareketlerinden olan Şivananda'da tutkulu bir yoga öğretmeniydi. Ta ki bir gün bir sosyal medya paylaşımını gördükten sonra çok sayıda cinsel istismar şikayetini ortaya çıkarana kadar.
20'li yaşlarımın ortasında keşfettiğim yoga, hayatımın önemli bir parçası haline geldi. Kendini yogaya adamış pek çok kişi gibi benim için de bu bir egzersizden öte bir yaşam tarzıydı. Yalnızca Şivananda merkezinde ders vermekle kalmıyor, orada gönüllü olarak yemek pişirip temizlik de yapıyordum. Şivananda öğretileri hayatımın her alanını etkiliyordu.
Fakat Aralık 2019'da telefonuma bir bildirim geldi. Şivananda'nın rahmetli kurucusu Swami Vishnudevananda hakkında Facebook grubuma gönderilen bir mesajdı bu.
Julie Salter adında bir kadın Vishnudevananda'nın Kanada'daki Şivananda merkezinde kendisini üç yıl boyunca cinsel istismara maruz bıraktığını söylüyordu.
Bu olaydan on yıllar sonra bunu açıklayacak cesareti bulduğunda ise Şivananda yönetim kurulunun tepkisinin sessizlik ile susturma arasında gidip geldiğini anlatıyordu.
O mesajı okumamdan bugüne kadar kıdemli Şivananda öğretmenleri tarafından istismara uğradıklarını söyleyen 14 kadınla söyleşi yaptım.
Bu kadınların çoğu, bırakın yaşadıklarını topluma duyurmayı, aileleri ve arkadaşlarına bile söyleyememişlerdi.
Araştırmam, bir zamanlar çok değer verdiğim bu organizasyonun içinde gücün ve iktidarın istismar edildiğine dair suçlamaları ortaya çıkardı.
2014'te Hindistan'ın güneyindeki Kerala'da yoga öğretmenliği eğitimimin ilk gününü çok net hatırlıyorum. Swami Vishnudevananda'nın bir duvarı kaplayan boyuttaki etkileyici bir fotoğrafının önünden geçmiştim. Bu, Julie'nin yıllar sonra ifşa edeceği kişiydi.
Öğretileri çok güçlüydü ve dünya çapında pek çok tanınan yogacının dünyevi şeylerden elini eteğini çekerek hayatlarını bu organizasyona adamasına yol açmıştı.
Bunun nasıl mümkün olduğunu anlayabiliyordum. Ben çok zor zamanlardan geçerken Şivananda bana iç huzur sunmuştu. Asana denen duruşlar bana fiziksel güç sağlamıştı. Şivananda'nın karma, pozitif düşünce ve meditasyon prensipleri ise ruhumu besliyordu.
2015'te Londra'da yaşayan bir adamla evlenmiştim. Onun yanına taşınma fikri beni huzursuz ediyordu, ta ki yeni evimizden uzak olmayan bir yerde bir Şivananda merkezi olduğunu öğrenene kadar. Kocam ilk aşkımın kendisi değil o merkez olduğunu söyleyerek espri yapıyordu.
Julie Salter'ın Facebook paylaşımdan iki ay sonra iki Şivananda yönetim kurulu üyesi benim gittiğim Putney'deki merkezde bulunan çalışanlarla görüşmek üzere Avrupa'dan geldi.
Aklımda dönüp duran çokça sorudan en azından bir kısmını yanıtlayabileceklerini umuyordum. Fakat cevapları müphemdi. Soru cevap kısmında da savunma halindelerdi.
Julie ile kendim konuşmamın gerektiğini fark ettim.
Yeni Zelandalı Julie ilk defa 20 yaşında İsrail'de seyahat ederken karşılaşmış Şivananda öğretisiyle. Sonra da bu hareketin yaşam tarzına kendini kaptırmış ve 1978'de hareketin merkezi Kanada'ya taşınmış.
Orada yaşayan Vishnudevananda ona kişisel asistanı olmasını teklif ettiğinde bunun bir ayrıcalık olduğunu düşünmüş.
Fakat çalışma temposunun acımasızca olduğunu söylüyor. Haftanın yedi günü sabah 5'ten gece yarısına kadar çalıştırılmış, karşılığında maaş da almadan.
