Medya

Yılmaz Özdil: Şehit uzman çavuşun hesabını sadece IŞİD'liler değil, Sağlık Bakanı da verecek

GATA, OHAL kararnamesi ile İçişleri Bakanlığı'na bağlanmıştı

14 Ekim 2016 13:00

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hâl (OHAL) uygulamasının 669 sayılı kanun hükmünde kararnameyle (KHK) İçişleri Bakanlığı'na bağlanan Gülhane Askeri Tıp Akademisi (GATA) ile ilgili olarak "Sağlık Bakanı vicdan azabı çekmek yerine, “GATA'da yanık ünitesinde nöbetçi doktor yok” diyerek halkı yanıltmaya çalışıyor. Akif'in şehit olmasının hesabını Allah'a sadece IŞİD teröristleri değil, sağlık bakanı da verecek" dedi.

Yılmaz Özdil'in "İşte GATA gerçeği"

Sağlık bakanı Recep Akdağ'ın, sağlık bakanlığını Menzil cemaatinin etkisine terk ettiği kanaati kamuoyunda yerleşmiştir. Bu bakan, şimdi aynı şeyi GATA ve 35 askeri hastanede de yapacak.

*

Sağlık bakanı “terör bölgesinde yaralananlar bakanlığa bağlı hastanelerde, üniversite hastanelerinde tedavi edilmiştir, GATA'ya getirilen küçük bir kısımdır” diyor. Bu iddia doğru mudur? Ocak ayıyla Ağustos ayı arasında devlet veya üniversite hastanelerine giden yaralı sayısı 119'dur. Aynı dönemde askeri hastanelere gelen yaralı sayısı 1523'tür. Sağlık bakanı doğru söylemiyor.

*

Sağlık bakanı, askeri doktorla sivil doktor arasında fark olmadığı izlenimi veriyor. Bu doğru değildir. Askeri tıbbiyeli dört askeri kamp eğitiminden geçiyor. Havacı askeri tabipler iki ay uçuş fizyolojisi eğitimi görüyor, uçuş eğitimi görüyor. Denizci tabip subaylar sualtı dalış eğitimi alıyor. Bu askeri eğitimler, silah arkadaşlığı duygusu yaratıyor. Askerler, komutanım dediği doktora güveniyor.

*

Askeri sağlık sistemi sadece GATA değildir. GATA merkezdir. Yurdun değişik yerlerinde 35 askeri hastane ve 600 askeri sağlık merkezi var. Sırf bu sağlık merkezlerinde 1000 askeri doktor çalışıyordu. Mesela, Diyarbakır askeri hastanesindeki bir doktor, gerekirse GATA'daki hocasını arar, ne yapacağını sorardı. Şimdi bu zincir koptu.

*

GATA ve askeri sağlık sistemi kötüleniyor. Karalama kampanyası yürütülüyor. Düşük kapasiteyle çalıştığı söyleniyor. Halbuki, askeri hastaneler sefer görev hastanesidir. Asla tam dolu çalışmaz. Hele Türkiye gibi, ordusu savaşan bir ülkenin askeri hastaneleri, sürekli stratejik miktarda boş yer tutar.

*

Sağlık bakanlığı bu boş tutulan yerleri dolduruyor, her hastanenin alabileceği hastaları GATA'ya alıyor. Bu akıl dışı politikanın bedelini de savaşan askerlerimiz ödüyor. Mesela… GATA'nın yanık tedavi bölümünü doldurdular, Suriye'de IŞİD saldırısında ağır yaralanan uzman çavuş Akif Güleç nakledilemedi, Adana'da, bu konuda uzmanlığı olmayan bir hastanede şehit oldu. Sağlık bakanı vicdan azabı çekmek yerine, “GATA'da yanık ünitesinde nöbetçi doktor yok” diyerek halkı yanıltmaya çalışıyor. Akif'in şehit olmasının hesabını Allah'a sadece IŞİD teröristleri değil, sağlık bakanı da verecek.

*

Yüzbaşı Özgür Özekin, Hakkari'de üç gün hastanede tutuldu, tomografisi bile çekilmeden Ankara'ya getirildi. Neden üç gün bekletildi? Çünkü… Sağlık bakanlığının helikopterini kullanan pilot, gitmeye korktu. Özgür Özekin yüzbaşı, hastaneye getirildiğinde, olması gereken multicic potasyum ilacı yoktu, ailesinden temin etmesi istendi. Aile bu ilacı Eskişehir'den bulabildi, saat 23.30'da GATA'ya yetiştirdi ama, yüzbaşımız saat 01.30'da şehit oldu.