Swami Vishnudevananda'nın dengesiz davrandığını, kendisine sıklıkla bağırdığını anlatıyor:
"Bu yüzden kişisel sınırlarım silikleşiyordu."
Sonrasında işler daha da kötüleşmiş.
Bir gün Vishnudevananda'nın evinde çalışırken onu uzanır halde ibadet kayıtlarını dinlerken bulmuş.
Yanına uzanmasını istemiş. Julie ne istediğini anlamadığını söyleyince "tantra yoga" yanıtı almış.
Bu yoga türü ruhani seks ile ilişkilendiriliyor ve ruhani aydınlanmanın derin rahatlamayla geleceğini savunuyor.
Julie o güne kadar Vishnudevananda'nın bu terimi yalnızca bir derste teorik bir şekilde kullandığını hatırlıyormuş.
"Zihnimde ve vücudumda her şey 'Hayır' dese de 'Anlamıyorum' diyerek yanına uzandım. Sonrasında cinsel bir temas oldu. Daha sonra aşağı inip çalışırken kendimi tamamen utanç, suçluluk hissi ve ıstırap içinde buldum."
Julie üç yıl boyunca aralarında cinsel birleşmenin de bulunduğu çeşitli cinsel eylemlere rıza göstermeye zorlandığını söylüyor.
Yogadaki guru-mürit ilişkisi, müritlerin gurunun arzularına kendisini teslim etmesi yönünde sözlü bir anlaşmayı da içeriyor.
Bugün geri dönüp baktığında Vishnudevananda'nın yaptığı şeyin tecavüz olduğunu düşünüyor. O dönem içinde bulunduğu güç dinamiklerinin, gerçek anlamda rıza vermesini imkansız kıldığını söylüyor:
"Çok izoleydim. Ailem ve geçmişte bildiğim her şey dünyanın öbür ucundaydı. Maddi açıdan da organizasyona bağımlıydım."
Julie'den sonra, onun Facebook mesajına yanıt yazan ve Vishnudevananda'nın kendilerini de istismar ettiğini söyleyen iki kadınla daha konuştum.
Pamela 1978'de Londra'daki Windsor Kalesi'nde, yogada ceset pozisyonu olarak bilinen derin rahatlama anında Vishnudevananda'nın tecavüzüne uğradığını söylüyor.
Lucille ise 1970'lerin ortasında Kanada'daki bir aşramda üç kere tecavüze uğradığını anlatıyor. İlk ikisini tantrik yoga diye düşünerek kendisini kandırdığını fakat üçüncüsünde Vishnudevananda'nın ona para vermesinin ardından kendisini "bir fahişe gibi" hissettiğini belirtiyor.
Vishnudevananda 1993'te öldü fakat Julie'nin organizasyondan ayrılacak cesareti bulması altı yıl daha sürmüş.
Şimdi yaşadıklarını duyurarak başkalarının benzer şeyler yaşamasının önüne geçmek istediğini söylüyor.
Dahası, benim de sonradan göreceğim gibi Vishnudevananda'nın hayatı sonlansa da Şivananda müritlerine yönelik tacizler sonlanmadı.
Julie'nin Facebook paylaşımı bir korku duvarını yıkmıştı.
Onlardan sonra iki başka Şivananda öğretmenine ciddi suçlamalar yönelten 11 kadınla daha konuştum. BBC'nin edindiği bilgilere göre suçlanan kişilerden biri hâlâ organizasyonda yer alıyor.
O kadınlardan biri olan Marie (gerçek adı değil) bir öğretmen tarafından birkaç yıl boyunca cinsel ilişkiye hazırlandığını aktarıyor. Yasal gerekçelerle adını veremediğimiz bu öğretmen ile ilişkisi cinsel bir ilişkiye dönüştüğünde şaşırdığını fakat bunu kabul etmekten başka bir şansı olmadığını hissettiğini söylüyor.
Bir yıldan uzun bir süre boyunca herhangi bir cinsel temas yaşamadıktan sonra bir gün davet edilmeden odasına girdiğini, üstüne çıkıp içine girdiğini, boşaldığını ve hiçbir şey demeden odadan çıktığını anlatıyor.
Konuştuğum beş kadın daha bu adamın cinsel istismarına maruz kaldıklarını belirtiyor. Birbirlerini tanımayan bu kadınlar benzer bir şekilde cinsel ilişkiye hazırlanma ve ardından saldırı hikayeleri anlatıyor.
Catherine (gerçek adı değil) 1980'lerde Kanada'daki bir Şivananda çocuk kampına 12 yaşında katıldığında o öğretmenin kendisine cinsel ilgi gösterdiğini söylüyor.
Adamın ona masaj yaptığını ve kalçalarına dokunduğunu belirtiyor.
15 yaşına geldiğinde ise daha fazla dokunmaya, bacaklarının arasını kavrayıp memelerine dokunmaya başlamış.
En son 17 yaşındayken o kişinin saldırısına uğradığını, bir gün uyandığında adamı üstünde bulduğunu ve aynı gün organizasyonu terk ettiğini söylüyor.
Bir başka şikayetçi ise aynı kişi tarafından 2019'da saldırıya uğradığını anlatıyor.
Bu öğretmenle iletişime geçip ona yanıt hakkı vermek istedik fakat suçlamalara bir yanıt vermedi. Organizasyon bunu reddetse de BBC'nin edindiği bilgilere göre bu kişi Hindistan'da Şivananda'da aktif bir rol üstlenmeye devam ediyor.
Suçlanan bir diğer öğretmen ise Maurizio Finocchi. Swami Mahadevananda olarak da bilinen bu kişiyi suçlayan sekiz kadınla konuştum. Onlardan biri olan Wendy, Kanada'daki merkezde Mahadevananda'nın asistanı olarak çalışıyormuş.
İşi gelen e-postaların çıktısını alıp odasına götürmekmiş.
Bir gün e-postalarını ve kahvaltısını odasına götürdüğünde onu yatakta otururken bulmuş. Tepsiyi uzatırken bir anda kolunu tutup yatak örtüsünü kaldırmış. Wendy o an Finocchi'nin mastürbasyon yaptığını fark etmiş ve Finocchi Wendy'nin koluna boşalmış.
"O an onun için bir insan olmadığımı, sadece bir araç olduğumu hissettim" diyor.
Wendy kadınların yönetime giderek endişe verici hatta bazen cezai olan bu davranışları şikayet ettiğinde görevlilerin bunları "guru tarafından onurlandırılmak" olarak adlandırılan bir çerçevede gördüğünü söylüyor:
"Ne zaman sorunlu veya rahatsız bir şey olsa, ki bu idari işlere dair de olabilir ama kesinlikle cinsel ilişkilerde de aynısı oluyordu, bize bunun önemli bir ders öğrenmemiz için yapıldığını söylüyorlardı."
Mahadevananda'ya ulaşarak bu suçlamalara yanıt vermesini istedik fakat bir yanıt alamadık.
Fakat Mahadevananda'nın, benim de üyesi olduğum Project Satya adlı bir Şivananda Facebook grubu tarafından para toplayarak tutulan bir avukata gönderdiği bir e-postayı gördüm.
E-postada "uygunsuz davranışları" nedeniyle özür diliyor ve "bir daha olmaması için çaba göstereceğini" söylüyordu.
Anlamak istediğim bir diğer şey de Şivananda yönetiminin suçlamalara dair ne kadar bilgi sahibi olduğuydu.
Julie yaşadığı istismarı anlatacak cesareti 2003'te bulduğunu ve Vishnudevananda'nın ölümünün ardından Şivananda'nın yönetimini üstlenen İdari Üyeler Kurulu'na üye olan bir kişiye anlattığını söylüyor.
Anlattığı kişi, başka kadınların tecavüzle suçladığı Swami Mahadevananda'ydı. Fakat Julie'nin o zaman bundan haberi yoktu.
"Vishnudevananda'nın cinsel istismarlarını yıllardır bildiğini kabul etti" diyor.
Julie sonraki birkaç hafta boyunca dört kurul üyesine daha yaşadıklarını anlattığını söylüyor.
Bu kişiler ise 2003 yılında Julie ile aralarında böyle bir konuşmanın geçmediğini belirtiyor.