*

Sağlık bakanı “yüzbaşıya 40 ünite kan verildi” diyerek, kurtarılamayacak durumda olduğunu ima etti. Oysa, 100 ünite kan verilip kurtarılan gazilerimiz var. Üstelik, şu soruya hiç cevap vermedi, GATA'da her zaman bulunan ilaç, nasıl oluyor da sivile devredilince bulunmuyor?

*

Sağlık bakanının verimliliği, Özgür yüzbaşıyı, Akif çavuşu şehit etti. Van'da polis memuru Muhammet Acar yaralandı, genel durumu çok iyi olmasına rağmen, özel hastanede şehit oldu, savcılık soruşturma açtı. Sağlık bakanı hâlâ askerin canını-kanını parayla hesaplayıp, verimlilik hesabı yapıyor.

*

Sağlık bakanı, askeri doktorların çatışma alanına gitmediğini, PKK'yla gerçekleşen kent çatışmalarında bu görevi sağlık bakanlığının yaptığını söylüyor. Ve bu yalan, şehitlerin canı üzerinden söyleniyor.

*

Gerçek şudur… Yaralanan asker ve polisleri, sağlıkçı astsubay ve erbaşlar tahliye ediyor. Sağlık bakanlığı unsurları, çatışma bölgesine sokulmuyor. Bu çatışmalarda iki sağlıkçı astsubayımız, biri Şırnak'ta, biri Hakkari Çukurca'da şehit oldu. Yaralılarımız, çatışma bölgesinden çıkarıldıktan sonra, 112 ile tahliye ediliyor.

*

Sağlık bakanı “çatışma bölgesinde yoklar” diyor ama… 1984'ten bu yana 8 tabip, 2 diş tabibi, 2 veteriner, sağlık astsubayı ve 25 sıhhiyeci erbaş şehit oldu. Sağlık bakanına önerim, Allah'tan korkmasıdır.

*

Sağlık bakanı açıkça yalan söylüyor, “GATA'daki öğretim üyelerinin birçoğunun muayenehanesi var, bu devir sırasında muayenehaneleri tercih ettiler, GATA'yı bıraktılar” diyor. Rakamlara bakalım… 15 Temmuz öncesinde, Ankara GATA ve İstanbul Haydarpaşa'da çalışan 500 öğretim üyesinden sadece 27'sinin muayenehanesi vardı. Bu rakamları Hacettepe ve Ankara Tıp'la karşılaştıralım… Hacettepe'de 415 öğretim üyesi var, 65'i yarızamanlı çalışıyor. Ankara Tıp'ta 452 öğretim üyesi var, 101'i yarızamanlı çalışıyor. Açıkça görüldüğü gibi, askeri rakamlar, sivil tıp fakültelerinin çok çok altında.

*

Sağlık bakanının kamuoyunu yanılttığı bir başka konu, harp cerrahisi… Akla ve vicdana aykırı olarak küçültüyor, GATA'da harp cerrahı sayısının çok az olduğunu söylüyor, “şu anda 5 harp cerrahı, 2 askeri psikiyatrist var, ihtiyacı karşılamıyor, gazilerimizin büyük kısmı üniversite hastanelerinde tedavi edildi” diyor.

*

Kasten çarpıtıyor, karalıyor. Harp cerrahisi 2008 yılında tanımlandı, 2010'da anabilim dalı olarak kuruldu. Bu anabilim dalı, dünyada da çok yenidir. Genel cerrahi uzmanı bir hekim, beyin cerrahi, ortopedi, plastik cerrahi ve göğüs cerrahide altışar ay rotasyon yaparak harp cerrahı oluyor. Sayıları 8'dir. Görevleri, çatışma alanına en yakın bölgede ilk müdahaleyi yapıp, konunun uzmanı doktora sevketmektir. GATA'da oturdukları doğru değildir. Çatışma ne zaman yoğunlaşsa, bu anılan harp cerrahları derhal bölgeye gider.

*

Cerrahlıksa, kadın doğum bölümü hariç, GATA'daki tüm doktorlar cerrahtır. Bakan çarpıtıyor. Harp cerrahi anabilim daha üyesi olmak başka şeydir, harp cerrahisinde uzmanlaşmış ortopedist, göz doktoru, kulak-burun-boğaz veya plastik cerrah olmak başka şeydir. Bakan bunu bilmiyor mu? Biliyor. Çarpıtmak işine geliyor.

*

GATA'daki cerrahlar kadar yaralanma gören sivil doktor var mı? Asla temenni etmeyiz, ancak… Sağlık bakanının çocuğu silahla yaralansa, benzer yaralanmalarda 1600 defa ameliyata girmiş askeri doktorun ameliyat etmesini mi ister, yoksa sivil doktoru mu tercih eder?