Fakat bu haber için araştırma yaparken gördüğüm Mahadevananda'ya ait bir e-postada, Julie ile o dönem görüştüğünü kabul ettiği ifadeler yer alıyordu. E-postada görüşmenin kısa sürdüğü ancak bu görüşmenin ardından cinsel istismar suçlamalarının açık bir bilgi haline geldiği yazıyordu.
Julie 2006 yılında yönetimle bir toplantıya daha katıldı ve o toplantıda kendisine bir tür maddi destek sağlanması da masaya yatırıldı. İstismar suçlamaları da konuşuldu.
Yöneticiler o toplantının ardından iki tarafın da sonuçtan memnun kaldığını söylerken Julie ise toplantıdan sonra değişen hiçbir şey olmadığını belirtiyor.
Bir sonraki yıl Julie'nin avukatı yönetime bir mektup göndererek tazminat talep etti ve aksi takdirde dava açacaklarını söyledi.
Buna yanıt olarak organizasyonun avukatı ise Julie'nin neden suçlamalarını bu kadar yıl sonra yönelttiğini sorgulayan bir mektup kaleme aldı.
Şivananda yönetimi Julie ile görüşmelerinin ardından üyeler ve ziyaretçiler için yeni protokoller geliştirdiklerini ve bu tür suçlamaların güvenli bir ortamda anlatılabilmesi için gerekli adımları attıklarını belirtiyor.
Onlara "Neden Julie'yi cinsel istismara maruz bırakan bu adamı yüceltmeye devam ediyorsunuz" diye sorduğumuzda aldığımız yanıt "Şivananda Organizasyonu kökenine ve öğretilerine önem verir" oldu.
Mahadevananda'ya gelince, araştırmamızda yönetimin onun cinsel açıdan uygunsuz davranışlarını en geç 1999'da bildiğini gösteren kanıtlar bulduk. Bu davranışlarını kabul etmişti.
O dönem yönetimde yer alan Amerikalı bir kadın olan Swami Saradananda, 1998-99 yıllarında Delhi'deki aşramın yöneticisinden bir telefon geldiğini, kadının telefonda ağlayarak Mahadevananda'nın pantolonu olmadan ortalıkta gezindiğini söylediğini hatırlıyor.
BBC'ye konuşan Saradananda, bunun üzerine Mahadevananda'yı arayarak onunla yüzleşmeye karar vermiş.
Mahadevananda anlatılanların doğru olmadığını söylemiş: Yalnızca pantolonu değil, iç çamaşırı da olmadan dolaştığını anlatmış:
"Belinin altında hiçbir kıyafet olmadığını, Delhi'deki aşramın yöneticisinin ofisine girdiğini ve onun önünde mastürbasyon yaptığını söyledi."
Bundan büyük rahatsızlık duyan Swami Saradananda, bunu bir sonraki yönetim toplantısında tartışmaya açmış.
Bu konu gündeme gelince tüm kayıt cihazları kapatılmış ve sekreter de odadan dışarı gönderilmiş.
Toplantıda bulunan Mahadevananda, bunun doğru olduğunu kabul etmiş:
"Sonra da şöyle dedi: Bundan sonra yapmamı istemiyorsa tamam, sorun değil. Bir daha yapmam."
Saradananda bunun üzerine yönetime bu itiraf karşısında ne yapacaklarını sorduğunda "Bir daha yapmayacağını söyledi zaten, daha ne istiyorsun, kanını mı akıtalım?" yanıtını aldığını söylüyor.
Bundan birkaç ay sonra Saradananda yönetimdeki rolünden kovulduğunu bildiren bir faks almış.
Bu anlatılanlara dair yönetimden bir yanıt istedik fakat cevap vermediler.
Wendy 2006 yılında Kanada'daki merkezde Mahadevananda koluna boşaldıktan sonra bunu yönetime şikayet ettiğinde aldığı yanıt "Lanet olsun, yine mi" olmuştu.
Belki de yönetimin buna şaşırmamasında Saradananda'nın geçmişte anlattıklarının da etkisi vardı.
Bu olayın ardından yönetim Swami Saradananda'yı bir rehberlik desteği almaya gönderdi.
Wendy "Kanada'da bunun bir cinsel saldırı olarak sınıflandırıldığını bilmiyordum. Bunu polise şikayet edebileceğimden haberim yoktu" diyor.
13 yıl sonra yönetim sonunda Mahadevananda hakkında bir soruşturma başlattı ve aylık dergilerinde Mahadevananda'nın emekli olduğunu açıkladı. Ona emekli maaşı ödemeye devam edeceklerdi.
Dergide "adanmış ve ilham verici hizmetleri için" ona teşekkür etmişlerdi.
Project Satya'nın tuttuğu avukat Carol Merchasin bugüne kadar Şivananda çalışanlarının cinsel saldırısına uğradığını söyleyen 25-30 kadınla konuştuğunu söylüyor. Her bir vakanın da inanılır hikayelere sahip olduğunu anlatıyor.
Catherine ise yönetimin bu suçlamaları neden polise iletmediğini sorguluyor. Yıllar sonra ebeveynleri yaşadıklarını öğrenip yönetimle yüzleşince aldıkları yanıt "Kanıt olmadan hiçbir şey yapamayız" olmuş.
Organizasyonun yönetimi, Catherine ve diğer kadınları istismar etmekle suçlanan ismini veremediğimiz öğretmenin halihazırda yürütülmekte olan soruşturma sırasında görevden uzaklaştırıldığını söylüyor. Fakat Şivananda'nın Hindistan'daki aşramlarından kaynaklarımız, hâlâ aktif bir şekilde çalıştığını aktarıyor.
Kerala'daki aşramı aradığımda bana bu yılın başlarında orada kapsamlı dersler verdiğini söylediler.
Söyleşi talebimizi reddeden Şivananda yönetimi ise bize şu açıklamayı gönderdi:
"Mütevelli Heyeti yaşadıklarını açıklayanların duygularını paylaşır ve BBC'nin araştırmasında bahsedilen olaylardan etkilenmiş olan herkese, istismara hoşgörü gösterilmeyeceği ve uygunsuz davranışların göz ardı edilmeyeceğinin güvencesini verir. Bu suçlamaların ele alınışında yaşanmış olan tarihsel hatalar için koşulsuzca özür diler.
"Bu suçlamaların bir sonucu olarak Şivananda bağımsız bir araştırma başlattı, güvenlik politikalarını gözden geçirmek ve iyileştirmek için hukuki uzmanlar görevlendirdi ve çalışanlarına eğitim verdi.
"Şivananda Organizasyonu istismardan endişe duyan herkesin gizli bir şekilde bildirim yapabileceği bir sistem kurdu. Herkesin istismar veya çileden korunması en büyük önceliğimizdir. Şivananda Organizasyonu fiziksel, zihinsel ve ruhani sağlığa adanmış, bütün üyelerinin esenliğine bağlı keşişvari bir tarikattır."
Adını veremediğimiz öğretmene yönelik dört soruşturma raporunu okudum ve bunların tamamı da mağdurların anlattıklarında muhtemelen haklı olduğunu, söylediklerinin gerçekçi olduğunu yazıyordu. Diğer iki kişi ise yaşadıkları istismarı yönetime bildirmemişti.
Nisan ayında Londra'da, son beş yılımı öğretmen ve mürit olarak geçirdiğim aşrama geri döndüm. Fakat bu sefer içeri girmedim.
Şivananda'nın beni kendisine çeken, insanı tamamen kuşatan doğasının aynı zamanda onu ne kadar tehlikeli kıldığını fark ettim. Konuştuğum kadınlar gerçeklik duygusunun kolayca yitirilebildiğini, bu yüzden olanları doğru bir şekilde sorgulayamadıklarını anlatıyordu.
Araştırmam boyunca şikayetlerini bana anlatan kadınların tamamının Batılı kadınlar olduğunun da farkındayım. Ancak anladığım kadarıyla Hint mağdurlar da var. Bu kadınların başlarına gelenleri anlattıkları e-postalar gördüm fakat bana konuşmaktan çekindiler.
Bana gelince, Şivananda ile işim bitti.
Araştırma prodüksiyonu: Louise Adamou
© Tüm hakları saklıdır.