*

GATA'nın tasfiye edilmesiyle Güneydoğu'daki askeri sağlık sistemi de çöktü. Diyarbakır askeri hastanesi kapatıldı. Selahaddin Eyyubi devlet hastanesine bağlandı. Bu hastane, en fazla PKK'lı doktorun ve hemşirenin olduğu hastanedir! Sağlık bakanlığının Güneydoğu'daki tüm sistemi terör örgütünün kontrolündedir. Asıl mücadele edilmesi gereken budur. Sağlık bakanı askeri tabiplerle uğraşacağına, gitsin, gazilerimizi tedavi etmemek için izin alan PKK'lı doktorlarla, zehirlemek için uğraşan PKK'lı hemşirelerle uğraşsın!

*

Gazilerimiz, terör bölgesinde sağlık bakanlığına bağlı devlet hastanelerine, özel hastanelere gönül rahatlığıyla emanet edilemiyor. GATA, 15 Temmuz'dan bu yana Diyarbakır, Şırnak, Hakkari ve Van askeri hastanelerine 275 öğretim üyesi uzman doktor, 42 yardımcı sağlık personeli yolladı. Ayrıca, sağlık bakanlığının talebi üzerine, Nusaybin ve Yüksekova devlet hastanelerine 85 askeri personelle destek verdi.

*

Aslına bakarsanız, askeri hastaneler, Güneydoğu'da sadece askerin değil, tüm devlet memurlarının emanet edildiği yerdir. Şırnak ve Cizre'deki çatışmalar sırasında Şırnak devlet hastanesi askerlere ve eşlerine hizmet veremedi. Yüksekova ve Nusaybin'de operasyonlar yapılırken, polis özel harekatçıların tedavi edildiği dönemde, PKK'lı doktor ve hemşireler hastaneden uzaklaştırıldı, sistem ancak o şekilde işletilebildi.

*

Hakkari'deki askeri hastane, tugayın içinde… Sağlık bakanlığı tugayın içindeki hastaneye el koydu. Hastanede sadece 5 doktor kaldı. Göğüs cerrahi uzmanı yüzbaşı, Yüksekova devlet hastanesine yollandı. Bilerek söylüyorum… Bölgedeki askeri hastanelerden devlet hastanelerine gönderilen askeri hekimlerin can güvenliği yoktur!

*

Uyarıyorum… Eğer devlet hastanelerine gönderilen askeri hekimlerimiz, nöbette veya cadde ortasında PKK'lılar tarafından şehit edilirse, bunun sorumlusu sağlık bakanı olacaktır.

*

Rehabilitasyon merkezi Türk milletinin bağışlarıyla yapıldı. Kolunu bacağını gözünü kaybeden aslanlarımızın fiziki ve ruhi tedavileri amacıyla çalışıyordu. Sağlık bakanlığı el koydu, doldurdu. Gaziler kapıdan geri çevriliyor.

*

“GATA'dan ayrılan yok, eski personelle devam ediyoruz” deniyor. Doğru değil. Sistemde büyük moral bozukluğu var. GATA mensuplarında “bir yıla kalmaz, hepimizi dağıtırlar” duygusu hakim.

*

Savaşan subayların astsubayların, sağlık bakanlığına güveni kalmadı. Ailelerine “yaralanırsam beni özel hastaneye yatırın” şeklinde, adeta vasiyette bulunuyorlar.

*

Akp hükümetinin hatasının bedelini, savaşan askerlerimiz canlarıyla ödeyecek. Sonra eski sisteme tekrar dönülecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan “bizi yanılttılar” diyecek, helallik isteyecek. Sağlık bakanı ve sağlık bilimleri enstitüsü rektörü görevden alınacak. Sonra GATA'nın eski doktorlarına “geri dönün” çağrısı yapılacak. Bu arada dökülen kan, sağlık bakanı başta olmak üzere, bu sistemi savunanların elindeki kandır. O nedenle… Bu suça ortak olunmaması konusunda rica ediyor, asker hayatıyla oynanmaması gerektiğini ifade ediyorum.

*

Kime ait bu sözler?
Terör uzmanı, Gaziantep milletvekili, Profesör Ümit Özdağ'a ait.

*

Nerede söyledi bunları?
TBMM'deki basın toplantısında söyledi.

*

Peki sizin niye hiç haberiniz olmadı?
Çünkü, haysiyetli (!) basınımız ambargo uyguluyor, yazmıyor, göstermiyor, haberiniz olmasın, ruhunuz bile duymasın isteniyor.

*

Duyduk duymadık demeyin ey ahali…
GATA bangır bangır imha ediliyor.